Türk arkeologlar Şanlıurfa’daki kazıda buldu! Belden aşağısını görünce kazmayı bırakıp gülmeye başladılar

Şanlıurfa'daki Göbeklitepe'de araştırma gerçekleştiren Türk arkeologlar tarafından bulunan kabartmadaki detay herkesi şaşırttı. Kabartmadaki adamın cinsel organını tuttuğunu görenler güldü ancak bu motif tarihe geçti.

Türk arkeologlar Şanlıurfa’daki kazıda buldu! Belden aşağısını görünce kazmayı bırakıp gülmeye başladılar

Bilimsel dergi Antiquity's Project Gallery'de yayımlanan araştırmanın yazarı Eylem Özdoğan, "Bu kabartmayı yapan topluluğa dair çok az bilgimiz var" ifadelerini kullandı.

İstanbul Üniversitesi'nde arkeolog olan Özdoğan, Gizmodo'ya yaptığı açıklamada, sözlerini şöyle sürdürdü:

Bu bölgede yaşayan topluluklar ortak bir kültürel ortamı paylaşıyor. Birbirleriyle kesinlikle iletişim kuruyor ve yenilikleri, sosyal ideolojiyi ve ortak bir kültürü paylaşıyor.
Bölgeden alınan örneklerin radyokarbon tarihlendirme çalışmaları sürüyor. Ancak araştırmacılar bu kabartmaların MÖ 9000 civarında yapıldığına inanıyor.

Türk arkeologlar Şanlıurfa’daki kazıda buldu! Belden aşağısını görünce kazmayı bırakıp gülmeye başladılar - Resim : 1

Zira kabartma, Şanlıurfa'daki Sayburç antik kentinde bulundu. Sayburç'un avcı-toplayıcıların tarıma ve yerleşik yaşama geçtiği MÖ 9000'de kurulduğuna inanılıyor.

Sayburç antik kentinin büyük bölümü eskiden yerleşime açıktı. Ancak geçen yıl başlayan kazılar, kentte Neolitik dönemden kalma bir yapıyı ortaya çıkarmıştı.

YALNIZCA YARISI GÜN YÜZÜNE ÇIKARABİLDİ 

Kentin arkeolojik değeri anlaşıldığı için bazı modern yapıların yıkılması planlanıyor. Şimdiye dek tarihi yapının yalnızca yarısı gün yüzüne çıkarılabildi.

Yeni keşfedilen kabartmanın da arkeolojik kayıtlardaki en eski anlatı eserlerinden biri olduğu ifade ediliyor.

Endonezya'da 2021'de keşfedilen 44 bin yıllık domuz resmi, bilinen en eski figüratif sanat eseri olarak kayda geçmişti. Ancak bu eserde bir sahne tasviri yoktu.

2011'de de arkeologlar, üzerinde kuş ve insan tasvirlerinin olduğu 12 bin yıllık bir kaya keşfetmişti. 2019'da yazılan bir makalede bu eser, anlatı sanatı diye tanımlanmıştı. Ancak bazı arkeologlara göre bu çıkarım tartışmaya açık.