Türkiye'de konut sahipliği oranı düştü
Uzmanlar konut sahipliği oranlarının düştüğünü belirterek kiracılık oranlarının da arttığını açıkladı.
Gayrimenkul Değerleme AŞ Özel Projeler Departmanı Yöneticisi Berk Ünsal, "İstatistiklerle Aile 2019" araştırmasına ilişkin, "Konut fiyat artışlarında 2011-2015 yıllarında görülen yukarı yönlü trend, sonrasında yönünü aşağı çevirmişti. Bu da hem oturum hem de yatırım/birikim amacıyla yapılan konut alımlarının azaldığını gösteriyor." değerlendirmesini yaptı.
Türkiye Sınai Kalkınma Bankası AŞ'den (TSKB) yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Ünsal, TÜİK'in dün açıklanan "İstatistiklerle Aile 2019" araştırmasını değerlendirdi.
Ünsal, "Öncelikle kendilerine ait konutta oturan bireylerin oranını gösteren konut sahipliği oranının seyrine baktığımızda 2011-2014 yıllarında artış, 2015-2018 yıllarında ise azalma görüyoruz. Bu eğri bize konut fiyat artışı eğrisinden tanıdık geliyor. Konut fiyat artışlarında 2011-2015 yıllarında görülen yukarı yönlü trend, sonrasında yönünü aşağı çevirmişti. Bu da hem oturum hem de yatırım/birikim amacıyla yapılan konut alımlarının azaldığını gösteriyor." ifadelerini kullandı.
Konuya konut alım gücü açısından yaklaşılması gerektiğini belirten Ünsal, şunları aktardı:
"Konut alım gücüne yönelik uluslararası yayınlarda kabul edilen bir gösterge olan konut fiyatlarının hanehalkı gelirine oranında azalma görüyoruz. Bu orandaki azalma konut alım gücünde artış olduğunu göstermektedir. 2011 yılı itibarıyla başlayan artış, konut fiyat artışlarındaki gerilemeyle eş zamanlı olarak 2016 yılında düşüş göstermeye başladı. Ancak, artan alım gücüne karşın konut sahipliğinde azalma devam ediyor. Bunun için ek göstergelere bakıldığında, yatırım amaçlı alımlara yönelik izlenen göstergelerden olan konut fiyatlarındaki reel getirinin azaldığı görülüyor. Buna ek olarak 2017 yılının üçüncü çeyreği itibarıyla konut kredisi faiz oranlarındaki artış da konut alımı için yeterli gelirde azalmaya yol açmıştır. Öyle ki, son iki yılda yıllık bazda konut satışları da azalma kaydetti. Özetle, konut alımları için yeterli gelirdeki azalma, stok artışı ile konut fiyatlarında görülen azalma ve reel getirinin düşmesi konut sahipliği oranlarının düşüşünde etkili olmuştur."
Konut sahipliği oranındaki azalmanın ardından, kiracılığın artışına neden olabilecek göstergelere de odaklanılması gerektiğine dikkati çeken Ünsal, şunları kaydetti:
"Burada da hanehalkı büyüklüğündeki gerilemenin devam etmesi ve tek kişilik hanelerdeki artış ile karşılaşıyoruz. 2019 yılı itibarıyla Türkiye'de hanehalkı sayısı 24 milyon 1940'a yükselmiş, hanehalkı büyüklüğü ise gerilemesini devam ettirerek 3,35 olarak gerçekleşmiştir. 2018'de sekiz ilin hanehalkı büyüklüğü artış gösterirken, 2019 yılında tüm illerde hanehalkı büyüklüğü azalmıştır. Türkiye'nin üç büyük iline baktığımızda ise hanehalkı büyüklükleri Ankara'da 3,06, İstanbul'da 3,33, İzmir'de ise 2,95 olmuştur. Türkiye genelindeki hanelerin 4 milyon 62 bin 576 adedi ise tek kişilik hanelerden oluşuyor. İstanbul ve Ankara'da hanelerin yaklaşık yüzde 17'si tek kişilik iken, İzmir'de bu oran yüzde 19'a çıkıyor. En yüksek tek kişilik hanehalkı sayısı 764 bin 332 ile İstanbul'a ait olup son dört yılda tek kişilik hane sayısı Türkiye genelinde 950 bin, İstanbul'da ise 200 bin artış göstermiştir. Konu ile ilgili yaşam memnuniyeti araştırmasında da ilgi çekici bir durum söz konusu. Mutluluk kaynağı olan kişilerin yıllar içerisindeki seyrine baktığımızda insanların mutluluk için kendilerine yöneldiğini görüyoruz. Son 5 yılda mutluluk kaynağı olarak eşini belirtenlerin oranı yüzde 5,3'ten yüzde 3,7'ye gerilerken, mutluluk kaynağı olarak kendisini söyleyenlerin oranı yüzde 2,7'den yüzde 3,8'e çıkmış. Bu da bireyselleşmenin giderek artış gösterdiğinin farklı bir göstergesi olarak değerlendirilebilir. Kaldı ki Kovid-19 salgın sürecinden sonra 'Bireyselleşme' kavramının üzerine epeyce düşüneceğiz gibi görünüyor."
Açıklamada gelecek tahminlerine de yer veren Ünsal, "Mal sahipliği/kiracılık tercihinde oturum ve yatırım/birikim amaçlı alınan konut sayısındaki azalmalar, konut alım maliyetlerinin belirtilen dönemde artış göstermesi ve hanehalkı büyüklüğünün azalması gibi konular belirleyici olurken yakın gelecekle ilgili bir değerlendirme yapmakta da fayda var. Yeni dönem konut alıcıları artık ağırlıklı olarak 1981-1996 arası doğan Y kuşağından oluşuyor. Bunlarla birlikte, günümüzde konut kredilerinde peşinat ve konut kredisi faiz oranlarındaki gerilemeler konut alım maliyetini azaltmıştır. Ancak, Kovid-19 salgını ile birlikte konut satışlarında beklenen azalma ve yeni yatırım yapmaktan kaçınma eğilimi, ev sahipliği oranının bir süre daha düşük seyredeceğini gösteriyor." ifadelerini kullandı.