Rekabet Kurulu veri kayıtlarının silinmesini affetmedi; 1,3 milyar lira ceza! BİM itiraz etti, gerekçesi çok ilginç…

Rekabet Kurulu hatırlayacaksınız bundan iki yıl önce beş adet zincir markete kartelleşme cezası kesmişti. Miktarı Türkiye tarihinde görülen en yüksek tutardı; tam 2,7 milyar lira.

O zincir marketlerin arasında BİM de vardı.

Görece daha ucuza ürün satmasıyla tanınan BİM ile diğer zincir marketler buna itiraz etmişler ama mahkeme Rekabet Kurulu’nun kararını onaylamıştı.

Rekabet Kurulu BİM’e aradan iki yıl geçtikten sonra çok ağır bir ceza daha kesti biliyorsunuz.

Toplam 1,3 milyar liralık idari para cezasının sebebi ise 14 Ocak'ta BİM'in genel merkezinde, yerinde inceleme başladıktan sonra bir BİM yöneticisinin veri silme eylemini gerçekleştirmesi, bunun Kurum uzmanları tarafından tespit edilmesi. Bunun sonucunda da Rekabet Kurulu 6 Şubat 2025 tarihinde aldığı bir kararla yerinde incelemenin engellendiğine ve zorlaştırıldığına hükmetmişti.

Yerinde incelemenin engellenmesi ya da zorlaştırılması durumunda ilgili şirkete, aylık cirosunun binde beşi oranında idari para cezası veriliyor.

Rekabet Kurumu yetkilileri kendilerinde yüksek teknolojiye sahip cihazlar bulunduğunu ve verilerin silinebildiğinin kolaylıkla tespit edildiğini, bu tür eylemlerin ABD ve Avrupa’da ceza kanunu hükümlerine tabi olduğunu da belirtiyorlar.

Gerçi TCK’nın 244. Maddesine göre “Bir bilişim sisteminin işleyişini engelleyen veya bozan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Verileri bozan, yok eden, değiştiren veya erişilmez kılan, sisteme veri yerleştiren, var olan verileri başka bir yere gönderen kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” ama BİM’deki ihlal tam olarak bu örneğe uygun mudur orası artık hukukçuların bileceği iş.

BİM İÇİN KISA BİR HATIRLATMA

Hatırlayacaksınız Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın zincir marketlere ilişkin söylemleri ve gündemden düşmeyen fiyatlar sonrasında Gıda Perakendecileri Derneği Başkanı ve BİM İcra Kurulu Üyesi Galip Aykaç, 7. Private Label zirvesinde son derece SERT SÖZLERLE şöyle demişti:

"Perakende işletmelerinin enflasyondan arındırılmış sadece nominal kar rakamlarına bakan olumsuz yorum yapan trollere, maaşlı televizyon yöneticilerine, bizleri terörist ilan edenlere, bizlere vicdansız, hatta kansız diyenlere ve bunları gazetede yayınlayarak ahlaksızca bizi çete ilan edenlere ve tabirimi maruz görün çok daha kötüsünü söylemek istiyorum ama müsaadenizle gazeteci müsveddelerine söyleyeceğimiz sözler var"

Aykaç özetle diyordu ki:

1-Kârlılığımız yüzde 4 civarındadır.

2-Brüt kâr marjımız yüzde 17,5.

3-Bizim kârımızın tamamını verseniz enflasyon aşağıya inmez.

Tv100’deki “BİM’in patronu Galip Aykaç, 7 Aralık’ta yaptıklarının hesabını verecek” başlıklı 3 Aralık 2022 tarihli ilk yazımda Aykaç’ın söylemediklerini yazmıştım. O da şuydu:

“BİM’in 2021 yılı cirosu 65 milyar lira oldu ama bu yılın sonunda 130 milyar lirayı bulacağı tahmin ediliyor. Aykaç’ın açıkladığı kârlılık oranının çok daha yüksek olduğunu biliyoruz ama 130 milyar liralık ciro için yüzde 4 kârlılık bile çok yüksek. Nitekim dokuz ay için açıkladıkları 5 milyar lira kârlılık, bu oranın çok üzerinde kazanç elde ettiklerini ortaya koyuyor. Bu yıl peş peşe açtıkları onlarca market şubesine, kurulan depoya yapılan yatırımın bu kârlılık içinde payı yok. Kazancın boyutlarını varın siz hesaplayın.”

Tabii bu bahsi geçen yazı 2022 yılına ait.

BİM’e son olarak kesilen ceza ise Rekabet Kurulu’nun açıklamasına göre aylık cirosunun yüzde 5’i oranında.

Buradan 2024 yılı cirosunu hesaplayabiliriz: 312 milyar lira.

Yüzde 4 kârlılıkları olsa bile yıllık kârları12 milyar 480 milyon lira.

BİM NEDEN İTİRAZ ETTİ?

Evet, işin bir de itiraz kısmı var.

Çünkü Rekabet Kurulu yetkililerinin, bir BİM yetkilisinin veri kayıtlarını silmesi üzerine kestiği 1,3 milyar liralık idari para cezasına itiraz ettiler.

Gösterdikleri gerekçe ise şu:

“Veri kayıtlarını silmekle suçlanan arkadaşımız, denetimin yapıldığı tarihte raporlu ve işyerinde mevcut değil.”

Rekabet Kurumu yetkililerine “Peki bu durumda siz nasıl belirlediniz o kişinin kayıtları sildiğini işyerinde olmadığı halde?” diye sordum.

Kurum yetkilileri bu itirazı tüm hukuki çerçevesiyle değerlendirdiklerini ve ciddiyetle inceleyip cevap vereceklerini söylediler. Ancak şunu da ilave etmeyi unutmadılar:

“Günümüz teknolojisi, bir işyerinin bilgisayarına ve sistemine uzaktan erişimi rahatlıkla sağlıyor. Kullandığımız son teknoloji ise bunu çok rahat tespit edebilme imkânı veriyor bize. Bu yüzden ilgili kişinin işyerinde bulunup bulunmamasının teknik açıdan bir önemi yok. Ama biz yine de hukuksal temelde gereken incelemeyi sürdürüp kararımızı ilgili tarafa bildireceğiz.”

PRİVATE LEBEL, YANİ ÖZEL MARKA KONUSU

Rekabet kurumu yetkililerine bu arada tüm zincir marketlerin tercih ettiği Private Lebel konusunu da sordum. Bu hususta bir tedbir alınmayacak mıydı?

Private Lebel nedir kısaca açıklayalım. Zaten hepiniz biliyorsunuz da literatürdeki anlamını işitmemiş olabilirsiniz.

Private Lebel perakendecilerin, bir ürünün üretiminden tedariğine, depolanmasından pazarlanmasına kadar tüm sorumluluğunu üstlendiği ÖZEL MARKA’sıdır. Yani perakendeciler tarafından üretilen ya da ürettirilen, perakendecinin satış noktalarında kendi adı ya da kendi markasıyla satılan tüketim malları olarak tanımlanıyor.

Misal BİM süt, Migros salça, A101 peynir gibi markaları bu zincir marketlerin raflarında görebilirsiniz.

Peki sıkıntı ne?

BAĞIMSIZ FİRMALARA VE İSTİHDAMA DARBE

Sıkıntı şu:

Zinciri marketler rafları kendi ürünleriyle doldurup, diğer ürünleri geri plana atıp görünmez kıldığında bu durum serbest rekabeti ortadan kaldırıcı ve serbest piyasayı bozucu etkiler yaratmakta. Bu da Türkiye’de istihdamın en büyük motivasyonu olan küçük firmaların ortadan kaybolmasına sebep olmakta.

Aslında Private Lebel olmasın diye bir talep yok. Tersine olmalı. Çünkü perakende zincirleri kendi ürünlerini daha ucuza sattıkları için fiyat dengesini sağlayıcı etkileri de olmuyor değil.

Sorun bu özel markaların market raflarındaki ürünlerin yüzde 70’ine ulaşıyor hale gelmesi.

Dünyada bu oran en fazla yüzde 5-10 civarında.

REKABET KURUMU’NUN PRİVATE LEBEL KARŞISINDA ELİ KOLU BAĞLI

Kurum yetkililerine “Neden söz konusu özel markaların market zincirlerinin raflarının yarısından fazlasını işgal etmesine engel olacak bir yaptırım uygulamıyorsunuz?” diye sordum haliyle.

Cevap verdiler:

“Uygulayamıyoruz çünkü bu konuda bize hareket imkânı sağlayacak bir yasa maddesi yok. Dolayısıyla da top Ticaret Bakanlığı’nda. Mevcut yasaya yeni bir düzenlemeyle bu konuda bir hüküm getirmeleri yeterli olacaktır bizim için.”

Böylece bunu da öğrenmiş olduk.

Evet Ticaret Bakanlığı, sıra sizde.

Eliniz değmişken Hal Yasası’nı da çıkarın diyeceğim ama umudu kestim artık sizden.