Savaş ekonomisi ve hazırlığı!
Dünya liderleri sık sık 3. Dünya Savaşı uyarılarında bulunuyor.
Ülke Dışişleri Bakanları da bu uyarıyı gündemlerine aldı.
Son iki gündür Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da bu uyarıları kamuoyu ile paylaşıyor.
Ortadoğu, Kafkaslar ve Asya da işler zaten karışık.
Planlanan ise Ortadoğu üzerinden bölgesel bir savaş!
Modern dijital çağda hiç bir ülke kendi modern askeri teknolojilerini kullanmadı.
Bugüne kadar kullanılanlar bilindik teknolojiler.
Savaşlar sadece güvenlik ve stratejik nedenler ile başlamaz.
Ekonomik güç mücadelesi de savaş için bir nedendir.
Savaş ihtimalinin güçlendiği dönemlerde “Savaş ekonomisi” kavramı daha çok önemli olur.
Savaş ortamı oluştuğunda savaşı en iyi şekilde yönetmek için ülkelerin güçlü, sürdürülebilir ve ekonomik güce ihtiyacı vardır.
Ülkelerin, orduların ve halkın savaşı başarı bir şekilde sürdürülebilmesi için, ekonomik tehditleri bertaraf etmeleri, silah, araç, gıda, ilaç, teknik tecizat stoklamaları, tüm malzemeleri yedeklemeleri, gelenesel yöntemleri öğrenmeleri gerekmektedir.
Savaş durumunda ülkeler, milli gelirlerinin büyük oranını askeri ve benzeri yatırımlara ayırırlar.
Savaş ekonomisinden yüzlerce sektör beslenmektedir.
Ondan sebep küresel oyun kurucular savaşın bitmesini hiç istemezler.
Ülkeler için en büyük risk sığınmacılardır.
Çünkü farklı ayrılıkçı gruplar veya vatandaşlık alanlar o ülkeye karşı isyan başlatma ya da terörist faaliyetlerde bulunma olasılığı çok yüksektir.
Terör eylemleri, savaş durumunda psikolojik bir savaşa dönüştürülüyor.
Bu durumda istihbarat faaliyetlerinin güçlü olması gereksinimi ortaya çıkmaktadır.
Doğru istihbarat faaliyetleri için güçlü bir ekonomi ve teknolojiye ihtiyaç duyulmaktadır.
Bugünkü ortamda dünya insanının ekonomik olarak savaşa hazır olduğunu düşünmüyorum.
Bugünkü nesiller teknoloji çağında olduğundan geleneksel hayatta kalma çabalarından bir haberler.
Yani, dünyada kendi ihtiyaçlarını tam olarak göremeyecek, tarımı bilmeyen, bilgi ve tecrübesi yetersiz pres ve prenseslerden bahsediyorum.
Türkiye, üç tarafı denizlerle çevrili, dört mevsimi olan, yer altı temiz suları olan nadir ülkelerden bir tanesi.
Ancak bugünkü gıda fiyatlarını ve gıda politikasını göz önünde bulundurduğumuzda hazırlıksız olduğumuzu söyleyebilirim.
Savaş durumunda elektrik kesintilerini, küresel ekonomik krizi, enflasyonu, tedarik problemlerini göz önünde bulundurduğumuzda hazırlık için geç kaldığımızı söyleyebilirim.
Çünkü toplum kötü olabilecek durumları duymak, hazırlık yapmak, tedbir almak istemiyor.
Tembellik, harekete geçememe, dijital uyuşukluk, kibir gibi nedenleri sıralayabilirim.
Bugün sistemden kendini alacaklı olduğunu düşünenler bilsin ki “Savaş durumunda sivil tüketime harcanan pay azalır. Temel tüketim maddeleri piyasada azalır. Ekilebilir tarım arazisi, kendi gıda ihtiyacını görmek, ailesine tarımı öğretmek zorunlu hale gelmiştir”
Savaş durumunda en değerli yatırım aracı altın ve gümüş olur.
Özellikle fiziki varlıklar önemli olur.
Milyon dolarlık kişinin en az iki yıl idare edecek fiziki birikimi yoksa zenginliği bir şey ifade etmez.
Toplumsal ve aile birliği önemlidir.
Savaş ortamında vatan ve toprak konusu tartışmaya kapalıdır.
Her an herşey olacak gibi hazırlığı olan, farkındalığı yüksek, eğitimli ve ahlaklı toplumlar süreci en az hasarla atlatan ülkelerdir.
Dünya savaşları ve sonuçları bunun en güzel örnekleridir.
Soru şu:
Savaş olma durumunda bireysel hazırlığımız nedir?
Bunu zaman bize gösterecek.
Hazırlık yapanla yapmayanların kaderi aynı olmayacak!