Terör siyaseti kaybettirir
Seçimlere az bir süre kaldı. Muhalefet, bütün stratejisini Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı göndereceğiz üzerine şekillendiriyor. Ülkeyi nasıl yöneteceklerine dair henüz net bir fikir yok. Sadece seçim kazanmaya odaklanmış bir bloklaşma var.
Bu bloklaşmaya bakılırsa seçim yapmakta anlamsız. Seçim sonuçlarını şimdiden tayin ettiler. Bazı medya ve anket şirketlerini kullanarak seçimi garantiledikleri, hile dışında seçimi kaybetme ihtimallerinin bulunmadığı algısını yerleştirmeye çalışıyorlar. Olası seçim kaybedilirse "hile yapıldı" diyerek seçimleri manipüle etme, sokakları karıştırma durumları yaşanabilir.
2018 Genel Seçimleri’nde Muharrem İnce’nin “Adam kazandı” çıkışını hatırlayın. Aynı senaryo o zaman için de devreye sokulacaktı. Muharrem İnce, “Adam kazandı” çıkışı ile planlanan kargaşanın bir nevi önüne geçmiş oldu.
Türkiye’de seçim güvenliği sorunu küçük yerlerde, kırsal kesimlerde, özellikle HDP’nin başvurduğu tehdit ve baskı yöntemi ile karşımıza çıkabiliyor. Bu da sonucu etkileyecek boyutta değil. Seçim sistemimiz, seçimde hile yapılmasına müsaade etmiyor. Kim aksini söylerse ya seçim mevzuatını bilmiyor ya da seçim sonuçlarını manipüle etme düşüncesine sahiptir.
Seçim günü sandık başında, milletvekili çıkarmış, teşkilatı olan beş siyasi parti temsilcileri ve bir kamu personeli görev alır. Örneğin bu seçimde parti temsilcilerinden ikisinin Cumhur İttifakı, üçünün ise Millet İttifakı'ndan oluşacağının altını çizelim. Yine müşahitler denetim noktasında sandık başında yerlerini almış olacak. Nitekim seçim güvenliği konusunu devamlı tartışmaya açmak ve gündemde tutmak kasıtlıdır…
Muhalif çevrelerde bir panik havası hâkim. Sağduyulu, aklıselim dediğimiz isimlerin dahi taraflı ve hırçın davranışlar sergilediklerine şahitlik ediyoruz. HDP gibi terör destekçisi marjinal bir partiyi makul karşılayıp, Muharrem İnce’yi bölen ve hain ilan ederek öfke kusuyorlar. Eleştirinin dışında işi hakarete vardırıyorlar. Kimseye özgürlük, kendi iradesiyle hareket etme, siyaset yapma hakkı tanımıyorlar. Muharrem İnce, bu suçlamalar ve saldırılar karşısında seçmeni tarafından korunmaya alınsa da kararını değiştirmeden seçime kadar dayanabilir mi bilemiyorum…
İktidara gelince, her şeyden önce ülkeyi yönetmek gibi bir sorumluluğu var. EYT meselesi, sosyal konut projesi, emekli maaşlarına zam konusu vatandaşı memnun etmiş gözüküyor. Yine savunma sanayisindeki gelişmeler, yerli üretim, dış politikadaki dengeli siyaset, terörle mücadele, deprem bölgesinin kalkınacağına dair güven ve inanç seçmen davranışlarında olumlu etki yaratıyor. Bunun yanı sıra ekonomi, enflasyon, göç, eğitim, kültür, barınma, liyakat, nepotizm, kadrolaşma, yolsuzluk, hukukun üstünlüğü gibi birçok konuda şikâyetler ve eleştiriler söz konusu. Bunları dikkate almak, üzerinde durmak ve doğru yönetmek önemli...
Bir tarafta, terör örgütlerinin umut bağladığı, taktik verdiği, destek istediği Millet İttifakı, diğer tarafta terör örgütlerinin topyekûn saldırıya geçtiği Cumhur İttifakı. Bu da Cumhur İttifakı’na durum üstünlüğü kazandıran etken olarak karşımıza çıkıyor.
Millet İttifakı, cumhurbaşkanı adayı olarak Kemal Kılıçdaroğlu’nu açıkladıktan sonra HDP cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Kemal Kılıçdaroğlu'nu destekleme kararı aldı. Geçtiğimiz hafta İYİ Parti İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu TBMM'de bir basın toplantısı düzenleyerek CHP ve HDP’yi bu anlamda sert sözlerle eleştirmişti:
“Güçlendirilmiş parlamenter sistem diye yola çıkılıp, güçlendirilmiş Kemal Kılıçdaroğlu modeli memlekete umut olarak sunulmuş oldu.
HDP, Kılıçdaroğlu lehine aday çıkarmayacağını açıkladı. Biz terörün gölgesinin düştüğü yerde olmayız.
İYİ Parti’nin de diğer partilerin de tek vazifesi şudur, biz bölücüleri dinlemeyiz, çocuklarımızın katilini dinlemeyiz. HDP’nin yetkililerini Türk devletine katil derken görüyorum, çok diyorlar. Devlete "katil" derken gösterdiğiniz cüretkarlığı bir kere PKK'ya gösteremediniz. Evet, bütün oyunuza talibiz, sizi de muhatap almıyoruz. Siz problemli insanlarsınız. Ermeniler sözde soykırım mitingleri düzenler siz içindesiniz. PKK'yı lanetleyemezsiniz.
Vatandaşlarımızı rencide etmeyeceğiz. PKK'ya müsamaha yok, devleti milleti tehdit edene tebessüm yok. Bende yok, başkasında varsa onlara soracaksınız. Ben HDP ile pazarlık edilmesini doğru bulmuyorum. Ben devletin makamlarının örselenmesine razı değilim.
Kemal Bey'in adaylığının dayatmaya dönüşmesine, mutabakatın ihlal edilmesine, belediye başkanları teklifimizin şahsi hırsa kabul edilmesine itiraz ediyoruz. Ben bütün bu usulsüzlükleri reddediyorum.
Cumhurbaşkanlığı makamının HDP gölgesinde kalmasını makbul bulmuyorum. Bu süreç nereye kadar giderse, millete verdiğim sözle devam edeceğim. HDP, Türk demokrasisinin şantajcısına dönüşmüştür.”
Yavuz Ağıralioğlu’nun açıklamalarına yer vermek istedim, çünkü bu açıklamalar muhalefet bloğunun içine düştüğü handikabı gözler önüne seriyor. Nitekim Ağıralioğlu geç olsa da İYİ Parti’den istifa ettiğini duyurdu. İYİ Parti yetkilileri “Bu seçimde isimlerin önemi yok” diyerek Ağıralioğlu’na reddi çekti.
Bir yıl önce kendisine istifa etmek için daha neyi bekliyorsunuz diye sorduğumda, “Siyasi mücadelemi kendi adıma vereceğim, birilerinin ekmeğine yağ sürmeyeceğim” demişti. Öyle gelişmeler yaşandı ki, Ağıralioğlu istifa etmek durumunda kaldı. Muharrem İnce gibi artık o da "Erdoğan gitsin de ne olursa olsun" diyen muhalif çevreler tarafından linç kampanyasına uğrayacak siyasiler listesine girdi.
Terör örgütü PKK yöneticileri, “Bu seçim hiçbir seçime benzemiyor. Bu faşist iktidar 14 Mayıs’ta yıkılacak. Böyle önemli bir süreçte seçime kadar eylemsizliği sürdürme kararı aldık. Şehirlerde hiçbir askeri gücümüz herhangi bir eylem yapmayacak” sözleriyle muhalefetin desteklenmesi gerektiğine yönelik kamuoyuna mesajlar gönderiyor. Ağıralioğlu’na yüksek perdeden tepki veren İYİ Partililer, PKK terör örgütü üyelerinin Türk siyasetini dizayn etmeye yönelik açıklamalarına sessiz kalıyor.
Türkiye siyasetini terörün argümanları ile kirleten bu hadiselerin hakkından elbet seçim gelir diyorum.
Hedefe giden her yol mübah anlayışıyla iktidara ulaşma hayali hep suya düşmüştür. Misyonu, ideali, ilkesi olmayan siyasi partiler yok olur gider…
Türkiye'nin içinde bulunduğu şartlar ve gelişmeler doğrultusunda, 2023 genel seçimlerine damgasını vuracak siyasi parti MHP olacaktır. Seçimin sonucunu satın alınan bazı medya ve anket şirketleri, trol orduları, uluslararası reklam ajansları, bir takım saiklerin arzuları değil, milletin engin feraseti ve ortak aklı belirleyecektir.