Özgür Özel'e sert mesaj
Ana muhalefetin lideri Özgür Özel ile Cumhur İttifakı'nın karşılıklı olarak “normalleşme, yumuşama” adımları atması tüm kesimlerin takdirini kazandı.
Recep Tayyip Erdoğan, Devlet Bahçeli, Özgür Özel bu havayla birlikte kendi parti tabanlarından da olumlu sinyaller aldı.
Ak Parti'de bu süreci eleştiren bir grup yok.
Geçmişin bazen siyasi, bazen kirli hesaplaşmaları yapılmıyor; “Türkiye siyaseti adına” görüşmeler yapılıyor.
“MHP ve Bahçeli bu görüşmeden rahatsız” diye palavra uyduranların amacı esasında Özgür Özel’i durdurmaktı.
Bu oyunu yine Devlet Bahçeli TBMM’de Özel’le 45 dakika görüşerek bozdu. Amaç oyunu bozmak değildi elbette, ama “bozulanlar” oldu.
Özgür Bey ve ekibine hiç mi tepki yok?
Var, hem de CHP içinden!
Ekrem İmamoğlu’nun 45 gazeteciyle Roma seyahati yapması bu mesajlardan biridir.
Şimdi birileri; “Özgür Özel’i destekleme sebebiniz İmamoğlu’nu arka plana itmek” diyebilir.
Allah aşkına, milletin istediğini kim arka plana itebilir.
Tüm genel başkanlara Ak Parti, MHP, CHP ve diğer partilerden “muhalefet ve iktidar görüşmeleri devam etsin” talebi var.
Bunu “partiler” adına değil “Türkiye siyaseti” adına istiyorlar.
“28 ŞUBAT’IN SUÇLULARI AFFEDİLDİ”
İnsanları okul kapılarından çeviren, fişleyen zihniyeti asla affetmiyorum.
Ak Parti tabanında da bir “vicdanî af” söz konusu değil!
Ancak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın generalleri “sürekli hastalık ve kocama” sebebiyle affetmesi olumsuz karşılanmadı, bilakis “kadirşinaslık” olarak görüldü.
“Seni yok etmeye gelenler bile sende hayat bulsun” düsturu bir kez daha vücut buldu.
Başkan Erdoğan hakikaten “herkesin Cumhurbaşkanı” olduğunu yıllardır kanıtlıyor, lakin birilerinin işine gelmediği için “tarafsızlık” üzerinden algı yönetimi yapıyorlar.
Biz biliyoruz ki darbecilerin ellerine fırsat geçse yine aynı günleri hortlatırlar.
Allah fırsat vermesin.
Tel örgüleri ardında oğullarının askerî yemin törenini izleyen anaların âhını unutmayalım!
“CUMHURBAŞKANI ZİYARETLERİNDE OTEL ÜCRETLERİNİ DEVLET Mİ ÖDÜYOR?”
Hayır!
Ekrem İmamoğlu’nun Roma’ya götürdüğü 45 kişiden biri olan Nevşin Mengü otel ücretlerini belediyenin ödediğini belirtti.
Yasal olarak sıkıntı olmayabilir.
Ama yeri gelmişken Cumhurbaşkanlığı gezilerinin “devlet tarafından karşılandığı” iftirasını atanlara bir hatırlatmada bulunalım.
Cumhurbaşkanımızın yurtdışı ziyaretlerine katılan gazeteciler;
1) Otele giriş işlemlerini sıraya geçerek kendileri yapıyor. Otel ücretinin tamamını nakit yahut kredi kartlarıyla kendileri ödüyor ve isimlerine kesilen faturaları alıyorlar.
2) Devletin bir kuruşu bile harcanmıyor.
3) Faturaların tamamı giden gazetecilerde mevcuttur.
4) Gazeteciler “şahısları adına” değil çalıştıkları kurum adına programı takip ettikleri için bu faturaları Türkiye’ye dönüşte kendi kurumlarına teslim ediyorlar. Fatura haricinde herhangi bir süreçte, herhangi bir “harcırah” alınmıyor.
5) Faturadaki miktar kurumları tarafından gazetecilere ödeniyor.
6) Yurtdışında yeme-içme bedelleri yine gazeteciler tarafından ödeniyor.
Cumhurbaşkanımıza sorulan soruları da gazeteciler diledikleri şekilde ve gündeme göre soruyorlar.
Önce gidilen ülkedeki mevzular, sonra diğer yurtdışı ilişkiler soruları ve en son olarak yurtiçindeki mevzular soruluyor.
Cumhurbaşkanımız son soruya kadar cevap veriyor.
Bazen uçak iniş yaparken bile cevap vermeye devam ediyor.
Allah güç kuvvet versin.
Uçak iniyor, bazen sallanıyor, teker yere değiyor, yerde gitmeye devam ediyor; Başkan Erdoğan dikkatini bir an bile bozmadan bu süreçte soruyu cevaplamaya devam ediyor.
Derdi millet olan engel mi dinler?
SON SÖZ: Sen bin yıl sürecek zannedersin, Rabbim üç günde bitirir!