Şükrü Dudu ile Berber Muhabbeti'nin bu haftaki konuğu Yapımcı Faruk Turgut oldu! Kızılcık Şerbeti'ni yapmaya nasıl karar verdi? Özgü Namal'ı nasıl ikna etti?

Ünlü Berber Şükrü Dudu ile Berber Muhabbeti'ne bu hafta Yapımcı Faruk Turgut konuk oldu... Faruk Furgut, tv100 ekranlarında Şükrü Dudu’nun sorularını yanıtladı. Son dönemde daha farklı içerikleri tercih ettiği belirten Turgut, "Türkiye’nin son dönemde yaşadığı bu kutuplaşma ve ayrışma meselesi hem benim hem senaristlerimizin ciddi gündemdeydi. ‘Bu konuyu ekrana ulusal kanalda işleyerek acaba topluma ayna tutabilir miyiz?’ diye düşündük" ifadelerini kullandı.

Ünlü Berber Şükrü Dudu ile Berber Muhabbeti'ne bu hafta Yapımcı Faruk Turgut konuk oluyor... Faruk Furgut, tv100 ekranlarında Şükrü Dudu’nun sorularını yanıtladı.

İstanbul’da 1977 yılında 17 yaşındayken geldiğini belirten Faruk Turgut, “İstanbul’da hayata Haydarpaşa Lisesi ile başladım. Erdal Özyağcılar ile ‘Siz’ filmimi çektim. 1987 ile 1991 arası Yeşilçam’da 14 sinema filmi çektim. Bunların arasında 3’ü Tarık Akan’la… 2005 yılına kadar Yapımcı–Yönetmen olarak çalıştım. 2005’den sonra da yönetmenliği bırakıp tamamen yapımcılığa ağırlık verdim. Şu ana kadar 74 dizi 2300 bölüm iş ürettim. Türkiye’nin en eski yapımcılarından biriyim. Hala daha da üretmeye devam ediyoruz” dedi.

HAYALİNDE YAPIMCI-YÖNETMEN OLMAK VAR MIYDI?

Şükrü Dudu’nun “Küçükken şöyle bir şeyin var mıydı mesela ben hatırlıyorum benim oğlum kamerayla çekiyordu ‘ben yönetmen olacağım veya yapımcı olacağım’ diye. Öyle bir şeyin var mıydı küçükken?” sorusuna, “Yoktu. Ben Tunceliliyim. Elazığ’da doğdum büyüdüm. Oranın şartlarında, koşullarında böyle bir şeyin hayalini gerçekleştirmek çok da ihtimali olmadığı için öyle bir şeyim yoktu. Tamamen abimin Yeşilçam’da çalışıyor olması” Faruk Turgut sözleriyle yanıt verdi.

Turgut, öte yandan abisi ile bu işi yaptıklarını belirtti.

KEMAL SUNAL FİLMLERİ FALAN TEK KAMERA İLE Mİ ÇEKİLİYORDU?

O dönem az kutuyla filmi bitirmek zorunda olduklarını belirten Faruk Turgut, “Doğru. O dönem negatif vardı. Şu an teknolojinin değişimiyle birlikte tamamen dijital ve özel kameralarla çekiliyor. O dönem negatif var. Negatif çok zor bulunuyor, az kutuyla filmi bitirmek zorundasınız. Zamanla yarışıyorsunuz. Yani Türk sinemasının en etkili filmleri en fazla 39-40 kutuyla çekilip 15-16 günde bitirilip vizyona giren filmler. Ben çok net biliyorum mesela, Hababam Sınıfları 15 günde falan bitiyordu. Olağanüstü bir ön hazırlık. O dönemki insanların ciddi özveriyle bu filmler çıktı” ifadelerini kullandı.

Geçmiş dönemlerdeki en beğendiği kadın ve erkek oyuncularla ilgili açıklamalarda bulunan Faruk Turgut, Türk sinemasının kadınlarda bir numarasının Türkan Şoray olduğunu; erkeklerde ise Kadir İnanır ve Tarık Akan olduğunu belirtti.

"BENİ HAYATIMA CİDDİ DOKUNUŞLARI OLAN İNSANLAR"

Faruk Turgut, sözlerinin devamında ise, “Ben yönetmen ve yapımcı olarak Türkan Hanım ile film çektim. Tarık Akan ile filmler çektim sonra dizi çektim. Kadir abi ile film çekmedim ama baya etkili diziler yaptım. Onlar benim her zaman sevdiğim saydığım ve çok takdir ettiğim ve önemsediğim insanlar. Benimde hayatıma ciddi dokunuşları olan insanlar. O yüzden hepsini saygı ve sevgiyle selamlıyorum buradan” dedi.

Faruk Turgut, açıklamalarının devamında şu ifadelere yer verdi:

Özellikle Türkiye’nin son dönemde yaşadığı bu kutuplaşma ve ayrışma meselesi hem benim hem senaristlerimizin ciddi gündemdeydi. ‘Bu konuyu ekrana ulusal kanalda işleyerek acaba topluma ayna tutabilir miyiz?’ diye düşündük.

Çünkü son dönemde ülkede ciddi bir kutuplaşma ve ayrışma var. İnsanlar artık evlerinin, mahallelerini, restoranlarını bile ayırıyorlar.

“TOPLUMA AYNA TUTTUK”

Özellikle de insanların kılığına, kıyafetine veya başörtüsüne bakarak değerlendirilmesinden de ciddi bir rahatsızlık vardı bizim kendi adımıza olan tarafta. Acaba bunları ekranda işleyip insanların bu konularda biraz daha farklı bakmasına vesile olabilir miyiz diye düşündük. Topluma ayna tuttuk sonuçta. ‘Daha içtenlikle bu konulara yaklaşıp empati kurarak daha farklı bakış açılarını oluşturabilir miyiz?’ diye düşündük. Çok objektif davranıyoruz. Tarafsız kalmaya özen gösteriyoruz. Şu anda Türkiye’nin en çok seyredilen dizilerinden biri.

“İNSANLAR ARTIK SEÇEREK İZLİYOR”

Artık bu dijital platformların Türkiye’de yaygınlaşmasından sonra Türk seyircisinin beğenisi ve estetik değerleri çok değişti. Onun içinde artık her hafta televizyonun karşısına oturup her akşam dizi seyreden seyirci şu anda seçerek dizi seyrediyor.

Onun içinde bilindik konuların tekrar tekrar işlenmesine seyirci çok fazla prim vermiyor. Her yıl en az 40 dizi yapılıyor. Bu 40 dizinin en az 30’u çöp oluyor.

“KIZILCIK ŞERBETİ, BAŞLANGIÇ NOKTASI”

Ben özellikle son dönemde bilinen kodlarla dizi çekmektense daha farklı içerikleri tercih ettim. Kızılcık Şerbeti bunun başlangıç noktası. Mesela şu anda Kızıl Goncalar o da öyle farklı. Daha toplumun içinden.

Özellikle Türkiye’nin son dönemde yaşadığı bu kutuplaşma ve ayrışma meselesi hem benim hem senaristlerimizin ciddi gündemdeydi. ‘Bu konuyu ekrana ulusal kanalda işleyerek acaba topluma ayna tutabilir miyiz?’ diye düşündük.

"TOPLUMA AYNA TUTTUK"

Çünkü son dönemde ülkede ciddi bir kutuplaşma ve ayrışma var. İnsanlar artık evlerinin, mahallelerini, restoranlarını bile ayırıyorlar. Özellikle de insanların kılığına, kıyafetine veya başörtüsüne bakarak değerlendirilmesinden de ciddi bir rahatsızlık vardı bizim kendi adımıza olan tarafta. Acaba bunları ekranda işleyip insanların bu konularda biraz daha farklı bakmasına vesile olabilir miyiz diye düşündük.

Topluma ayna tuttuk sonuçta. ‘Daha içtenlikle bu konulara yaklaşıp empati kurarak daha farklı bakış açılarını oluşturabilir miyiz?’ diye düşündük. Çok objektif davranıyoruz. Tarafsız kalmaya özen gösteriyoruz. Şu anda Türkiye’nin en çok seyredilen dizilerinden biri.

Şükrü Dudu’nun “Yıldız oyuncu şart mı dizide?” sorusuna ise Faruk Turgut, “Hayır değil. Ben kendi adıma söylüyorum en temel noktada içeriğin önde geldiğini düşünüyorum. Tabi ki iyi oyuncuların oynaması çok çok önemli ama illa flaş star oyuncu olmak gibi bir zorunluluk yok. Son dönemde televizyonda bunun çok somut örnekleri var. Çok etkili 2 ismi bir araya getirerek reytingi kolay yoldan alırız inancı çok da karşılık bulmuyor. Şu anki ekrandaki dizilerin birçoğu etkili oyuncular tarafından oynanıyor ama beklenen sonuçlar da elde edilmiyor. Kızılcık Şerbeti’nde çokta böyle flaş star oyuncu yok ama hepsi oyuncu, hepsi çok yetenekli” diyerek yanıt verdi.

KIZIL GONCALAR NASIL DOĞDU? ÖZGÜ NAMAL’I NASIL İKNA ETTİ?

Kızıl Goncalar, projesine ilişkin de bilgiler veren Faruk Turgut, “Özgü ile benim çok yakın bir dostluğum var. Hanımın Çiftliği’nde biz Özgü ile birlikte çalıştık. Çok da başarılı bir performans. Özgü’yü ben çok severim. Ben Özgü’ye çok iş teklif ettim. Özgü ama çok hassas ve “dönüyorsam etkili bir işle döneyim” diye proje tercihinde çok ince eleyip sık dokuyan bir oyuncu. En sonunda bu projeyi çok beğenince ikna oldu. Bu projeyi beğenmesinde en büyük etken de Necati Şahin. Şu anda senaristimiz” dedi.

Faruk Turgut, sözlerinin devamında şu ifadeleri kullandı:

Artık şu bir gerçek ben hep şunu savundum bugüne kadar da. Türkiye’nin sosyolojik gerçeği. Türkiye şu anda türban meselesini aştı ve çözdü.

"ONLARINDA ARTIK EKRAN GÖSTERİLMESİ ÖNEMLİ"

Dönüp dönüp türban meselesi üzerinden gündem yaratıp bu konuları tartışıyor olmak çok hakkaniyetli bir durum değil. Bu ülkede de yüzde 50’si türban takıyorsa bu insanlara da saygılı olup onlarında artık ekranda bir şekilde gösterilmesi çok önemli.

Bir de tabi çok merak edilen bir yapı. Muhafazakar dünyadaki güçlü kadın figürü çok önemli bir şey. Biz mesela Nursema karakteri ile bunu başardık. Türbanlı bir kızında güçlü bir karaktere dönüşebileceğini, kendinin bir birey olarak etkili bir şekilde ailesinin bütün yasaklarına veya bütün yasaklarına veya bütün sosyolojik baskılarına karşı meydana çıkıp kendi tavrını birey olarak ortaya koyup bu mücadeleyi veriyor olması çok ciddi ilgi gördü.

Dizi sürelerinin uzunluğuna ilişkin konuşan Turgut, bir dizinin maliyetinin 7 milyonun altında olmadığını söyledi.

Yapımcı Turgut, dizilerin maliyetlerinin çıkması için en az 4 veya 5 kuşak reklam yayınlanması gerektiğini altını çizdi.