Siyasette "Yırt onu" rüzgarı ve ilk dört madde

Ankara’da TV100 bürosunun balkonunda oturuyorum.

Caddeden geçen gençler araçta müziği son ses açmış.

Kızlar erkekler arabada tempo tutuyor.

Çalan şarkı:

“Brandayı, muşambayı yırttılar

Limon gibi kızım seni sıktılar

Portakal gibi soydular

Kâğıt gibi yırttılar.

Darılmam kocacım inan ki sana

Kuma getir, ortağımı bana

Yesin doysun, kana kana

Yırt onu kocacım kâğıt gibi ama”

Hayıflandım, çünkü gençler ne dinlediklerinin farkında değiller. Türkiye genelini bilmiyorum, ama Başkent sokaklarında bu şarkıyı sık sık duyuyorum. Belki içinizden, “Hacı kardeşim bu ne böyle? Niye bu sözleri yazıya döktün?” diyorsunuzdur. Peki, siz hiç; “Çocuğum da bu şarkıyla tempo tutuyordur” diye düşündünüz mü?

“Yırt onu kocacım" derken ahlak çöküyor.

Herkes birbirini menfi yönde gaza getirirken ne yaptıkları hakkında fikirleri de yok!

Siyaset meydanında durum farklı değil…

Birileri Özgür Özel'i; "Yırt onu Başkanım " diyerek gaza getiriyor.

-Haydi Özgür Bey!

-Öyle yapma böyle yap Özgür Bey!

-Burada yumuşak olma, sertleş Özgür Bey!

CHP içinden "birileri" bunları diye diye Genel Başkan Özgür Özel'in yükselen imajını baltaladı.

Özgür Özel'in imajıyla beraber CHP de ivme kaybetti.

CHP içindekiler niçin partinin kaybetmesini istesin ki?

Cevap ortada!

“Cumhurbaşkanı adaylığı” ve “CHP’nin Milletvekili oyları” ayrı ayrı veriliyor.

Genel Başkan olarak adaylığın favorisi esasında Özgür Özel ve CHP’li rakipleri Özel’in yıpranmasını istiyor.

Sayın Özel de onlara bol bol malzeme veriyor.

“ANAYASA’NIN DÖRDÜNCÜ MADDESİ KALDIRILABİLİR Mİ?”

Türkiye’nin en boş tartışmalarından biri “Anayasa’nın ilk 3 maddesi” tartışması!

Gerçeklerden kopuk “sunî” bir tartışma…

Ben neden yazıyorum? Birazdan söylerim ama önce ilk 4 maddemize net şekilde bakalım. Zira ben bu “tartışmanın” gereksiz olduğunu anlamanızı istiyorum.

İlk 3 maddemizde neler var:

MADDE 1- Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.

MADDE 2- Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.

MADDE 3- Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Millî marşı “İstiklal Marşı”dır. Başkenti Ankara’dır.

Peki, 4.Maddemiz ne diyor? Aynen şöyle:

MADDE 4- Anayasanın 1 inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2 nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3 üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.

Şimdi sizce 4.madde kaldırılsa ne olur?

İlk 3 maddeye hiçbir şey olmaz.

“Marşımız, bayrağımız değişsin” diyeni duymadım.

Bakın, bir ülkenin Başkent’i iki şekilde değişir.

Birincisi savaşta toprak kaybedersen, ikincisi savaşta toprak kazanırsan değişir.

Bu durumda Başkent’imizin değişmesini istemeyiz; çünkü savaş isteyen ülke değiliz.

Bir gün topraklarımız büyürse, dünyanın en müreffeh halkı haline gelirsek o vakit konuşuruz. Ancak Türkiye hâlâ “topraklarını düşmana çiğnetmeme” sürecini aşamadı. Sınır ötesi operasyonlar bile Cumhuriyet’ten yıllar sonra, hatta 2016 sonrası başladı.

Hülâsa; anayasanın ilk 3 maddesinin değişmesi zaten pratikte mümkün değildir.

“Laiklik” yıllarca toplumu korkutmak, ayrıştırmak için kullanıldı. Erdoğan hükümetleri bu korku eşiğini kırsa da siyasette hâlâ “bağnaz, yobaz, başkasını yok sayan” bir zihniyet nöbet bekliyor. Fırsat vermemek ülkemizin yararınadır.

Laiklik, “din ve devlet işlerinin ayrılması” değildir ki zaten böyle bir şey olmaz. Laiklik, “benden başka hayatlar da var” demektir. Hepsi bu aslında!

SON SÖZ: Daha özgür, daha müreffeh, çok daha güçlü bir Türkiye hayalini ileriye taşımak şiarımız olmalıdır. 100 yıldır aynı şeyleri tartışıp bir neticeye varamadık. Bu mevzuları artık “ortak milli mutabakatla” sonlandırmalı, yüzümüzü geleceğe dönmeliyiz.