Sonucu Gazze belirledi! İnsanlık vicdanı Küresel Çete’ci Kamala’yı yendi
Donald Trump’ın hem delege bazında hem de Temsilciler Meclisi ve Senato’da kazandığı ezici zaferin ardından Dünya ve Türkiye’deki Küresel Çete aparatları nedense şaşkına döndü. Kamala Harris’in kazanacağına ilişkin kesin inançları başlarını döndürmüştü.
CHP, PKK-YPG, FETÖ, Deva, Gelecek Partisi, Saadet Partisi, Kemal Kılıçdaroğlu, Ekrem İmamoğlu, Özgür Özel… Hepsi aynı beklenti içindeydi. Bir Rolex ekonomisti var, muhalifler çok seviyor. O Trump’ın seçim günü tutuklanacağını söylüyordu. Tıpkı FETÖ’cüler gibi. Çok tedirginler. Onlar açıktan düşmanca bir kampanya yürütmekle kalmadılar, Fetullah Gülen’in iadesiyle alakalı oldukları gerekçesiyle Trump’ın adamlarını yargılattılar. Hatta “Bu iş Trump’a kadar uzanacak” diye yayınlar yaptılar. Şimdi bu durumu Trump’a hatırlatan bir diplomatik kanal olması gerek. Aslında geçen ay Trump’ın en büyük destekçisi Elon Musk’ın sahibi olduğu X’teki tüm FETÖ’cü hesapları bloke etmesi bir işaretti.
Korku içinde bekleyenler ise Fransa-Almanya başta olmak üzere Ukraynalı faşist Zelenski ve diğerleriydi.
Oysa Gazze’de İsrail yönetimi eliyle uygulamaya sokulan Jenosid’in Kamala Harris’in başını yiyeceği neredeyse kesindi.
Bunu tahmin etmek o kadar da güç değildi.
Türkiye siyasetini iyi okuyanlar, dünya siyasetine de hâkim olabiliyorlardı.
Onlardan biri Trump yönetimi döneminde kendisine yaptırım uygulanan eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu idi.
6 Haziran 2024 tarihinde şu paylaşımı yapmıştı X hesabından:
“GAZZE, Alman hükümetini yendi. GAZZE, İngiliz hükümetini yendi. GAZZE, Fransız hükümetini de yendi. GAZZE, ABD hükümetini de yenecek.”
Dün de o aylar önceki paylaşımını alıntılayarak şöyle demiş:
“ABD müesses nizamı kaybetti. Ve GAZZE, ABD müesses nizamını da yendi…”
Bu sözleri neden önemsediğimi anlatayım.
Biliyoruz ki Biden-Harris ikilisi kendilerinden çok emindi. Harris aday gösterildikten sonra Trump ile aralarındaki oy farkını azaltmış, hatta “kamuoyu araştırmaları” nın sonuçlarına göre öne de geçmişti.
Bir de yıllar itibarıyla ülkeye kaçak yollardan giren ve ABD vatandaşı yapılan göçmenlerden, Trump’ı ırkçı diye etiketleyerek siyahlardan ve Latinlerden alacağı oylara çok güveniyordu. Zaten liberaller, kadınlar, solcular, kendini gerçekten demokrat olarak niteleyen aydın kesimler onlar için “cepte” ydi ama tam olarak işte o etnik ve sosyo-kültürel kesimlerden geldi Harris’e darbe.
Bunu tahmin etmemek insanlığın yaşadığı geçmiş tecrübeleri bilmemek, büyük insanlığın vicdanını küçümsemek demektir.
Küçük bir hatırlatma.
Gazze’de İsrail soykırımı başladıktan sonra tam 140 Amerikan üniversitesinde protestolar yapıldı, çadırlar kuruldu, açlık grevlerine gidildi. Biden hükümeti öğrencilerin üzerine polisleri gönderdi, acımasızca ve sert biçimde müdahale ederek binlerce öğrenciyi tutukladılar.
Sosyal medya hesaplarında, özellikle de Elon Musk’ın sahibi olduğu X’te on milyonlarca kişinin yorumlayıp paylaştığı soykırım görüntüleri yayınlandı. Üniversitelerin öğretim üyeleri yaka paça gözaltına alınırken üniversite rektörleri mahkemelerde sorguya çekildi, görevlerinden alındı.
Yaşasın Demokrasi!!!
Bu protestolar bizzat Kamala Harris’e de yöneldi.
Washington'daki mitinginde ABD'nin İsrail'e verdiği koşulsuz destek sebebiyle yüzlerce kişi tarafından protesto edildi.
Bu arada çok trajik olaylar yaşandı.
ABD Hava Kuvvetleri’nde görevli 25 yaşındaki Aaron Bushnell 25 Şubat 2024 tarihinde Washington’daki İsrail Büyükelçiliği önünde kendisini yaktı. Bushnell bu çok vahim protesto eylemini gerçekleştirirken artık İsrail soykırımına ortak olmayacağını ilân ederek yaptı. Ölüme giderken defalarca “Özgür Filistin” diye bağırdı.
Çok etkilendi insanlar.
Neredeyse her gün, Amerika’nın dört bir yanında, Amerikalı yetkililer her konuşma yaptığında, açık ya da kapalı toplantılarda mutlaka Filistin’i destekleyen ve soykırımı lanetleyen gruplarca, kalabalıklarca protesto edildiler.
Bu protestolarda söylenen tek şey vardı.
SOYKIRIMCI İSRAİL’e destek ve silah veren Joe Biden’in yardımcısı Kamala Harris’e oy vermeyeceklerini söylüyorlardı.
Harris ve arkasındaki Küresel Çete bu durumu üç nedenle ciddiye almadı.
1- Ne de olsa küçük gruplardı protestoda bulunanların geniş halk yığınlarında esamisi okunmazdı.
2-Protestolara katılanların çoğunluğu Müslüman’dı.
3-Üstelik Trump Kamala Harris ile mukayese edildiğinde bin beter İsrail yanlısıydı.
Yanıldılar. Çünkü yukarıda dediğim gibi sayıları azdı ama etkileri çoktu. Evet, Donald Trump’ın da Harris’ten aşağı kalır yoktu ve dahası azılı bir siyonistten farksızdı bu konuda ama demokrat adaylara oy verenlerin aklında tek şey vardı:
Yönetimde bulunan demokratları cezalandırmak.
Kaldı ki protesto gösterilerine katılanların oransal hesabı üzerine yapılan araştırmalara göre yarısına yakınını Müslümanlar diğer yarısını da beyaz Amerikalılar, Latinler ve Asyalılar oluşturuyordu.
Müslümanların oyunun ise yüzde 1,5 oranında seçimlerde belirleyici etkiye sahip olması bir başka parametreydi ve Donald Trump bunu görerek Müslüman liderleri, dini yöneticileri mitinglerinde bir araya getirdi, onların yanında “Ortadoğu’da savaşı bitireceğim” sözünü verdi.
Müslümanlar ve Amerika’nın vicdanlı insanları “SAVAŞI BİTİRMEK” sözünün şimdi soykırıma silahla destek veren ABD yönetiminin temsilcisi Kamala Harris’ten daha değerli olduğu duygusuyla ya Trump’a oy verdiler ya da sandığa gitmediler.
İşte Hillary Clinton karşısında 2,5 milyon daha az oy alan Trump’ın bugün Kamala Harris’ten 2 milyona yakın fazla oy almasının arka planında bu gerçek var.
İnsanlık vicdanı Küresel Çete’nin temsilcisi Kamala’yı yendi.
Çünkü insanlığın vicdanı GAZZE’de atıyor bugün.