Özgür Özel’den kurultay mesajı: İstanbul'u kazanırsak değişim kesin, kaybedersek yarış dengede

CHP Genel Başkanlığı'na adaylığını açıklayan Özgür Özel, İstanbul İl Kongresi'nde galip gelmeleri halinde Kurultay yarışına önde başlayacaklarını belirtti. Ayrıca, İstanbul kongresinin sadece gelecekteki il kongrelerini değil, daha önce yapılmış olanları da etkileyeceğini vurguladı. Mevcut yönetimin İstanbul kongresini kazanması durumunda ise Genel Başkanlık yarışının dengeye oturacağını dile getirdi.

Özgür Özel’den kurultay mesajı: İstanbul'u kazanırsak değişim kesin, kaybedersek yarış dengede

CHP Genel Başkanlığı’na adaylığını açıklayan Özgür Özel, ‘Değişim Yüzyılı, Yüzyılın Değişimi' başlıklı toplantıda basın mensuplarıyla bir araya geldi. Gazete Duvar'ın haberine göre Özel, pazar günü yapılacak İstanbul İl Kongresi’nde kazanmaları durumunda, Kurultay yarışına önde gireceklerini belirtti. İstanbul kongresinin sadece bundan sonra yapılacak il kongrelerini değil yapılmış olanları da etkileyeceğini söyleyen Özgür Özel, burada mevcut yönetimin kazanması durumunda ise Genel Başkanlık yarışının dengede geçeceğini ifade etti.

Özgür Özel'in konuşmasında şu mesajları verdi:

"ÜÇ AYDIR DEĞİŞİM TARTIŞMALARI SÜRÜYOR"
Adaylık açıklamamızdan yirmi gün geçti. Cumhuriyet Halk Partisi'nde yaklaşık üç aydır değişim tartışmaları sürüyor. Adaylık açıklamamızla birlikte 15 Eylül gününde, 'Değişimin yüz yılı yüz yılın değişimi' diye sloganlaştırdığımız ve tutum belgesi olarak ifade ettiğimiz, 'Türkiye'yi siyasetini dünyayı nasıl görüyoruz?', 'bunun için CHP'de ne değişmeli?', 'biz duruma nasıl bakıyoruz?' gibi başlıklarla ifade ettiğimiz uzunca bir çalışma sonucunda, genç dinamik bir kadronun dünyaya bakan, Cumhuriyet Halk Partisi tarihini gören, 'Türkiye'de sol siyaset, sosyal demokrasi ne zaman yükseldi, ne zaman duraksadı, ne zaman geriledi, dünyada siyasi akrabalarımızın bu konudaki deneyimleri nedir?' soruları üzerinde uzun tartışmalar sonucunda satır satır mutabakata vararak ortaya çıkardığınız tutum belgesini kamuoyuyla paylaştık.

"DEĞİŞİM AMA NEYİN DEĞİŞİMİ"
Değişim ama neyin değişimi? Nasıl değişim? 'Bu değişimin altı nasıl dolacak?' tartışmaları vardı, bir yirmi gündür bu sorular cevapsız kalıyormuşçasına yapılan eleştirilerin, soruların ortadan kalktığını, bu sefer hangi kadrolarla değişim tartışmasının başladığını duyuyoruz. Ankara'da bir başka altı arkadaşımızla birlikteydik. Önceki genel başkanlar bize ayrı ayrı ziyaret ediyoruz. Her seferinde kadromuzdan başka arkadaşlarla basının karşısında oluyoruz. Ziyaretlerimizi farklı gruplarla yapıyoruz. Sonuçta Türkiye'nin genç, dinamik, en az yarısının kadınlardan oluştuğu ve iyi eğitim almış, Türkiye'nin meselelerle okuyan dünyayı görebilen ve Cumhuriyet Halk Partisi'ni Türkiye'nin en iddialı partisi değil, en iyi yönetilen kurumu haline getirmek iddiasındaki kadrolarımızı da sizlerle paylaşıyoruz.

"ALAMADIĞI YÜZDE 75'LİK OYA DERTLENEN BİR SİYASET İÇİN YOLA ÇIKTIK"
Bu kadrolar görev yaptıkları Meclis grubunda, parti meclisi grubunda, Merkez Yönetim Kurulu'nda, yıllardır savundukları kendi kimliğimizde siyaset yapma anlayışını hayata geçirme güzel yola çıkmış durumdalar. Biz sağcının da solcunun da ama soldan bir perspektifle; AK Partilinin, MHP'linin, HDP'linin, İYİ Partilinin yoksuluna güvencesiz ine, işsizine, geleceğinden endişelisine dokunabilen ve onlara kendisini doğru anlatabilen, onlara umut olabilen ve onlara bugün yaşadıklarını mahkum olmadıklarına onları ikna edebilen bir siyaset. Enine kesen ve toplumun tamamına dokunan, aldığı yüzde yirmi beşlik oyun kıymetini bilen ama alamadığı yüzde yetmiş beşlik oya dertlenen ve oraya konuşan bir siyaseti hayata geçirmek için o güzel yola çıkmış durumdayız.

"YEREL SEÇİMDEN SONRA KİMSE BU PARTİDE DURAMAZ"
İlk günden beri şunu söylüyoruz. Evde tartıştığınız ev arkadaşınızla, eşinizle vurdu kapıyı gitti. Niye vuruyor? 'Duyun' diye vuruyor. Peşimden gelir, ikna eder, geri çevirir diye vuruyor. Bu seçimde daha önce biz bunu çok yaşadık. Köşeye kadar gitti sinirlendiği geri çağırdık, geldiği kapı aralıktı, geri girdi pişman oldu, kapıyı çaldı. Bu seçimde sessizce çıktılar, karanlıkta kayboluyorlar. Ben onların peşinden koşuyorum. Benim duygusal kopuş diye tarif ettim meselenin kendisi bu. Partinin mevcut yönetiminin görmediği ve bizim en çok onların görmemesini anlayamadığımız ve biz üzer kısımda bu. Seçmende bir duygusal kopuşu var. Partiden kopuyor, siyasetten kopuyor. Mevcut siyasi partilere ve aktörlere güvenmiyor ve bu konuda bir büyük paradigma değişikliğine ihtiyaç var. Bir Cumhuriyet Halk Partisi'nde lider değişiminin, kadro değişiminin ve gerçekten önemli bir politika değişiminin ancak bunu heyecan yaratabileceğini düşünüyoruz. Çünkü işte Hikmet abi formülünü sayın Altan Öymen'in on beş aylık sürecini saymazsak; Kemal Bey, Deniz Bey, Ecevit, Mustafa Kemal Atatürk. Yani Cumhuriyet Halk Partisi'nde lider değişimi Türkiye'yi çok derinden etkileyecek ve herkesin dur deyip dönüp bakacağı bir meseledir. Biz hem lideri hem kadroları hem anlayışı değiştirsek ancak o zaman peşimden koştuğumuz sessizce giden ve bir daha dönmemek üzere gidenleri geri döndürebileceğimizi düşünüyoruz. O yüzden bu işi yerel seçimden sonraya bırakmadık. Yoksa ben de biliyorum. Hiçbir şey yapmazsak yerel seçimde başımıza ne geleceğini ve o geldikten sonra zaten kimse bu partide hiçbir yerde duramaz. Ama o felaketi kabullenmediğimiz için bu günden değişim diyoruz.