Prof. Dr. Osman Müftüoğlu'ndan 'korona virüse' karşı 5 kritik öneri
Prof. Dr. Osman Müftüoğlu Türkiye'de eden korona virüs salgınına karşı 5 önemli öneriyi yazdı.
Müftüoğlu'nun Hürriyet'te yer alan yazısı şöyle:
Önemli ve olağan dışı bir dönemden geçiyoruz. Bu tatsız sürecin ne zaman neticeleneceği maalesef net ve açık kestirilemiyor. Süreyi kısaltmak için hepimizin dikkatle hareket etmesi şart. Süreç ilerledikçe yöneticilerimiz ve bizlere de düşen yeni görevler, ihtiyaçlar ortaya çıkıyor, çıkacak. Aklıma gelen önerileri ve ihtiyaçları aşağıda sıralamaya çalıştım. Sizden gelebilecek yeni önerileri de ilgililere iletmeye hazırım. İşte o öneriler...
Öneri 1: Sağlıkçıklara daha yoğun koruma
Saygıdeğer cumhurbaşkanımız, doktorlar, hemşireler ve sağlık ordumuzun tüm çalışanları adına sizden bir talebim var. Sağlıkçılara yönelik kontrolsüz tepkiler, fevri ve saygısız iletişim girişimleri giderek artıyor. Anlaşılan o ki panik, korku, endişe yoğunlaşıp hasta sayıları arttıkça bu gibi kontrolsüz, saldırı boyutunu bulabilen sorumsuz tepkiler daha da artacak. Lütfen ve mümkünse acilen duruma el koyunuz. Uygun görürseniz ve mevcut yasalarımız el veriyorsa bir genelge ya da kanun hükmünde kararnameyle bu gibi suçları işleyenlere verilecek cezaları arttırabilecek acil bir çözüm üretebilirseniz sağlık çalışanlarımız görevlerini daha rahat yerine getirebilecekler. Buna acilen ihtiyacımız var, saygılarımızla...
Öneri 2: Market mesai saatleri uzatılmamalı
Değerli valilerimiz, illerinizdeki pandemi kurullarını maksimum yetkiyle güçlendiriniz, tavsiyelerini daha süratli hayata geçiriniz. Sağlık çalışanlarının güvenliği için özellikle acil servislerde polis ve diğer güvenlik güçlerinin sayısını arttırınız. İl içi ve seyahatleri elinizden geldiği ölçüde sınırlayınız. İstanbul Valisi Sayın Ali Yerlikaya gibi siz de ‘evinden çıkamayan yaşlılar’, ihtiyaç içindeki fakirler ve diğer ihtiyaçlılara ulaştırılmak üzere yardım paketleri ve benzeri toplumsal kampanyaları harekete geçiriniz. Marketlerin açılış saatlerini daha erken, kapanma saatlerini daha geç planlayarak market içi yoğunlaşmaların önüne geçiniz. Yol kontrolleri yapan polislerimizin sağlık güvenceleri için maske takmaları ama eldiven kullanmamaları daha uygun olacaktır.
Öneri 3: Evlere maske ve kolonya desteği
Sevgili belediye başkanlarımız, temizlik konusu en mühim meselemizdir. Temizlik işçilerimizin korunmaları, maske ve eldivenle hizmetin bir tık üstüne çıkmalı, çöp toplama işi günde bir yerine imkânlar ölçüsünde ikiye çıkarılmalı. Sokak ve cadde temizleme süreçleri biraz daha yoğunlaştırılmalıdır. Kısacası belde ve şehir bazında bir ‘temizlik ve hijyen kampanyası’na şiddetle ihtiyacımız var. İmkânlar ölçüsünde ihtiyaç duyan ailelere eve teslim maske, dezenfektan, kolonya ve benzeri ‘hijyenik ekipman desteği’ vermenizin tam zamanıdır.
Öneri 4: Uzman ve azmanı ayırmamız lazım
Değerli gazete ve tv yöneticileri, yayınlarınıza sadece ‘ilgili ve bilgili’ ve mümkünse de ‘tecrübeli’ sağlık mensuplarını konuk ediniz. Daha önce de yazdım, ‘uzman ile azmanı’ ayırıp ‘bilmez insanlar’ yerine ‘bilim insanları’nı devreye sokabilirsek işimiz kolaylaşacaktır. Doğru bilgilendirme ve bilgilenme sürecin en önemli noktalarından biridir.
Öneri 5: Kendi sokağa çıkma yasağınızı kendiniz alın
Sevgili halkımız, Bize de düşen görevler var:
BİR: “Panik yok, tedbir var” kuralına harfiyen uyalım. Stres, korku, telaş kadar vurdumduymazlık ve aymazlığın da tehlikeli olduğunu unutmayalım.
İKİ: Medeni mesafeyi, yani en yakınınızdaki biriyle en az bir metre uzakta kalma meselesini ciddiye alalım.
ÜÇ: Çok ciddi bir ihtiyaç olmadıkça evimizde kalalım. Mümkünse sadece manav/pazar, market ve eczanelerle sınırlayalım. Bu süreçlerde de eldiven değil, maske kullanalım.
DÖRT: Evde izolasyon ve sosyal mesafe kurallarını da ihmal etmeyelim. Evimizde taşıyıcı ya da hasta biri varsa koruyucu önlemleri maksimum seviyede tutalım, adeta adı konmamış bir ‘evde karantina’ya dönüştürelim. El yıkama meselesini el temizliği haline getirelim. El-yüz temasını minimuma indirelim.
BEŞ: Devletten sokağa çıkma yasağı ilan etmesini beklemek yerine biz kendimiz böyle bir yasak yürürlükteymiş gibi davranalım ama bu arada evimizi huzurlu, keyifli, neşeli hoşgörülü ‘sosyal bir cennet’ yapmayı da unutmayalım. Bilelim ki her gecenin elbet bir sabahı vardır. O sabahı çabuklaştırmaksa bize bağlıdır.