Siyasi ortam ve aktörler 2002’ye benziyor

Şu anki siyasi ortam her yönüyle değil ama “bazı yönleriyle” 2002’ye benziyor.

2002 Kasım seçimleri bazı siyasetçilerin “silinmesine” sebep olmuştu.

Bülent Ecevit, Tansu Çiller, Mesut Yılmaz, Cem Uzan gibi isimler o günden sonra siyasete girmediler.

Türkiye siyasi iklimi “kalabalık ve karışık” havaları sevmiyor.

Net olan, hızlı olan daima kazanıyor.

2002’de TBMM’de sadece AK Parti ve CHP vardı.

Altılı masa “geçen sene bu vakitler” cumhurbaşkanı adayını açıklamalıydı. Çok geç kaldılar.

Avrupa’dan Asya’ya, Afrika’dan Amerika’ya kadar tüm dünya ülkeleri “lider” etrafında şekillenir. Hiçbir ülke “iki kişi” tarafından yönetilmez. Yaratılışın fıtratı böyledir.

Sistem önemlidir, ancak bu sistemi uygulayacak “akıl” daha önemlidir.

Mesela; İsveç’in sistemini alıp Moritanya’ya verince mevzu hallolur mu? Bu sistemi o ülkede uygulayacak “akıl ve güç” gerekmez mi?

Birkaç ay sonra Türkiye’nin siyasi iklimi bu günkünden çok farklı olacak!

Birileri siyaset sahnesinden çekilecek!

Altılı masanın henüz “tekli adayla” mı “çoklu adayla” mı gideceği bile belli değil!

Diyelim ki kazandılar!

“Yetki paylaşımı” yapmaktan ülke yönetmeye fırsatları kalır mı?

Dediği yapılmayan ve canı sıkılan bir genel başkan mesela bu gün için masada neler konuşulduğunu söylemese bile yarın çıkıp da “Şunları şunları konuştuk” demez mi?

20 yıl olduğu gibi yine halkın teveccühüyle Recep Tayyip Erdoğan kazandığı takdirde “altılı masa” ortadan kalkacak; ancak masanın ardındakiler sahneye çıkacak ve daha büyük bir mücadele başlayacak!

Hiçbir şey “sütliman” olmayacak!

Bu kez “perde arkasındaki küresel aktörler” sahneye çıkacak!

Fakat unutmayın; Türkiye, “Eski Türkiye” değil!

Artık Türkiye bir küresel güç!

Evet, hiçbir şey “sütliman” olmayacak; ancak Türkiye kazanacak!

Balkanlar’dan Finlandiya’ya, Türk Dünyası’ndan İslam Âlemi’ne kadar “ilgi ve etki alanlarını” genişletmiş bir Türkiye var!

“DEMİRTAŞ NEDEN SUS MESAJI VERDİ?”

Eğer birileri size “susmanızı” söylüyorsa sizin adınıza “başkaları” iş yapıyor demektir!

Selahattin Demirtaş 6’lı masa üzerinde söz hakkı bulunduğunu düşünüyor. İnkâr etseler de HDP masanın denkleminde yer alıyor!

Demirtaş; “Susmayı bilseler kazanacaklar” diyor!

Sussalar, hiçbir şeye karışmasalar; zaten onlara “konuşacakları metinleri” birileri mi verecek? Demirtaş aslında bunu demek istiyor. Demirtaş kendi ağababalarının bu işi halledeceğini sanıyor! Demirtaş; “Siz konuşmayın, yazılanları okuyun, verilen görevleri yapın” diyor!

Aslında “masa” bir noktada buna razı olabilir; ancak tartışmalar “fikri ve siyasi” temelde değil “paylaşım” meselesinde yaşanıyor!

“2023 TBMM TABLOSU NASIL OLUŞUR?”

TBMM’de 2023 sonrasında AK Parti, CHP, MHP, HDP, İyi Parti yine grupları olan partiler olarak yer alırlar. Ben partilerin milletvekilliği noktasında trajik oy kayıpları yaşayacağını sanmıyorum, büyük yükselişler de olmayacaktır.

Gelecek, DEVA, Saadet ve Demokrat Parti’nin ise CHP listelerinden girmiş birkaç milletvekili ile temsil edilmesi mümkün! Ancak sözlü veya siyasal etkileri ya hiç olmayacak ya da kısıtlı olacaktır.

 “ALTILI MASA DAĞILMADI, AMA FENA DAĞITTI”

PKK’lı terör elebaşlarının korkulu rüyası haline gelen, Rusya-Ukrayna Savaşı’nda adına şarkılar bestelenen, Avrupa ülkelerinin hayranlıkla almak istediği SİHA’lar için Ali Babacan; “Devletten yardım alıyorlar” eleştirini yaptı!

Velev ki öyle olsun!

Devletimiz bu tür savunma sanayi ürünlerinin geliştirilmesi için yardım etse suç mu işlemiş olur? Yahu bırakalım bu durumda PKK’ya, FETÖ’ye, terör örgütlerine destek verenler ağlasın!

Size ne oluyor Ali Babacan?

Masayı bir arada tutan şeyin “Türkiye sevdası” olduğunu düşünmüyorum. “Hele bir Erdoğan gitsin de o vakte kadar idare edelim” mantığı var!

“DAVUTOĞLU VE BABACAN’A 'EVE DÖN' ÇAĞRISI GELİR Mİ?”

Meral Akşener’e yapılan “eve dön” çağrısı esasında Akşener’in şahsına değil “parti üyelerine ve yöneticilerine” idi! Bu mesajın özü yeni yeni anlaşılıyor.

İyi Parti’de derin ve sessiz ayrılıklar var. Buna “sessiz istifa” diyebiliriz.

Bir siyasi yanlış tüm İyi Parti koridorlarında “kelebek etkisi” yapabilir. Ankara İl Başkanı seçiminde “bardak taşmadı” ama sabırlar gerildi.

Meral Akşener eve dönmedi; ama İyi Parti içindeki bazı önemli isimlerden bu çağrıyı yedekte bekletenler var!

Peki; Davutoğlu ve Babacan’a benzer bir çağrı gelir mi?

Şahıslarına gelmez, öyle alttan alta bir görüşme trafiği yok!

SON SÖZ: Yerli yatırımları alkışlamak siyaset değil vatanseverliktir!