Tatlı ama acı gerçek: Şeker seven beyin mutsuz beyindir
Gıdaların içerisinde en tehlikeli olanlardan biri de rafine edilmiş şeker yani işlenmiş şekerdir. Şeker beynimiz için kimyasal bir bomba gibidir. Sadece beynimiz için değil ikinci beyinimiz Bağırsaklarda bu durumdan nasibini alır.
Peki nedir bu kadar tehlikeli olan şeker?
Burada hurmadan ya da meyve içersindeki şekerlerden doğal olandan bahsetmiyorum. En tehlikeli olanı: ’’yüksek fruktozlu mısır şurubu’’. Günümüzde genelde hazır gıdaların içine en çok katılan ve en çok kullanılan şeker bu. Mutfakta kullandığımız şekerden de daha tatlıdır. obeziteyi normal şekerden daha fazla arttırır ve bağımlılık yapar! Rafine şeker veya işlenmiş gıdalar da şöyle bir özellik var: bunlar kendimizi ilk başta iyi hissetmemizi sağlar ( kısa süreliğine) daha sonra ise yorgun ve halsiz hissettirir. Oysa işlenmemiş doğal gıdalar ile biz daha sağlıklı oluruz. Bu doğal gıdalar bize ilaç gibi gelecektir neden mi ?Çünkü bunlar bizi hasta etmezler. vücudumuz bu doğal gıdaları yemek için evrimleşmiştir. Vücudumuz rafine şekeri, fruktozlu mısır şurubundan yapılmış gıdaları tanımıyor ve bunları vücuttan atmak için detox mekanizması çalıştırıyor, çok uğraşıyor ve belli bir süreden sonra istenilen temizliği yapamıyor. Sonrada hastalıklar başlıyor.
Yüksek şeker tüketimi peki beynimizde ne yapıyor?
Cevap: beynimizde enflamasyona neden olur ki bu Enflamasyondan sonra da bir çok hastalıklar zincirleme olarak meydana gelir.
Nedir bu hastalıklar?
Depresyon, hiperaktivite, yorgunluk, bütün dünyada şu anda çocuklarda gördüğümüz öğrenme bozuklukları, kaygı ,anksiyete ve yeme bozukluklari gibi sıralayabiliriz. Dahada ileri gidecek olursak tip3 diyabet dediğimiz Alzheimer hastalığı.Ayrıca gıdalarda ki şeker beynimizdeki proteinlerle birleşerek plaklar oluşturur. Bu şeker ve protein birleşmesi ise beynimizin yapısını bozarak demansa yol açar. Son yıllarda bilim insanları Alzheimer hastalığına Tip3 Diyabet olarak adlandırmaya başladılar ve yine daha bir çok çalışmada yüksek kan şekeri olanların Alzheimer hastalığına yakalanma riski daha fazla görülmüştür.
Peki neler yapmamız lazım?
Yüksek fruktozlu mısır şurubu, şekerli işlenmiş meyve suları (meyvanın kendisini yememiz lazım belli ölçüde) şekerli gazlı içecekler, şeker alkolleri, şekerlemeler, mısır gevrekleri bunlardan mümkün olduğu kadar uzak durmalıyız. Market raflarına baktığımızda paketli gıdalarda özellikle firmalar direk şeker yazmazlar. Şekerin bir çok formu var: sonu oz ile bitenler hemen hemen hepsi şeker türevleridir. Bu gıdaları tüketmemeye özen göstereceğiz.
O zaman şöyle bir soru sorabiliriz? Peki bu şekerleri yemeyelim de yapay tatlandırıcılar mı kullansak ?
Cevap: Yapay tatlandırıcılar daha da tehlikeli. Aspartam, Sakarin, sukraloz gibi vb
Bu tatlandırıcılar bize çok masum gibi tanıtıldı . Kalorisiz diye bir dönem çok yaygın kullanıldı. Geldiğimiz noktada yapay tatlandırıcılar diğer şekerlerdende daha tehlikeli.
Bütün bu söylediklerim sadece beyin için değil Bağırsaklarımız içinde geçerli. Bağırsaklarımız beynimiz ile konuşur ve birbirlerine sinyaller gönderirler, beynimizi koruyalım ona neyin zarar verdiğini öğrenelim.
Sonuç olarak şöyle diyebiliriz şeker madde bağımlılığı gibidir.
Tabii ki arasıra kendimizi tatlı yiyeceklerle şımartabiliriz , bir parça çikolata, hurma ,ev yapımı kurabiye vb (ölçü dozu kaçırmadan) yiyebiliriz. Ama vücudumuzun kendisini temizlemesine detoks yapmasına fırsat verecek şekilde tüketmeliyiz Netice olarak vücudumuz doğal gıdaları sindirmek için evrimleşmiştir. dolayısıyla işlenmiş şekeri, rafine şekeri sindirmek için evimleşmemiştir. İşte bu yabancı maddeleri tüketmemeye çalışalım ki beynimizi koruyalım.