Özgür Özel’in hızına kimse yetişemiyor
Kastettiğim “Düşüş hızı”, başka bir şey değil.
Acaba Sayın Özel parti tabanına ve kurmaylarına “Ben CHP’nin genel başkanlığına layık biri değilim, beni Olağanüstü Kurultay’a giderek bir an önce değiştirin, ben de rahat edeyim, siz de” mesajı mı veriyor diye aklımdan geçirmiyor değilim.
Doğru dürüst bir iletişimcisi yok.
Dış politikada tam bir facia. Beşar Esad’ın bulunduğu uçak iltica etmek için gittiği Moskova semalarındayken “Esad ile görüşülsün” diyebilmek hakikaten akıllara ziyan.
Sözcüsü var Deniz Yücel diye, o da tam bir canlı bomba.
Genel Başkanı’na haber vermeden zehir zemberek açıklamalar yaptığı bile oluyor. Özel’in Genel Başkan olduktan sonra ortaya koyduğu siyasal iletişim rotasına mayın döşemekle görevli sanki. AK Parti ve dolaylı olarak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a yönelik yaptığı ağır hakaretlerle dolu açıklaması da bunun örneği.
Diyeceksiniz ki aynı kelimeyi, yani “Soytarı” sözcüğünü Erdoğan da CHP için kullandı malum. Şöyle demişti:
CHP millilikten ve yerlilikten daha fazla uzaklaşıyor. Savrulmanın en önemli delillerinden biri de FETÖ’den, PKK’ya kadar farklı örgütlerle kurdukları alengirli ilişkiler... Küresel güçlerin soytarısı olan CHP’ye gönül verenlerin önemli kısmı bu tablodan rahatsız, biliyoruz.
Evet, ağır bir söz. Bence de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı eleştirelim böyle bir kelimeyi kullandığı için. Çünkü nihayetinde milyonlarca seçmenin oy verdiği bir partiye “Küresel güçlerin soytarısı” demek bir hakarettir.
Ama bir yazımda da konu etmiş ve Özgür Özel’in yaptığı konuşmalarda “Bu tür karşılıklı hakaretlerle ve hakaret davalarıyla gündemin saptırılmasına izin vermeyeceğim. Çünkü edilen hakaretler o partiye ya da o partinin liderine oy veren seçmenleri rencide ediyor” demişti eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu ima ederek. Üstelik bu konuşmayı tam da Kılıçdaroğlu’nun kendisinin de izlediği hakaret davasıyla ilgili duruşmasının hemen ertesi gün yapmıştı.
Özel’in buradaki politikası açıktı.
“Gündemi bu konularla meşgul etmeyeceğim, milletin gündemini gargaraya getirmeyeceğim.”
Şimdi ne oldu?
Parti Sözcüsü Deniz Yücel büyük bir acullukla cevap yetiştirip “Asıl soytarı AKP’dir” diyerek Genel Başkanı Özgür Özel’i, Cumhurbaşkanı’nın startını verdiği gölge boksunun partneri yaptı. Bu cevabı geçen defaki gibi Sayın Özel’den habersiz mi yaptı bilmiyorum ama sonuçta “Körün istediği bir göz, Allah verdi iki göz” oldu ve Özgür Özel tam da bucak bucak kaçtığı fasit dairenin içine girdi.
Oysa Sayın Özel Cumhurbaşkanı’nın bu sözleri üzerine (yakında danışmanlık ücreti isteyeceğim) misal “Çok üzgünüm ve Türk siyaseti adına giderek umudum kırılıyor. Cumhurbaşkanı’nın partimiz için kullandığı SOYTARI hakareti, CHP’ye gönül vermiş milyonlarca insanı rencide etmiştir. Sadece biz değil hiçbir parti böyle hakaretleri hak etmemekte, AK Parti de…vs. vs.” diye bir açıklama yapabilir, bu salvoyu tam anlamıyla ters yüz edebilirdi.
Ama yapamadı.
Sebebi çok açık.
1-Nitelikli danışmanları ve iletişimcileri yok.
2-Her uzatılan mikrofona konuşuyor ve çok konuşuyor.
3-Farklı zaman dilimlerinde söyledikleri sürekli birbiriyle çelişiyor.
Neyse…
Liderlik kumaşı bambaşka bir şey.
Öğrenilebilir mi bilemiyorum.
Kimbilir…
Nasıl Turkey değil TÜRKİYE ise ÇERKES de Çerkez değil ATV
Rum ve Ermeni diasporasının da tesiriyle Batılılar uzunca bir süre İstanbul’a Constantinople dediler… Ama nasıl olduysa bilemiyoruz, 1953 yılında Kanadalı bir müzik topluluğu olan The Four Lads “İstanbul not Constantinople” yani “İstanbul Constantinople değil” adlı bir şarkı söyledi. Swing tarzı bu şarkı o kadar sevildi ki ta 2006 yılına dek bu şarkıyı söylemeyen kimse kalmadı. Bu arada İstanbul’un 1453 yılından beri Constantinople olmadığı on milyonlarca Batılının kafasına kazındı.
Geçtiğimiz yıllarda Türkiye Cumhuriyeti önemli bir adım atarak ülkemizin hindi anlamına gelen TURKEY kullanımını TÜRKİYE olarak değiştirdi ve bunu tescil ettirdi. Artık her resmî törende, uluslararası yarışmada ülkemizin adı TÜRKİYE olarak yazılıyor.
Bunları geçtiğimiz hafta ATV’de yayınlanan “Kim milyoner olmak ister” yarışmasında yaşanan skandal üzerine yazıyorum.
Yarışmanın sunucusu Oktay Kaynarca karşısındaki bir kadın yarışmacıya "TDK sözlüklerinde 'Kafkasya'da yaşayan bir boy veya bu boydan olan kimse' şeklinde tanımlanmış kelimenin doğru yazılışı nasıldır?" sorusunu yöneltti.
Cevap için de şu seçenekler sunuldu:
A) Çerkes
B) Çerkez
C) Çerkas
D) Çerkis
Yarışmacı hiç beklemeden "Çerkes" seçeneğini tercih etti. Kaynarca "Acele mi ettiniz?" diye sordu, yarışmacı "Hayır ben de Çerkes'im" yanıtı verdi. Ancak “doğru seçenek” olarak "Çerkez" yanıtı açılınca yarışmacı büyük şok yaşadı.
Yarışmacı "Hayır 'S' ile yazılır ama. Ben Çerkes'im" diyerek itiraz etti. Oktay Kaynarca da "Türk Dil Kurumu'na göre Çerkez yazılıyor." dedi. Yarışmacı ise "Çerkes, 'S' ile yazılır. Bu soruyla gittiğime inanamıyorum. Ben Abhazya vatandaşıyım" derken Kaynarca "Sizin aranızda, konuşma dilinde Çerkes olarak geçebilir. Ama Türk Dil Kurumu'ndaki yazılım biçimi Çerkez" karşılığını verdi.
Şu HAKARETE bakar mısınız?
“Siz kendi aranızda konuşabilirsiniz Çerkes diye ama biz size Çerkez diyoruz adınız böyle olacak…”
Neymiş TDK’da öyle yazılıyormuş.
Nasıl bir cüretkârlık bu?
Bize ne kardeşim TDK’dan, bize kendi adımızı TDK mı öğretecek?
Yurtdışında yaşayan bir Türk, bu yarışmaya (Bu yarışma formatı diğer ülkelerde de var) katılsa ve benzer durum yaşansa “Biz kendimize Türk diyoruz” dese, sunucu da “Siz kendi aranızda böyle konuşabilirsiniz ama sizin adınız aslında TÖRK” dese hoşunuza gider mi?
Kafkasya’ya ve Çerkes cumhuriyetlerine gittiğinizde de sözcüğü ÇERKES olarak işitirsiniz. Bir özerk cumhuriyetin adı bile böyledir; Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti…Wikipedia’yı açın bakın adı Karaçay-Çerkesya olarak verilir.
ATV bu hatasından dönmeli ve yarışmacı yeniden çağrılarak kaldığı sorudan, cevabı doğru olarak kabul edilerek yarışmaya devam etmeli.
Çerkeslere yapılan bu saygısızlığa bir son verin artık.
Tüm medya kuruluşları yıllardır bizim milletimizin adını ÇERKES olarak kullanıyor.
TDK’nın tembel uzmanları bunu değiştirmedi diye adımızdan mı olacağız?
Saçmalamayın rica ederim.