"Sana Söz"den, "bana ne"ye geçiş
CHP'nin 14 Mayıs sloganı “Sana Söz” idi. 28 Mayıs sloganı ise “Karar Ver” şeklinde belirlendi.
Birincisinde, özne olarak Kılıçdaroğlu’yla beraber beş partinin genel başkanı ve iki belediye başkanı belirlenmiş iken ikincisinde özne olarak vatandaş hedef alınmış ve “Karar Ver” şeklinde emir kipi kullanılarak üstenci bakış açısıyla mevzu belirlenmiş.
Darbe dönemi gibi: Karar verilecek, ver!
Yani 6+1+2 denklemi affedersiniz “çöp” olmuş.
İki senedir uğraştıkları, son bir sene 12 defa toplandıkları, iki defa “lansman” yaptıkları “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” mutabakat metinlerini kendi kendilerine yırtıp atmışlar!
CHP insanları “ikna etmeye” değil âdeta “kandırmaya” çalışıyor.
Canan Kaftancıoğlu, sanırsın yürüyen Asena!
Neredeyse; “Kürşad’ın gür sesiyle indik Tanrı Dağı’ndan… Parçaladık surları, Çin Seddi’ni aştık biz” diye marş söyleyecek.
Aynı Canan Kaftancıoğlu terör örgütü üyesi olduğu tescilli kişilere “Komutan’a selam” demiyor muydu? N’oldu, üç günde ne değişti?
“YONCA EVCİMİK VE KEMAL BEY'İN PROPAGANDASI”
Kılıçdaroğlu "1990'lardaki olayları" hatırlatarak seçim kazanmayı düşünüyor!
90’lar… Yonca Evcimik’in, “Aboneyim abone, biletleri cebimde, ballı lokma tatlısı, aman hadi hayırlısı” diye pop rüzgârları estirdiği yıllar… Bir de Tayfun vardı; “Hadi yine iyisin, sen işini bilirsin” diye kafasını sallayıp elinde saksafonla şarkı söylüyordu. Daha kimler kimler..!
Aslında bu şarkılar madalyonun “popüler kültür” yüzü!
Madalyonun diğer yüzünde aynı 90’lı yıllarda Eşref Bitlis’in uçağının düşürülmesi, Elâzığ-Bingöl Karayolu’nda 33 erimizin silahsız bırakılıp teröristlerce katledilmesi, Uğur Mumcu cinayeti, Özal’ın sır ölümü, mühendislerin kayboluşu, Gaffar Okkan cinayeti ve sayısız kirli denklemler…!
Millete nice kumpaslar kurulmuştu!
O zamanlar AK Parti yoktu!
Lakin Kılıçdaroğlu şimdi millete kurulan kumpasları sanki AK parti yahut HÜDAPAR “sahipleniyormuş” gibi propaganda yapma kararı almış!
Ne kirli bir süreç!
2000’lerin başında devam eden başörtü sorunundan bahsedince “Yine mi başörtüsü?” diyenler, şimdi 1993 yılında yaşanan olaylardan bahsediyor. Üstelik bu olayların sorumluları bugünkü siyasetçiler değil!
Ama aynı Kılıçdaroğlu başörtü yasak olsun diye Anayasa Mahkemesi’ne bizzat başvurmuştu. Şimdi bakmayın birkaç başörtülüyle poz verdiğine! Kemal Bey; “Başörtü sorununu ben çözdüm” diyecek kadar milleti herhalde balık hafızalı zannediyor.
Allah aşkına, yahu böyle “kötü kampanya” olamaz!
Şu anda “HİZBULLAH” diye bir terör örgütü yok, elebaşı yok, elemanı yok!
Ama PKK terör örgütü var, elebaşı var, teröristi var!
CHP ve HDP iş birliği yapıyor; elebaşlarına çıt yok!
Olmayan terör örgütü üzerinden Cumhur İttifakı suçlanıyor!
Selahattin Demirtaş; "Halk özgür değilse benim çıkmamın bir önemi yok" demiş!
Tamam da “halk özgür” ve sizi eskisi gibi önemseyen yok!
Çünkü Kürt ve Türk artık PKK'dan bıktı, PKK/YPG/FETÖ terörünün 2023-2028 arası tamamen bitmesini istiyor!
Siz ise terör elebaşının heykelini dikme hayalinin peşindesiniz!
Kılıçdaroğlu, Diyarbakır'da "Demirtaş'a özgürlük" derken Yozgat 'ta "Kandil'i başlarına yıkacağım" diyor. Hangisini yapacak belli değil; ama Demirtaş’ın özgür kalmasını birçok şeyin önüne koyduğu kesin!
Bu yazıyı yazdığım saatlerde PKK/YPG/PYD yöneticileri, "PKK'ya yapılanların intikamını sandıkta Erdoğan'ı devirerek bir kişiden almış oluruz" açıklaması yapıyorlar!
Evet, keşke sussalar! Ama susmuyorlar.
“Erdoğan ve Bahçeli devrilmeli” demeye devam ederek 28 Mayıs’taki ikinci tur seçimleri için “Erdoğan karşıtı” propaganda yapmaya devam ediyorlar.
Ama Mehmetçik tarafından etkisiz hâle getirilerek susacaklar!
Terör örgütleri 2023-2028 arası tarihe karışacak!
PKK ve FETÖ “aynı kalemle çizilmiş” projeler! İkisinin ipini de “aynı odaklar” kontrol ediyor. Biri bitince diğeri de bitecek ve hepimizin gözü bunu görecek Allah’ın izniyle!
“DEPREMZEDELERİ İNCİTME ARKADAŞ”
Sayın CHP yöneticileri; lütfen depremzedelere çirkin dil kullanan partililerinizi uyarın!
Ayıptır! "Cumhur İttifakı'na oy verdiğiniz için yardımlarımız haram olsun" denir mi? Zorla mı yardım ettiniz? Bu söylem insanlık dışıdır, etik değerleri ayaklar altına almaktır!
Tekirdağ Belediye Başkanı'na bir lafınız yok mu yani? Deprem bölgesindeki vatandaşlar; “Yaparsa Erdoğan yapar” dediler. Siyasi tercihte bulunmak “cezalandırılması gereken” bir suç mu?
CHP Genel Merkezi şunu tartışıyormuş: “Vatandaşa sözler verdik. 300 milyar dolar getireceğiz, bedava konut vereceğiz, emekliye 15 bin TL yatıracağız dedik; ama niye oy vermediler? Herhalde bunları istemiyorlar.”
Hâlâ vatandaşı sorguluyorlar?
"Vatandaş bize inanmadı" demiyorlar da “Vatandaş istemedi” diyorlar!
“Karar ver” sloganında olduğu gibi yine vatandaşı suçlayan, üstenci ve aşağılayıcı dil kullanıyorlar.
“TEHLİKELİ REHAVET”
28 Mayıs Pazar günü kendinizden başka kimseye güvenmeyin; yani "Ben sandığa gitmezsem bir şey olmaz" demeyin!
Evet "oy vermemek" bir seçenektir. Ancak 14 Mayıs'ta oy kullananlar 28 Mayıs'ta da kullanmazsa denklem farklı yönlerden değişebilir!
Hülasa; muhakkak sandığa gidin!
Rehavetin getirisi olmaz. Bu sebeple “birlik” içinde sandığa gitmek elzemdir!
SON SÖZ: Dosta güven vermesi gerekirken bazı siyasetçiler “dosta korku, düşmana güven” veriyor. Allah ülkemizi bu tarz-ı siyasetten münezzeh eylesin; âmin!