Teğmenlere çağrı: Kılıç kından çıktıysa..!
Biraz yaşlanmışım, vay be.
Milli Savunma Üniversitesi (MSÜ) Kara Harp Okulu birincisi Teğmen Ebru Eroğlu en büyük evlâdımdan 3 yaş büyükmüş. Ben de hâlâ “Yaşım kaç, başım kaç” havalarındayım. Gerçi an itibariyle babamdan 11 sene fazla yaşadım. Yaşamaya devam ediyorum. Allah hayırlı yaşam gibi hayırlı bir ölüm nasip eylesin.
Genç teğmen Ebru Eroğlu 24 yaşında, Allah yol açıklığı versin. Havaya kalkan kılıcı “ezanlarımızın garantisi, devletimizin bekası, milletimizin selameti için” daima zalimin başına insin. “Ölürsem şehit olurum” diyor Ebru teğmenimiz; biz yaşamasını ve düşmana galip gelmesini arzu ederiz.
Tartışılan konu, genç teğmenlerimizin bir kısmının “tören dışı slogan” atmaları oldu.
Kimileri bunu çok beğendi, kimileri “disiplinsizlik” olarak görerek ülkemizin geleceği adına tedirgin oldu.
Oysa Cumhurbaşkanı ve Başkomutan Erdoğan ve üst düzey komutanların olduğu tören boyunca Mustafa Kemal’e bağlılık ve saygı sözleri sıkça söylendi. Niye birileri bu sözleri görmediler de tören dışı görüntülere övgüler dizdiler? 989 teğmenimizin mezun olduğu törenden hiç paylaşım yapmayanlar neden 100-200 teğmenin tören dışı görüntülerini coşarak paylaştılar?
Kışkırtıcılar ise farkında olarak veya olmayarak, “Mustafa Kemal’den niye korkuyorsunuz?” diye üstenci bir dil ile insanlara saldırdı. Tıpkı bizim bayrağımızla bize saldıranlar gibi! Teğmenleri rencide ederek milleti galeyana getirmek isteyen sahte hesaplar da devreye girdi.
“MSÜ’de tarikat iddialarına karşı böyle yaptılar” diyenler oldu.
İyi de kardeşim birisi sana iftira atıyor diye buna askeri disiplini zedeleyecek görüntüyle cevap vermek uygun mu?
Hiçbir tarikat, cemaat, vakıf, dernek, holding, tüccar “devletin önüne” geçemez, devlette sistematik kadrolaşamaz. Başkan Erdoğan da buna müsaade etmez.
100 yıl aradan sonra hala Mustafa Kemal tartışması yapılıyorsa "milletin arasına" fitneciler giriyor demektir.
MADDE MADDE YAZALIM:
1)Mustafa Kemal devletin kurucusudur.
2)Mevzu "sevgi" çerçevesinde değil "saygı" düzeyinde konuşulur.
3)Siyasi yönü olduğu için her icraati onaylanmak zorunda değildir, yani eleştirilebilir. Lakin hakaret edilemez. Bunun yanında “tanrılaştıranlar” da ona saygısızlık yapmakta ve kendi çıkarlarına kullanmaktadır, buna müsaade etmemek gerekir.
4)"Mustafa Kemal'in askerleriyiz" sözü siyasi slogandır. Askerimizin bu sloganı kullanması toplumda tartışmalara “siyasi slogan arka planı sebebiyle” neden olmuştur.
5)Tarihi şahsiyetlerimiz saygıdeğerdir; fakat aslolan devletimizdir. Üzerinde 5 vakit ezan okunan, farklı inanç ve görüşlere sahip olsa da bin yıldır bir arada yaşama iradesi gösteren fertlerden oluşan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin vatandaşlarıyız.
“Ordu Göreve” pankartlarının açıldığı Cumhuriyet Mitingleri’nde sıkça duyduğumuz "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" sloganı samimi değildir. Burada mesele Mustafa Kemal de değildir. “Fatih Sultan Mehmed’in askerleriyiz” deyip darbe yapsalar siz Fatih’i mi suçlayacaksınız?
27 Mayıs 1960 darbe metninde, “Büyük Atatürk’ün yurtta sulh, cihanda sulh prensibi bayrağımızdır” dediler. 12 Mart 1971 muhtırasında, “Atatürk’ün bize verdiği uygarlık seviyesine ulaşmak” dediler. 12 Eylül 1980 darbe metninde, “Atatürk’ün bize emanet ettiği…” dediler. 28 Şubat 1997 postmodern darbenin MGK karar metninde, “Atatürk ilke ve inkılaplarına sadık…” dediler. 27 Nisan 2007 muhtırasında, “Atatürk’ün ne mutlu Türk’üm diyene anlayışına sahip çıkan herkes Türkiye Cumhuriyeti’nin düşmanıdır” dediler. 15 Temmuz 2016 darbe bildirisinde, “Atatürk’ün önderliğinde…” dediler.
Burada “Atatürk adına” söylenenlere odaklanmayın, mevzu o değil; bu darbeciler hem Atatürk adına konuştular hem de milleti ezdiler.
Türkiye'de bütün darbeler, "Mustafa Kemal ilkelerini koruma" adına yapıldı. Bizim devletimizin kurucusunun adını kullanarak bize saldırdılar. Türkiye'de bütün darbeler ABD destekli yapıldı. Her darbede ülkemizin ileriye atılması engellendi. Darbeler dönemi bitti mi? "Bitti" dediğin gün yeniden başlar.
Tarikatlar ne olacak? Yunus Emre, Mevlana, Hacı Bektaş-ı Veli tarikat ehlidir. Asker, polis, doktor, avukat, gazeteci fark etmez; insanlar diledikleri “yollara/ tarik’lere” gidebilirler. Ama bu yolları “devletin önüne” geçiremezler. İnsanlara hizmet ederken “şucu, bucu” ayrımı yapamazlar.
Ezanlara dokunmayacaksın, Kuran-ı Kerim’in emirlerini yaşayan insanları engellemeyeceksin. Eğer engelliyorsan Batı uşağısındır.
Ben de başkasının inancına karışmam, onu engellemem. İster adına İslam hoşgörüsü, ister laiklik deyin.
“Türkiye laiktir, laik kalacak” sloganı bomboş! Zaten kimsenin kimseye karıştığı yok ve “ötekine saygı” ülkemizde bazı münferit örnekler dışında genel olarak var. O vakit esas slogan, “Türkiye müreffeh olacak, terör bölgeden temizlenecek, Türkiye süper güç olacak” olmalıdır.
Ana konumuza dönersek; ben Kara Harp Okulu’ndaki tören dışı bu görüntüyü beğenmedim, lakin bu teğmenlere de “darbeci” demedim.
O görüntülerle ilgili herhangi bir “soruşturma” veya resmî talep olmadı.
Tartışılan ana konu; “Acaba ülkede bir daha darbe veya kalkışma olur mu?” etrafında cereyan ediyor.
Açık söylüyorum; Türkiye gibi küresel vizyona sahip bir ülkede her türlü darbe ve savaş tehdidi daima varlık gösterecektir. Dünyanın en güçlü ülkesi olsak da birileri “darbe yapmak” isteyecek. Çünkü bizler mert düşmanlara sahip değiliz. Düşmanın en alçağına, en ahlaksızına yine biz sahibiz.
Darbe yapmayı aklından geçiren bir avuç satılmış yüzünden tüm TSK zan altında bırakılamaz.
Darbeciler ABD’ye ve Batı’ya satılmıştır. Onlardan zerre korkum yok. Sadece ülkemin gelişmesi yavaşlayacak diye endişe ederim.
Teğmenlere açık çağrı: Kılıç kından çıktıysa öç alma ve ileri atılma vaktidir. O kılıç Siyonizm’in tepesine inmeden, Amerika ve Batı emperyalizmini tüm unsurlarıyla bölgemizden temizlemeden kınına girmemelidir. Müslümanların gururu olmaya, tüm milletimizin fertlerinin can güvencesi olmaya devam…
“FETÖ”
Artık ülkemizde FETÖ’nün sulandırmayacağı hiçbir mevzu yok!
Her mevzuya girecekler, her mevzuda çatışma isteyecekler.
Aynı kişiler "farklı kimliklerle" kripto ve trol olarak karşımıza çıkacak.
Ona şeriatçı, buna darbeci, ötekine NATOCU, berikine Rusçu diyecekler.
Fişleyecekler! Yaftalayacaklar!
Güçlerini yetiremediklerini karikatürize edip itibarsızlaştırmaya çalışacaklar ki bana en çok bu şekilde saldırıyorlar. Ama Allah’ın izniyle vatan sevgim "şahsi ihtiraslarımın" daima önündedir. Kınayıcının kınamasından korkmam, satılmışın oyununa gelmem!
“CHP”
Türk Silahlı Kuvvetleri Suriye'den çekilsin diyen, tezkereye "hayır" diyen CHP nasıl oluyor da Mustafa Kemal'in askeri oluyor?
Askerimiz için, “PKK sizi tükürüğü ile boğar” diyen şahıs CHP'nin en büyük belediye binasında seremonilerle karşılanıp başköşede ağırlanırken CHP nasıl oluyor da Mustafa Kemal'in askeri oluyor?
Ortada bir yanlışlık var.
Demek ki birileri kendi konfor alanlarına uygun yeni Mustafa Kemal'ler uydurmuş, adına da Kemalizm demiş. Bizim için yegâne hakikat bayrağımızın dalgalandığı, ezanlarımızın okunduğu, mazlumların sancağı Türkiye’dir.
SON SÖZ: “Recep Tayyip Erdoğan iktidara gelirse kadınlar evden çıkamaz” diyenler vardı. Türkiye tarihinde ilk kez kadın subaylarımız “birinci” oldu ve diplomalarını Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın elinden aldı. Kara Harp Okulu Birincisi Ebru Eroğlu, Deniz Harp Okulu Birincisi Şeyda Yıldırım ve Hava Harp Okulu Birincisi İkra Kuyumcu Hanımefendileri tebrik eder, görevlerinde milletimizi yüceltme adına nice muvaffakiyetler dilerim. Allah yar ve yardımcıları olsun.