Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde neler konuşuluyor?

Dün Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeydim.

Aralık aynın son çeyreğine girmemize ve “kar” beklememize rağmen Ankara’da soğuk ama pırıl pırıl güneşli bir hava vardı.

TBMM’ye giriş kapısına ulaştığımda dışarıda CHP’li milletvekilleri bir basın kuruluşuna açıklama yapıyorlardı. CHP Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya ile uzaktan selamlaştık. Kameralar açık olmasına rağmen nezaketli davranarak selamlaştı. Geçtiğimiz günlerde CHP’li Yıldırım Kaya “tecavüzlerle anılıyor” diyerek bazı dernekleri hedef göstermişti, ben de bu durumu eleştirmiştim. Ama Yıldırım Kaya’dan çok Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nu eleştirdim. Niye mi? Onu aşağıda ayrı başlıkta anlatayım. Murat Yetkin’i de AK Parti kulisinde gördüm bir ara, ayaküstü tokalaştık. Neyse, şimdi TBMM’ye dönelim.

TBMM GÜNDEMİ

Seçim sath-ı mailine “çoktan” girilmiş.

10:30 civarı İYİ Parti’nin, 11:45 civarı AK Parti’nin grup toplantıları yapıldı.

Meclis koridorlarının “sıcak” ana gündemi “asgari ücret artış oranı” ve “EYT” mevzusuydu.

Seçimle ilgili gündem ise “listelerin” hazırlanması! Kimler yeniden aday olacak, hangi illerde değişimler yaşanacak? Bu konu ağırdan gidiyor gözükse de ciddi bir hazırlık yapıldığı anlaşılıyor.

Muhalefetin hâlâ bir adayı yok; ortada bir isim de yok! Cumhur İttifakı’nın adayı Recep Tayyip Erdoğan!

TBMM’de ayaküstü sohbetlerde Başkan Erdoğan’ın 2023’ü rahat alacağı, ancak çok ciddi bir seçim hazırlığı da olduğunu vurguladılar. Meclis'teki çoğunluk için çalışmalar var.

Muhalefetin adayının kim olacağı hususunda ne muhalefet koridorları ne iktidar kulisleri bir “isim” zikretmiyor. Duyum yok, kulis de yok! Sanırım bu hususta en doğru söz İYİ Parti Genel Sekreteri Uğur Poyraz’a ait!

Poyraz, “Biz henüz ittifak olmaya bile karar vermedik” diyordu. Hâlâ kararsızlar!

Eskiden seçmen kararsız olurdu, şimdi parti yöneticileri kararsız; çok ilginç dönemden geçiyoruz.

İYİ Parti’nin Kılıçdaroğlu’nu istemediğini çok iyi biliyorum, TBMM’de açık açık söylemeseler de sadece Akşener değil “İYİ Parti milletvekilleri” de istemiyor. Ama “alternatif isim” de zikretmiyorlar. Doğrusu insan gerçekten hayret ediyor! İnsanın; “Bari Abdullah Gül’ü ortak aday yapın” diyesi geliyor.

Daha anlatacak çok şey var, lâkin malum yıl sonundayız; asgari ücret merak ediliyor. Belki siz bu yazıyı okurken asgari ücret açıklanmış olur.

TEMEL KARAMOLLAOĞLU 10 GÜNDÜR SUS PUS

Yazının başındaki konuya değinelim!

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Anadolu Gençlik Derneği’ne “tecavüzlerle anılıyor” diyen CHP milletvekiline karşı sus pus olalı 10 GÜN oldu! Saadet Partisi kendi derneğini koruyamıyor! Temel Bey sanırım CHP yönetimi “incinmesin” diye kendi partisine bağlı AGD’ye sahip çıkamıyor!

Ayasofya-i Kebir Camii Şerifi’ni açan Recep Tayyip Erdoğan için “Ahirette davacıyım” diyen Temel Bey; “tecavüzcü” diyerek AGD’yi hedef gösterenlere çıt çıkarmıyor!

“ÜLKE BATARSA BATSIN, ERDOĞAN GİTSİN"

Son dönemde; “6’lı masa kimi aday gösterirse ona oy vereceğim” söylemi birileri tarafından yaygınlaştırılma peşinde! Baktılar aday bulunamıyor, “amaaaan canım” moduna girdiler! Aslında bu durum net şekilde Erdoğan düşmanlığıdır! Bu düşmanlık dönüp dolaşıp “iradesiz” bir ittifaka dönüşmüştür. “Ülke batarsa batsın, ama Erdoğan gitsin” mantığından kimseye hayır gelmez! Bu mantık ayağını Anadolu’ya basanların fikri olamaz! İşte bunlar hep Jeremy’giller familyası!

ERDOĞAN-İMAMOĞLU BENZETMESİ

Hiç kimse “benzer bir yoldan” gittiklerine inanmıyor!

TBMM’de de bu konuyu bazı isimlerle konuştuk. Bu benzetmenin “millet nazarında” ters tepeceği düşünülüyor. Eskiden “algı yönetimiyle” iş yapanların bugün artık “halkı” kolay kolay aldatamayacağı sosyolojik olarak seçim bölgelerine gidenler tarafından dile getiriliyor.

Bir tarafta; şimdilerde şarkı olarak da söylenen, “Minareler süngü, kubbeler miğfer; Camiler kışlamız, müminler asker; Bu ilahi ordu dinimi bekler, Allahu Ekber…” mısralarını okuduğu için siyasi yasak konulan ve Pınarhisar Cezaevi’nde yatan Recep Tayyip Erdoğan; diğer tarafta YSK hâkimlerine “ahmak” dediği için (bizim de savunmadığımız ve orantısal olarak fazla bulduğumuz) siyasi yasak ihtimali olan Ekrem İmamoğlu!

Ne günlere kaldık Yarabbi!

Başkan Erdoğan bir başarı hikâyesi yazdı, vesayetle boğuştu; Ekrem İmamoğlu ve ekibi ise kısa yoldan, herhangi bir mücadele vermeden ve adeta “fotokopi” gibi bu başarıya benzerlik çabasında!

SON SÖZ: Karar Allah’ın izniyle milletindir; neye layıksanız öyle yönetilirsiniz!