TÜRKİYE SÖMÜRGE ÜLKESİ DEĞİLDİR
Son dönemde çeşitli tartışmalara neden olan Fransız ve Alman okulları meselesi sadece hukuki bir olay değil aynı zamanda politik bir hürriyete bürünmüştür. Batının iki yüzlü uygulamaları ve sadece tek taraflı istekleri akla ve mantığa uygun değildir. Yabancı okullar her ülkede olduğu gibi, yasal çerçeve içinde faaliyet gösterir; Tevhid-i Tedrisat Kanunu'na, 1739 Sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu'na ve Anayasa'nın 90. Maddesine uygun değildir. Tamamından çok önce Lozan Antlaşması böylesi bir duruma dur demektedir.
Lozan Antlaşması, 24 Temmuz 1923'te imzalanan ve modern Türkiye Cumhuriyeti'nin sınırlarını belirleyen önemli bir uluslararası anlaşmadır. Bu antlaşmanın "Yabancı Okullar Sorunu" ile ilgili olarak özellikle eğitim kurumlarıyla ilgili maddeleri dikkat çeker. Lozan'da ele alınan konular ve yabancı okullar meselesi hakkında bazı temel noktalar şunlardır:
1. Yabancı Okulların Statüsü: Lozan Antlaşması, Türkiye'de faaliyet gösteren yabancı okulların varlığını tanımıştır. Bu okulların eğitim dili ve müfredatı gibi konularda Türk hükümetine belirli denetim hakları verilmiştir. Örneğin, yabancı okullarda Türkiye Cumhuriyeti tarihi, Türkçe ve coğrafya derslerinin Türkçe olarak okutulması zorunluluğu getirilmiştir.
2. Misyoner Okulları: Osmanlı İmparatorluğu döneminde açılan birçok yabancı okul, özellikle Hristiyan misyonerler tarafından kurulmuştu. Lozan Antlaşması, bu okulların dini amaçlı faaliyet göstermemesi gerektiğini belirtmiştir.
3. Eğitim ve Denetim: Antlaşma, Türkiye'deki yabancı okulların Türk eğitim sistemine entegrasyonunu sağlamak amacıyla denetim mekanizmaları oluşturmuştur. Bu, Türk eğitim otoritelerinin okulları müfredat ve faaliyetler açısından denetleyebilmesini içerir.
Bu maddeler, yabancı okulların eğitimde Türkiye'nin egemenlik haklarını tanımasını ve ülkenin eğitim politikalarına uygun hareket etmesini sağlamayı amaçlamaktadır. Lozan Antlaşması ile bu okulların statüsü netleşmiş ve belirli kurallar çerçevesinde faaliyet göstermeleri öngörülmüştür.
Sayın Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin bu bağlamadan hareket ederek, çok net bir şekilde duruş sergilemektedir. Dünyanın hiçbir yerinde yabancı okul ilgili müfettişleri okul binasına almamazlık yapamaz kendi isteklerine göre program uygulayamaz kaldı ki 2019 yılında Fransa'da Türk okulu açılması için yapılan başvuru Fransız Dışişleri tarafından da reddedilmiştir. Empati yapıldığında, aynı durumun farklı değerlendirildiği gözlemlenmektedir.
Türkiye Milli Eğitim Sistemine dahil olmayan 12 okul bulunmaktadır. Bu okullar dışındaki diğer okullar yıllardır sürecin içinde Türk öğretmenlerle ve kurallara uygun çalışmaktadır. Problem, Lozan Antlaşması sonrası açılan ve elçiliğe bağlı olan okullarda ortaya çıkmaktadır. Bu okullarda sadece yabancı öğrencilerin eğitim alması gerekirken çok yüksek oranda Türk öğrencilerin eğitim aldığı görünmektedir. Yasal süreçte yer almadığı için bu okullar kayıt dışı bir pozisyondadır. Bir de olaya şu açıdan bakalım, bizim kesinlikle reddettiğimiz ve tarihsel bir karşılığı olmayan Ermeni Soykırımını bu okullarda Fransız tarih kitaplarında ne yazık ki Türk öğrencilerimize öğretilmeye çalışılmaktadır. Bu kabul edilebilir bir durum değildir.
Herkes bu konuda çok net olmalıdır. Fransa nasıl Türk okulu açılmasına izin vermiyorsa, Türkiye'deki tüm okullar da yasal zemine uygun olarak faaliyet göstermelidir. Son olarak tüm emperyal baykuşlarına şunu hatırlatmak gerekir Türkiye bir sömürge ülkesi değildir.