Pentagon'dan YPG/PKK iddialarına yalanlama
DAEŞ elebaşı Ebubekir El Bağdadi'nin öldürülmesinin ardından Orgeneral Milley ile ABD Savunma Bakanı Mark Esper, ortak basın toplantısı düzenledi.
Orgeneral Milley, operasyonun detaylarına dair değerlendirmelerde bulundu.
DAEŞ elebaşının bir tünelde üzerinde patlayıcı yüklü yeleği infilak ettirerek intihar ettiğini belirten Milley, Bağdadi'nin cesedinin güvenli bir ABD tesisine götürülerek DNA testine tabi tutulduğunu ve cesedinin daha sonra imha edildiğini söyledi.
Milley, Bağdadi'nin cesedinin denize atıldığına ilişkin soruya, "Ceset, silahlı çatışma kanunlarına uygun bir şekilde imha edildi." cevabını verdi.
Operasyonda, iki erkek DAEŞ üyesinin sağ ele geçirildiğini aktaran Milley, bu kişilerin ABD'nin elinde tutuklu olduklarını ve güvenli bir üsse götürüldüğünü kaydetti.
"Personel bakımından sadece ABD'nin düzenlediği bir operasyon"
Milley, Bağdadi'nin yerinin tespit edilmesi sürecine de değinerek, "Savunma Bakanlığı nezdindeki birçok birim ve kurumlar arası istihbarat ile hedefin yeri, Suriye'nin bir ilinde Türkiye sınırına 6 kilometre mesafede bir yerde olduğu tespit edildi." diye konuştu.
"SDG'nin komutanı (PKK'lı Ferhat Abdi Şahin), ABD operasyonunda bir SDG üyesinin de yer aldığını, DEAŞ'ın içine birini yerleştirerek istihbarat elde ettiklerini' söylüyor. Bunları teyit edebilir misiniz?" sorusu üzerine, Milley şunları söyledi:
"Bu personel bakımından sadece ABD'nin düzenlediği bir operasyon idi. Biliyorum, medyada yer alan ve SDG'nin de ABD askerleri arasında unsurları, askerleri veya bir askeri olduğuna ilişkin yorumlara atıfta bulunuyorsunuz. SDG ile olup biten her şeyi ifade edemem ama saldırıyı düzenleyen, havada dolaşan uçaklar bakımından bu tamamen bir ABD operasyonu idi."
"SDG ile yakın temas ahalinde olacaklar"
Esper, Bağdadi'nin ölümünü, terör örgütü DAEŞ'e yönelik büyük bir darbe olarak nitelerken, İdlib'deki operasyonun oldukça başarılı olduğuna dikkati çekti.
Bağdadi'nin ölümüne rağmen Suriye'de karışıklığın sürdüğünü ifade eden Esper, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Buradaki amacımız net olmazsa, burada devam eden çatışmaların içine sürüklenmek oldukça kolay olur. Her sorunu çözmek için hareket etmek, bizim misyonumuz değil. Suriye'deki misyonumuz, 2014'te operasyonlarımızı başlattığımızdan beri aynı: DAEŞ'in kalıcı bir şekilde yenilmesini sağlamak. Bölgeye son zamanlarda yaptığımız konuşlandırmalar, bu misyonu devam ettirmek ve Başkan'a (Donald Trump) seçenek sağlamaktır ve geri kalan askerlerimizi ABD'ye getirmektir. Orada kalanlar, terörle mücadele faaliyetlerine devam ederken, uzun süredir bizimle birlikte savaşan SDG ile yakın temas halinde olacaklar. Ayrıca ABD, Suriye'nin kuzeydoğusundaki petrol yataklarının kontrolünü sağlamış durumda."
"Petrol tesisleirne SDG'nin erişimi sağlanacak"
Esper, ABD'nin oradaki askerlerinin petrol tesislerini DAEŞ'e karşı koruduğunu savunarak, ABD'nin aynı zamanda o bölgede Amerikan askerlerine karşı herhangi bir faaliyette bulunacak herhangi bir gücü de hedef alacağını ifade etti.
ABD askerlerinin bölgede, Rusya ve Esad rejimine bağlı güçleri de petrol tesislerine yaklaştırmama görevi olup olmadığına ilişkin soruya Esper, "Buna kısa bir cevap olarak 'evet' var" yanıtını verdi.
Esper, "(DAEŞ tutuklularının bulunduğu) Hapishaneleri korumak, kendi unsurlarını silahlandırmak ve ABD ile DAEŞ mücadelesine devam etmek için bu petrol tesislerine SDG'nin erişimi sağlanacak." ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyinde YPG/PKK terör örgütüne karşı güvenli bölge kurmak üzere başlattığı Barış Pınarı Harekatı'na da değinen Esper, NATO toplantılarında bazı mevkidaşlarının Suriye'nin kuzeyinde güvenli bir bölgenin kurulmasına destek vermek konusunda istekli olduğunu kaydetti.