Tarih tekerrür eder mi?

FETÖ terör örgütünün gerçekleştirdiği darbe girişiminin üzerinden 8 yıl geçti. Bu süre zarfında FETÖ ile mücadelede ne kadar başarı sağlandığı muğlâk bir konu. Hala faaliyette olanlar, gözaltılar, tutuklamalar devam ediyor. Anlayacağınız FETÖ fetölüğünden vazgeçmiyor.

15 Temmuz 2016, göz göre göre gelen tehlike ve tehdidin yıl dönümüdür. Devletin millet olduğunu anladığım o günü hiç unutmuyorum. Aynı duyguları 6 Şubat Kahramanmaraş merkezli büyük depremin ardından hissetmiştim. Millet devletin ta kendisidir demiştim. Milletimizin dayanışması, yardımlaşması ve kenetlenmesi beni çok etkilemişti. Geçmişte şahitlik ettiğimiz bu iki acı hadise Türkiye için bir dönüm noktasıdır.

Her iki olayda da Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy'un, milletin yaşadığı sorunlar karşısında kendine güvenmesi ve ayağa kalkıp mücadele etmesi gerektiğini haykıran Ye’s şiirindeki; “Sahipsiz olan vatanın batması haktır. Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır” ifadelerinin vücut bulmuş halini yaşadık…

15 Temmuz’a gelinen süreçte yapılan hatalardan ders çıkarmak ve aynı hataların tekrarlanmaması gerektiği konusuna, bu bağlamda üzerimize düşen sorumluluklara sık sık dikkat çekiyorum. İnsanlar hızla kuralsızlığa, duyarsızlığa, bencilliğe, bireyselliğe sürükleniyor. Bizi biz yapan değerlerin içi boşaltılıyor. Böyle bir ortamda milli şuur ve bilinci diri tutacak seslere ihtiyaç duyulur. Hamaset, popülizm değil ayağı yere sağlam basan hakikatli sözlere, samimi, güven veren seslere...

15 Temmuz kalkışması yıllardan bu yana gelen hataların bir sorucudur. 15 Temmuz; cemaat, tarikat, hacı, hoca adı altına çeşitli vakıf ve derneklere dönüşerek, din istismarı ile devleti ve toplumu içten içe çürüten FETÖ ve benzeri yapıların gerçek yüzlerine ayna tutmuştur.

1970’lerde örgütlenen, 1980’lerde kök salan, 1990’larda palazlanan, 2000’lerde etki gücünü gösteren FETÖ terör örgütü 50 yıllık bir geçmişe sahip. AK Parti hükümeti döneminde çok fazla güçlenseler de aynı AK Parti döneminde tarihi darbeyi yediler. Neticede FETÖ terör örgütünü tasfiye eden AK Parti hükümeti olmuştur.

Daha önceki hükümetler ne yazık ki bu iradeyi ve cesareti gösterememiştir. Yılanın başı küçükken ezilseydi bu denli ağır bedeller ödenmemiş olurdu. FETÖ ve benzeri yapılar Türkiye’ye inanılmaz zarar verdi. Devlet ciddiyetini, kurumların güvenirliğini zedeledi daha vahimi Türkiye’nin geleceği nesilleri zehirledi.

Zararın neresinden dönülse kardır. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti hükümetinin bu millete yaptığı en büyük iyilik, hatırı sayılır en büyük hizmet FETÖ terör örgütü gibi sinsi, karanlık bir yapıyı çökertmesidir. Burada Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP) varlığı ve desteği çok önemlidir. 15 Temmuz ile birlikte temelleri atılan Cumhur İttifakı’nı hedef alan odaklara dikkat edilmesi gerektiğini ayrıca vurgulamak isterim.

FETÖ ve zihniyeti başka şekle bürünerek faaliyet alanını genişletiyor. Kurulan kumpaslar, işlenen cinayetler, itibar suikastı, karama kampanyaları, Türk milleti, Türk devleti ifadelerini anayasadan çıkarma hamleleri, terörle mücadeleyi sulandırma çalışmaları organize bir şekilde yürütülüyor. MHP ve Ülkü Ocakları’na yönelik saldırılar hız kazandı. MHP kadrolarına operasyon çekiliyor. Tüm bu emareler bize bir şey söylüyor. Soru şu: FETÖ ve zihniyeti devlet içinde yeniden güçlenmek için zemin mi oluşturuyor?

FETÖ ile mücadele boşluk kabul etmez. FETÖ’nün en belirgin özelliği mağdur edebiyatı rolüne bürünmesidir. Ahlaki, hukuki, siyasi hiçbir etik değerleri yoktur. Amaca giden her yol onlar için mubahtır. Fitne, yalan ve iftirada sınır tanımazlar. Mücadele azminden geri adım atılır ve gerekli önlemler alınmazsa kripto damarın canlanması, FETÖ ve zihniyetinin yeniden güç devşirmesi kaçınılmaz olur ve tarih kendini tekrarlar.

15 Temmuz bir gün değil her gün hatırlanmalı ve asla unutulmamalı.

Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy ne diyor:

“Geçmişten adam hisse kaparmış... Ne masal şey!

Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?

‘Tarihi  "tekerrür’ diye tarif ediyorlar;

Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?”