Türkiye’nin göçmen gerçeği ve yalanlar

Bu hafta başında Göç ve Diaspora Vakfı’ndan bir davet aldım. Basın toplantısı yaparak “Türkiye’de Göçmen hareketliliği Raporu” nu açıklayacaklarını bildiriyorlardı. Gidemedim ama raporu bana gönderdiler.

Resmî kurumlardan alınmış çok çarpıcı bilgiler ve grafiklerle dolu bir rapor.

Türkiye malum düzensiz göç ve sığınmacı olgusuyla Arap Baharı ardından çıkan savaşlar sonrasında bölge ülkelerinden gelen yoğun göçmen hareketliliği ile karşı karşıya kaldı.

Önce şu tanımları yapmakta ve göçmenlik olgusunu buna göre değerlendirmekte fayda var.

Düzenli Göçmen: Hedef ülkenin göçmenlik yasalarına ve düzenlemelerine uygun olarak hareket eden kişi.

Düzensiz Göçmen: Bir ülkeye yasadışı giriş yapan, kalan ya da yasal yollarla girdiği halde çıkmayan kişi.

Sığınmacı: Zulüm ve ağır insan hakları ihlallerinden korunmak için başka bir ülkeye sığınan, ancak hukuki anlamda henüz mülteci olarak kabul edilmeyen ve sığınma başvurusunun sonucunu bekleyen kişi.

Türkiye henüz mültecilikle ilgili uluslararası sözleşmeleri imzalamadığı için ülkesine her giren düzensiz göçmeni mülteci sıfatıyla tanımlamıyor.

SURİYELİLER İÇİN KORKTULAR KAÇTILAR YALANI

Bilindiği üzere ülkemizde en kalabalık sığınmacı sayısı Suriyeliler. Savaşın çıktığı 2011 yılından 2014 yılına dek Suriye’den ayrılanların sayısı 1,5 milyonu bile bulmadı. Oysa Ukrayna savaşı başladığı andan itibaren iki ay içinde 6 milyon Ukraynalı ülkelerinden ayrıldı. Bu olgu ülkemizdeki “Suriyelilerin topraklarını savunmayarak ülkelerinden kaçmış olduğu” algısının gerçeği yansıtmadığını ve ülkelerini uzun bir mücadele dönemi sonunda terk etmek durumunda kaldığını gösteriyor.

Türkiye’nin göçmen gerçeği ve yalanlar - Resim : 1

Raporda 2016 -2023 yılları arasında Türkiye’ye gelen düzenli göçmen sayısı 3 milyon 147 bin 821 kişi olarak görünmekte.

Aynı yıllar arasında GİDEN GÖÇMEN SAYISI ise toplam 1 milyon 960 bin 828 kişi.

Gelen sayısı 2019’dan itibaren düzenli bir şekilde azalırken gidenlerin sayısı da yükseldi. Misal 2019 yılında 245 bin olan giden göçmen sayısı 2023 yılında 423 bin oldu.

Tabii bu azalmanın çeşitli nedenleri var. Ekonomik, sosyal, kültürel ve politik sebepleri peş peşe sıralayabiliriz. Irkçılık da kuşkusuz önemli bir faktör.

Türkiye diğer ülkelerden gelen düzenli göçle gelen ve giden vatandaşlar açısından ilginç bir seyir takip etmekte.

TÜRKİYE UKRAYNALILAR VE RUSLAR İÇİN CAZİP ÜLKE OLMAKTAN ÇIKTI MI?

2016-2024 yılları arasında Türkiye’ye gelen Rusya vatandaşlarının sayısı 219 bin 706, geri dönenlerin sayısı ise 120 bin 111. Yani kalan Rusya vatandaşı sayısı 99 bin 595 kişi olarak görünüyor.

2022 yılında 32 bin 465 Ukraynalı Türkiye’ye gelmiş fakat 2023 yılında bu sayı 8 bin 499’a düşmüş. Ama öte yandan 16 bin 895 Ukraynalı Türkiye’den ayrılmış. Öyle anlaşılıyor ki Ukraynalılar için de Türkiye tercih edilen ülkelerden biri olma vasfını kaybetmiş.

Türkiye’nin göçmen gerçeği ve yalanlar - Resim : 2

Düzenli göçmen trafiğinde en çok lafı edilen ülkelerden biri de Almanya. Ama bu ülke için de ilginç bir tablo çıkıyor karşımıza.

Almanya’dan 2016-2023 tarihleri arasında gelen kişi sayısı 77 bin, gidenlerin sayısı ise 36 bin 797. Sonuçta Almanya’dan gelen 40 bin 211 kişi şu an Türkiye’de ikamet etmekte.

DÜZENSİZ GÖÇMENLERDE AFGANLAR BAŞI ÇEKİYOR

Afganistan’daki Amerikan işgali ve iç çatışmalar nedeniyle Afganlar yoğun biçimde sınırlarımızdan kaçak yollarla girdiler.

Aslında Afgan kökenliler Türkiye’ye hem düzenli göçmen hem de düzensiz göçmen olarak gelmişler.

Düzenli göçle gelen Afgan sayısı 2016-2023 tarihleri arasında 248 bin 940 kişi olurken yine aynı tarihler arasında ülkelerine dönen ya da başka ülkelere giden Afgan sayısı 113 bin 435 oldu.

Türkiye’nin göçmen gerçeği ve yalanlar - Resim : 3

2014 yılından itibaren gelen düzensiz, kaçak Afgan göçmenlerin sayısı 768 bini buldu ama dediğimiz gibi yüzde 80’i ya geri gönderildi ya da diğer ülkelere geçtiler.

Düzensiz göçmen sayılarında özellikle Suriye savaşında Beşar Esad rejiminin kendi halkını acımasızca havadan bombalamasıyla ve ülkedeki Hizbullah militanları ve İran askerlerinin yaptığı korkunç kıyımlar neticesinde 2014 yılından sonra ciddi bir artış yaşandı.

Türkiye’nin göçmen gerçeği ve yalanlar - Resim : 4

Bu arada Suriye’den kaçak yollarla gelen göçmen sayısı 483 bin 193 kişi oldu. Diğer ülkelere göre dağılımı ise şöyle:

Türkmenistan 53 bin 009, Özbekistan 51 bin 364, Fas, Yemen, Ürdün, İran, Irak ve Filistin dışındaki diğer ülkelerden gelenlerin sayısı ise toplam 501 bin 65 kişi.

2019 YILI 454 BİN 662 KAÇAK GÖÇMENİN YAKALANDIĞI YIL OLDU

2019 yılında 2005-2024 arasındaki en yüksek düzensiz göçmen yakalanma verisine ulaşıldı ve 454 bin 662 kaçak göçmen yakalanarak kaynak ülkelere geri gönderildi.

Bunun yanında Göç İdaresi Başkanı Atilla Toros, son 1 yılda 401 bin 325 düzensiz göçmenin Türkiye’yi kendiliğinden terk ettiğini belirtmekte.

Türkiye’nin göçmen gerçeği ve yalanlar - Resim : 5

Bu çerçevede 2016-2023 yılları arasında yakalanan 1 milyon 696 bin 069 düzensiz göçmenin 900 bin 098’i yasadışı yöntemlerle, 795 bin 791’i ise yasal yollardan Türkiye’ye gelip kaçak göçmen durumuna düşmüş durumdaydı. Ancak 2023 yılında bu rakam çok düştü. Yakalanan 57 bin 861 düzensiz göçmenin 18 bin 587’si yasadışı, 34 bin 274’ü de yasal yollardan Türkiye’ye gelip kaçak duruma düştü.

Bu tablo SINIR GÜVENLİĞİNDE BAŞARI SAĞLANDIĞINI ortaya koymakta.

Özellikle Afrika kökenli göçmenlerin yasal yollarla ve turist olarak gelip büyük kentlerin ‘ghetto’larında kendilerine bir yaşam kurup, kaçak olarak hayatlarını sürdürdüklerine tanık olunmakta. Bu popülasyon son yıllarda yürütülen seri operasyonlarla büyük çapta ülkelerine geri gönderildi.

TÜRKİYE’DE ABARTILAN GÖÇMENLİK OLGUSU VE SAYILARDAKİ ÇARPITMALAR

Dünya Bankası verilerine göre ülkelerin 2023 yılında barındırdığı sığınmacı nüfusu incelendiğinde dünyada en çok sığınmacıya ev sahipliği yapan ülke İran İslam Cumhuriyeti, ikinci sırada ise Türkiye olduğu görülmektedir. Sonrasında ise Ürdün ve Almanya dünyada en çok sığınmacı barındıran ülke olarak görülmektedir.

Türkiye’nin göçmen gerçeği ve yalanlar - Resim : 6

Bu doğru ama bir başka çarpıcı gerçek daha var.

Nüfusuna göre en çok göçmen barındıran ülke sıralamasında Türkiye 12. Sırada.

GÖÇMENLERİN STATÜSÜ: TÜRK SOYU VE TÜRK KÜLTÜRÜNE AİT OLMA ZORUNLULUĞU

Peki ülkemizde kalan ve yıllardır yaşamını sürdüren, kendi ülkelerindeki savaş nedeniyle geri gönderemediğimiz göçmenlerin, yani başta Suriyeliler olmak üzere çeşitli milletlere mensup göçmenler ne olacak? Bu göçmenlerin ülkemizde doğan yüzbinlerce çocuğu artık Türkiye okullarında eğitim almakta.

Lozan Anlaşması ile başlayan mübadele ve devam eden süreçte çıkan yasada “Türk soyundan meskûn veya göçebe fertler ve aşiretler ve Türk kültürüne bağlı meskûn kimseler” in göçmen olmaya hak kazanacağı belirtilmekte. Bu kanun maddesinde Türk soyu ve kültürüne mensup olmaları vurgulanmışsa da uygulamada etnik olarak Türk olmayan Müslüman Arnavutlar, Boşnaklar ve Pomakların mülteci veya göçmen olarak kabul edilmesine rağmen Ortodoks Gagavuz Türkleri veya Şii Azerilerin bu ayrıcalıktan faydalanamadığı görülmektedir. Yani bu maddenin dinsel ayrımlara dayalı olarak yanlış yorumlandığı görülmekte. Mübadele döneminde de tuhaf biçimde Konya Karaman’daki Ortodoks Hıristiyan Türkler de Yunanistan’a sürgün edilmişti.

GÖÇMENLERİN TÜRKİYE’DE KALMALARININ ÖNÜ AÇILMALI

Tam da bu noktada 5543 sayılı İskân Kanunu 7. Maddesinde “Türk soyu ve Türk kültürüne ait olma” tanımlamasının Cumhurbaşkanlığı Kararı ile sahaya uygun yeni bir yorumlaması yapıldı. Bu yorum ülkemizin yaşadığı sığınmacı krizine bir çözüm imkânı sağlayacak bir çıkış kapısı olarak değerlendirilebilir. Bu bağlamda “12 yıllık kesintisiz eğitimini Türkiye’de tamamlayanlardan, yapılacak Türkçe dil sınavında başarılı olanlar Türk soyu ve Türk Kültürü’ne ait kabul edilir” denilerek alınacak bir Cumhurbaşkanlığı kararı ile 6 yaşında Türk Milli Eğitim Sistemi’ne dahil olup 12 yıl kesintisiz eğitim boyunca Türk Milli Eğitim Sistemi içerisinde yetişmiş ve Türkçe dil sınavından da yeterlilik almayı başarmış olan çocukların, ekonomik, toplumsal, bilimsel, siyasal, ve diplomatik üretime katkı sağlayacakları çağda Türkiye’de kalmaları ve bu ülkenin üretimine katkı sağlayacak birer ferde dönüşmelerinin önü açılmalıdır. Tüketim çağlarında her ihtiyaçlarını giderdiğimiz, eğitimlerini aldırdığımız ve yetişmeleri için çeşitli fedakarlıklara katlandığımız gençlerin tam üretime katkı sağlayacakları çağda ülkemizde kalıcılıkları hususunda önlerini görememeleri sebebiyle batılı devletlerce “nitelikli göçmen” olarak devşirilmelerine müsaade etmek; ülkemiz için büyük bir kayıp, batılı ülkeler için ise büyük bir kazançtır.