Soğanlı seçim hesabı yapanlara kötü haber!
Soğan fiyatı üzerinden “seçim kazanma” hesabı yapanlar biraz üzülecek!
Soğan fiyatının artması “sezonun son ürünleri" olmasından kaynaklanıyor ve bu sebeple kilosu 25 TL seviyesine kadar çıktı. Ancak bu durum “kalıcı" değil!
Adana'da geçen sene 12 bin 500 dönüm alana soğan ekilirken bu sene iki katına çıkarak 23 bin dönüm alana soğan ekildi.
Ve yeni sezon ürünlerin hasadı başladı!
Fiyatlar düşecek; lakin bu duruma üzülen bir muhalefet var!
Türkiye'nin turfanda soğan ihtiyacının önemli bir bölümünü Adana karşılıyor.
Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, soğan hasadına birkaç gün evvel başlandığını ve geçen sene çiftçinin memnun olduğunu söyledi.
Yeni ürünler hasat edilince fiyatlar kademeli olarak düşecek.
Birileri; “Hacı Bey mesele soğan mı? Başka ekonomik sorun yok mu” diyecek.
Tamam da benzer “soğanlı siyasî tablo” 2019 yerel seçimleri öncesi yaşanmıştı.
Soğan ve patates fiyatları 10-12 TL'ye çıkmış ve muhalefet neredeyse tüm argümanlarını “soğan" üzerinden yapmıştı. İktidar her ne kadar “tanzim marketler” açsa da “algı" çoktan yayılmıştı.
Seçimlerden hemen sonra ise soğan patates fiyatları düşmüştü. Hatta dört sene boyunca 10-12 aralığını pek geçmedi.
Şimdi yine soğana sarıldılar ama bu kez tutmaz gibi duruyor.
“HEMEN UNUTMA"
Muhalefet maalesef “Büyük afeti" neredeyse unutturdu.
50 bin insanımız daha geçen ay vefat etti. 600 binin üzerinde bağımsız birim yıkıldı.
Bölgede konteyner kentlerin kurulumu devam ediyor. Yeni konutların temeli de atılıyor.
300 yataklı Defne Devlet Hastanesi 60 gün sonra hizmete girecek. Hani muhalefetten bazıları; “Küçücük temel atmışlar” diye manipüle ediyordu ya! Ne günlere kaldık Yarabbi!
Devletimiz üstelik deprem bölgesindeki hastaneyi 60 günde yapıp hastalara hizmet vermeye başlayacak; ama muhalefetin derdine bakın! Bu mudur yerli ve millî muhalefet?
Deprem yaralarının sarılması hususunda konuşan tek kişi neredeyse Recep Tayyip Erdoğan!
İşi gücü bir yandan küresel ve yerel mevzuları aksatmadan yürütmek, diğer yandan deprem bölgesinin yaralarını sarmak...!
“Konutları bir yıl içinde teslim edeceğim” diyor.
Kemal Bey ise “Konutlardan para almayacağım” diyor!
Vatandaş da Kemal Bey’e; “Yapabilecek mi ki para alsın” diye pek güvenmiyor. Durum budur!
“EN BÜYÜK TRAJEDİ İYİ PARTİ'DE"
Ankara kulisleri giderek belli bir zemine oturuyor. Her şey net değil, lakin genel çizgiler belirmeye başladı.
TBMM'de grubu bulunan beş parti var: AK Parti, CHP, MHP, HDP ve İyi Parti
Siyasi analizlerinde yıllardır doğru yoklamalar yapan üç araştırmacı arkadaşımla iftar sonrası kahve içmek için Çukurambar'da buluştuk.
Genel hatlarıyla şu hususlarda ortaklaşıyorlar:
Bu partiler 15 Mayıs sabahı yine TBMM'de grup kuracak sayıya ulaşacak.
AK Parti birinci, CHP yine ikinci olacak. MHP ve HDP trajik kayıplar yaşamayacak. MHP'de artış olma ihtimali büyük!
Ancak en büyük trajedi şu anda 36 vekili olan İyi Parti'de yaşanacak gibi duruyor.
Görüldüğü kadarıyla en büyük seçmen hareketliliği ve kaçışlar İyi Parti’de yaşanıyor.
Oy oranı az olan partiler ise aşağı yönlü bir ivmeye girmiş durumda!
Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu’nun belirgin şekilde gündemden düştüğü görülüyor. Bunun sebebi olarak CHP ile vekil pazarlıklarındaki anlaşmazlık olduğu kulislerde konuşuluyor.
Cumhurbaşkanlığı yarışında ise Recep Tayyip Erdoğan ilk turda kazanma imkânına sahip tek aday olarak öngörülüyor.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun da azımsanmayacak bir oy potansiyeli var; ancak ivmesi yüzde 50 bandının altında sürekli bir azalma çizgisi gösteriyor.
14 Mayıs seçimleri millet için de bir turnusol kâğıdı görevi görecek.
“BU ARADA UNUTMADAN"
Hani İyi Parti İstanbul İl Başkanlığı'ndaki “kurşunlanmış camı” ziyaret ediyordunuz?
Ne oldu, niye sustunuz?
Olayı 24 saat geçmeden çözdüğü için İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne bir teşekkür edin bari!
Sayın Akşener; “Erdoğan'ın talimatıyla binamız kurşunlandı” diyordu. Bu da yanlış çıktığına göre Başkan Erdoğan’dan da özür dilemeniz gerekmez mi?
Şimdi sizin yaptığınız kutuplaştırma olmuyor mu?
Millete böyle mi örnek oluyorsunuz?
Niye hiçbir şey olmamış gibi davranıyorsunuz?
“AMA MERAL HANIM SÖYLEMİŞTİ"
“Seccade” olayı Meral Akşener'in haklılığını ortaya koydu.
“Kemal Bey aday olmasın” diyordu.
Kılıçdaroğlu seccadenin ortasında boy boy fotoğrafları bilerek çektirmemiş olabilir; ama belli ki Kemal Bey seccadenin ne işe yaradığını unutmuş ve bu hususta bir hassasiyet taşımıyor görüntüsünü çoktan verdi.
Hayatınızda yer olmayan şeyler dikkatinizi kolay kolay çekmez!
Hayatınızda olmak zorunda mı?
Değil!
Ama sizin hayatınızda olmayanlar milletin günlük yaşamının önemli bir parçası olabilir!
CHP bu olayda oy kaybetmez! Zaten CHP’de hız sabitleyici var; yüzde 20 bandına sabitlenmiş gibiler... Ancak Kandil'di, seccadeydi derken İyi Parti oy kaybeder. Bir de “kararsız seçmeni” özellikle hükümet etrafında konsolide eder.
“FARKIN SEBEBİ NEDİR?”
Mesela Kemal Kılıçdaroğlu Trabzon mitinginde neden "Bizi seçerseniz Selahattin Demirtaş serbest kalacak" demiyor!
Diyarbakır mitinginde, "Kandil'i yerle bir edeceğim" demiyor!
Erdoğan onun gibi mi?
Türkiye'nin 81 ilinde ne söylüyorsa aynısını dünya liderleriyle buluşmasında bile söylüyor!
Bu farkın sebebi nedir ve hangisi daha şeffaftır?
SON SÖZ: CHP'li tarafsız (!) yazar çizerler Muharrem İnce'yi, "Sokağa çıkamazsın, yüzünü yerden kaldırmayız" diye tehdit ediyor! Önlerine geleni tehdit ediyorlar! Demokrasi? İnsan hakları ve adil yarış? Çoğulculuk? Seçme ve seçilme hakkı? İşte bunlar hep Fazıl Say'ın çek sifonu!