Sinan Ateş davasının soruşturma ekibindeki savcılarla ilgili MHP’ye iletilen mahrem bilgiler

Sinan Ateş cinayeti ile ilgili duruşmaları Salı gününden beri izliyorum.

Geçtiğimiz ay yayınladığım yazımda da ifade ettiğim üzere bu cinayetle ilgili iddialara hep mesafeli durdum.

Söylediğim şuydu:

“Benim bu davayla ilgili ciddi şüphelerim var. Muhalefetin iki yüzlü ilgisi de şüphelerimi artıran bir diğer unsur. Ama MHP Genel Merkezi’nin suskunluğuna da bir anlam veremiyorum. En azından ciddi bir iletişim hatası”

Muhalefet neredeyse bir buçuk yıldır Sinan Ateş cinayetinin ekmeğini bol bol yedi. İyi Parti, CHP adeta yarış halinde. 15 Temmuz davalarında 252 şehidimizin katilleri olan FETÖ’cülerin yargılanmasına gitmeyen CHP’nin eski ve yeni genel başkanları, bu davanın duruşmasında yan yana gelip boy gösterdi. Deniz Baykal’a kaset kumpasıyla ilgili dün mahkeme karar verdi ve yargılanan FETÖ’cülerin cezasını kesti. Bu dava Kemal Kılıçdaroğlu ve Özgür Özel’in umurunda olmadı. Ama enteresan, Sinan Ateş cinayeti çok ilgilerini çekti. Çünkü bu cinayete siyasi bir gömlek giydirmeye çok elverişli buluyorlar. İşin uluslararası bir arka planı da var tabii. Yoksa neden bu kadar zahmete girsinler.

Sonunda geçen salı günü ilk duruşma başladı ve Amerikan usulü her gün devam etmekte.

Başından itibaren duruşmalardan edindiğim izlenimler özetle şöyle:

Duruşmalarda konuşan sanıklar ve ortaya çıkan gerçeklerden, bu olayın ilk soruşturmasını yürüten ve iddianameyi şekillendirecek “verileri” ortaya koyan ekip Başsavcı Vekili Durdu Özer, Ayhan Ay ile Durmuş Ali Kaya’dan oluşuyor. Bu üç savcıya soruşturmadan el çektirildi malum olduğu üzere. İddianame onların bu verileri üzerinden bir başka ekip tarafından inşa edildi.

Ama duruşmalardaki ifadelerden anlıyoruz ki ortada pek çok şaibe var.

Örneğin bu savcıların sanık Eray Özyağcı’ya “Cinayet emrinin MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli tarafından verildiğini söyle seni koruruz” dediği, Sinan Ateş’in yanındaki Selman Bozkurt ve Ahmet Keçik’in ifadeleriyle, Sinan Ateş ile aralarında alacak verecek davası olduğu için bacaklarından vurdurmak istediğini söyleyen azmettirici Doğukan Çep’in ifadelerinin iddianamede yer almadığı, MHP ile ilişkilendirilen Avukat Serdar Öktem’in önceki gün açıklanan HTS kayıtlarından anlaşıldığı üzere Bolu’da değil İstanbul’da olduğunun ortaya çıktığı…

Sanıklardan Çağlar Zorlu’nun mahkemedeki ifadesi ise soruşturmayı yürüten savcı ekibinin yol açtığı vahametin bir göstergesi gibiydi. Öncelikle ESKİ MİT’çi olarak kodlanan Çağlar Zorlu MİT’çi filan değildi ve söylediği de şuydu:

“Ben Savcı Durdu Özer ile Durmuş Ali Kaya’nın şablon oluşturulması için buraya eklendim. Ben eski MİT’çi değilim.”

Falsolar ve fiyaskolar böyle devam edip gidiyor.

Tetikçi Eray Özyağcı’nın Sinan Ateş’e sıktığı mermilerin dışında da olay mahallinde onlarca mermi bulunması, bunların farklı silahlardan çıkması, Sinan Ateş’in iki koruması(akrabası) Selman Bozkurt ile Ahmet Keçik’in hem kendi silahlarını hem de Sinan Ateş’in silahını alıp da kaçırması, 12 saat sonra silahları emniyete teslim etmesi gibi hususlar ayrıca dikkate değer.

Bu iddianameye dayalı olarak ekranlarda konuşan “bavulcu gazeteci” lerin günlerce üzerinde ter ter tepinerek “İŞTE O ARABA” diye lanse ettikleri Ülkü Ocakları’na kayıtlı araçlarda sanık Eray Özyağcı’nın bulunmadığının anlaşılması da ayrı bir skandal olarak kayıtlara geçti.

Bu tartışmalı iddianameyle ilgili iki sav var:

1-Sinan Ateş cinayetini “siyasi” dava olarak en baştan itibaren kodlayanların eline “belge” sunmak ve onların gerçekliği ortaya çıkana kadar da zaman kazanıp avantaj elde etmek.

2-ABD’de FETÖ’cülerin girişimleriyle başlatılan “Ülkü Ocakları terör örgütü ilân edilsin” girişimlerine malzeme verip, Cumhur İttifakı’ndan MHP bileşenini ayırmak.

ÜÇ SAVCIYLA İLGİLİ MHP GENEL MERKEZİ’NE İLETİLEN BİLGİLER

Dün kaynaklarımdan çok önemli bilgiler edindim.

MHP bu dava ile ilgili hazırladığı dosyayı sürekli güncelliyor. Ama bana iletilen detaylar son derece ilginçti çünkü ilk soruşturma ekibinden, daha sonra görevden alınan Başsavcı Vekili Durdu Özer, Ayhan Ay, Durmuş Ali Kaya ve tuhaf ama şu anda Mansur Yavaş’ın hukuk danışmanlığını yapan eski Sincan Ağır Ceza Hâkimi Osman Kaçmaz ile alakalıydı.

MHP’ye ulaşan bir takım bilgiler vardı ve şöyle denmekteydi:

BİLGİ NOTU-SİNAN ATEŞ DOSYASI…

Soruşturmada görevli şahıslardan, Cumhuriyet Başsavcı Vekili Durdu Özer’in FETÖ/PDY’nin mahrem tabir edilen yapılanmasında mahrem imam mensuplarınca kullanılan gizli iletişim vasıtalarından ankesörlü/ kontörlü hatlarla 13/1/2013, 4/2/2013, 14/10/2015 ve 21/10/2015 olmak üzere toplamda (4) kez ardışık olarak irtibatının bulunduğu, Cumhuriyet Savcısı Durmuş Ali Kaya’nın 2018 yılında hakimlik savcılık staj eğitimine başladığı, 2020 yılında savcılık mesleğine atanmasının yapıldığı, daha önce emniyet mensubu polis memuru olarak görev yaptığı, Polislik yaptığı döneme ilişkin FETÖ/PDY sözde Emniyet Teşkilatı mahrem yapılanmasına ilişkin GARSON farklı isimli yapılanmanın üst düzey mahrem imanından ele geçirilen örgütsel arşive göre 2011 ve 2012 yıllarına dair örgütsel tabirle DİL MENSUBU (O zamanki cemaat mensubu polisler tarafından ilgilenilen şahısları ifade eden tanım) şeklinde kodlamasının yapıldığı, Cumhuriyet Savcısı Ayhan Ay‘ın FETÖ/PDY iltisakına ilişkin bu konuda yürütülen çalışmalar kapsamında sarı listede adının geçtiği, başarısız 17/25 Aralık darbe girişimi sonrası HSK tarafından yayımlanan 2014 yaz kararnamesinde bu sebeple görevli olduğu Ankara Batı Başsavcı Vekilliği görevinden alınarak (hizmet gereği) Ankara Cumhuriyet Savcılığı’na atandığı, ayrıca adı geçenin eşi öğretmen olan şahıs ile geçmişte Adalet Bakanlığı Müsteşarlığı görevinde bulunan ve terör örgütü iltisak nedeniyle ihraç edilen Birol Erdem’in eşiyle birlikte FETÖ’den kapatılan aynı eğitim kurumunda çalışmış ve yakın arkadaş oldukları yönünde bilgiler edinilmiş olup adı geçen şahıslardan Durdu Özer’in ankesörlü aranma kayıtlarına ilişkin tablo ekte sunulmuştur.

Ankesörle aramaya ilişkin MHP’ye sunulan belgenin kaydı ise diğer isimler, telefon numaraları, arayanın kimlik ve numaraları gizlenerek aşağıdaki gibi.

Sinan Ateş davasının soruşturma ekibindeki savcılarla ilgili MHP’ye iletilen mahrem bilgiler - Resim : 1

Bu arada bilgi notları arasında eski Sincan Ağır Ceza Hakimi Osman Kaçmaz’ın da attığı tweetlerden yola çıkılarak Durdu Özer ile bağlantılı olduğu ileri sürülüyor. Gazetecilere bilgi verdiği iddiasıyla HSYK tarafından disiplin cezası alan, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a hakkındaki konuşmaları nedeniyle “kişilik haklarıma saldırıldı” diye dava açan Osman Kaçmaz şu anda avukat olarak ABB Başkanı Mansur Yavaş’ın yanında çalışıyor.

MHP’ye gelen bilgi notunda daha önceden Sincan Adliyesi’nde Durdu Özer ile birlikte çalıştığını belirttikleri Osman Kaçmaz’ın aşağıdaki paylaşımına atıfta bulunarak çeşitli iddialara yer verilmekte.

Sinan Ateş davasının soruşturma ekibindeki savcılarla ilgili MHP’ye iletilen mahrem bilgiler - Resim : 2

Adı geçen dönemin Başsavcı Vekili Durdu Özer ile yakın irtibatı olduğu bilinen Osman Kaçmaz, X sosyal medya hesabında 01.04.2023 tarihinde “Sinan Ateş cinayetinden yatan bütün tutuklular Sincan yüksek güvenlikli 2 no’lu cezaevine taşındı. Amaç aralarında sızma gerçekleşmesin. Şok bilgi. Şüphelilerin avukatlarının her gün ziyarete gittikleri aracın bir siyasi partiye bağlı örgüte ait olduğu yönünde. Plakanın sonu 8070…” şeklinde paylaşım yaptığı görülmüştür. Halbuki paylaşımda belirtilen soruşturma kapsamındaki tutukluların Sincan Yüksek Güvenlikli 2 no’ lu ceza infaz kurumuna nakillerinin gerçekleştiği tarih, paylaşımdan üç gün sonra; 04.04.2023’tür.  Daha nakil olayı gerçekleşmeden paylaşımı yapan avukatın bu durumu bilmesi kumpasın bir başka boyutunu ortaya koymaktadır.

Kısaca bu dava daha çok su kaldırır.

İlk günlerden ortaya çıkan sonuç gösteriyor ki SİNAN ATEŞ CİNAYETİ ile MHP ve Ülkü Ocaklarını terörle iltisaklandırıp AK Parti-MHP ittifakını parçalamak isteyenlerin niyeti ellerinde patlamış görünüyor.

Bu cinayet azmettirici Doğukan Çep’in ifade ettiği gibi Yargıtay’da süren davasını çözmek için Sinan Ateş’e ödenen ve iş halledilemediği halde geri alınamayan 1 milyon lira ile mi ilgili yoksa arkasında başka sebepler mi var, neyse göreceğiz.

Sonuçta bu olayda bir adam öldü.

Geride iki mağdur kaldı; iki çocuk, hepsi bu…

Diğerleri sırtlan gibi bu cinayet üzerinden uluslararası, örgütsel arka planı da olan rant koparma peşinde.