Dünya genelinde uranyum açısından en zengin bölgenin Karadeniz bölgesini olduğunu işaret eden Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Olgun Güven Karadeniz'de dünyanın en büyük nükleer güç santraline yıllarca yetecek uranyum bulunduğunu açıkladı.
Çalışmaları hakkında değerlendirmelerde bulunan Güven, enerjinin, dünyanın en önemli sorunu olduğunu ve bunun temiz yollarla temin edilmesi gerektiğini dile getirdi. Güven, fosil yakıtların hava kirliliği, iklim değişikliği gibi sorunları beraberinde getirdiğini işaret ederek yenilenebilir enerjinin önemine dikkati çekti.Rüzgar türbini, güneş paneli gibi yenilenebilir enerji teknolojilerinin hızla geliştiğini belirten Güven, büyük enerji ihtiyaçları için bunların katkısının düşük olduğunu ifade etti.
YERİNDE İNCELEDİ
Prof. Dr. Güven, nükleer enerjide sera gazı etkisinin bulunmadığını, nükleer teknolojilerin enerji sıkıntısına çözüm olabileceğini kaydetti. Japonya'nın enerji bakımından yerleşik kaynağı olmadığını, dolayısıyla bu konudaki dışa bağımlılığını bitirmek için çeşitli çalışmalar yürüttüğünü aktaran Güven, Japonya'nın, deniz ve okyanuslarda bulunan uranyumu toplamak için yaptığı çalışmaların sonucunda bunu başardığını, bu çalışmaları yerinde incelediğini söyledi.
Denizler ve okyanuslardaki uranyum miktarının sabit olduğunu ve homojen yayıldığını anlatan Güven, 1 milyar su molekülü içinde 3 molekül uranyum bulunduğunu ve bu oranın 3,3 ppb olarak adlandırıldığını vurguladı.
Deniz ve okyanuslardaki uranyumun kazanımına dair en yoğun çalışmaların Takasaki İleri Radyasyon Araştırma Enstitüsünde yapıldığını dile getiren Güven buradaki bilim insanlarıyla yaptığı ortak çalışmalara ilişkin şöyle bilgi verdi: "Oraya defalarca gittim. Kendi öğrencilerimi de gönderdim ve biz de bu çalışmalara katıldık. Nitekim çok yüksek oranda uranyum ve vanadyum tutan 'adsorbent' dediğimiz dokumasız kumaş geliştirdik. Bunlar, deniz suyuna salınıyor ve deniz suyundaki uranyumun yüzeyini tutuyor. Genellikle 20-30 gün deniz suyunda tutuluyorlar. Çıkarıldıktan sonra asit yıkaması dediğimiz bir yöntemle tutulan uranyum geri kazanılıyor. Böylelikle adeta denizlerde ve çevremizde var olan uranyumu sağmış, toplamış oluyoruz."
"KARADENİZ'DE ONLARCA YIL YETECEK URANYUM VAR"
Prof. Dr. Güven, denizler ve okyanuslarda yer alan uranyumun, kurulacak tesisler sayesinde kolaylıkla çıkarılabileceğini belirterek "Dünya denizlerindeki homojen uranyum konsantrasyonu 3,3 ppb'dir, Karadeniz'de bu oran 7. Biz doğal olarak bütün dünyaya göre yüzde 100 daha zengin bir uranyum içeren suyla karşı karşıyayız. Herkesin yüzde 100 zenginleştirmek için uğraşacağı adımları tabiat bize vermiş durumda." şeklinde konuştu.
Türkiye'nin nükleer enerjinin kullanımına dair ciddi adımlar attığına dikkati çeken Güven, "Yakında Akkuyu'daki santralimiz çalışmaya başlayacak. Bir süre sonra bize yakıt ihtiyacı söz konusu olacak. Bu uranyum için de ne yazık ki yurt dışına bağlı olacağız. Halbuki Karadeniz'de, açılacak nükleer santrallerle birlikte onlarca yıl yetecek kadar uranyum var." diye konuştu.
Geliştirdikleri sistemi doğrudan Karadeniz'de denemediklerini, ancak tüm koşulları sağlayan laboratuvar ortamında çalıştıklarını vurgulayan Güven şöyle devam etti: "Biz laboratuvarda deniz suyunu sentetik olarak hazırlayıp o kompozisyonlarda bunun üzerinden tutmaları gerçekleştirdik. Fikri Japonlardan aldığımızı söylemek durumundayım. Çünkü onların yıllardır üzerinde çok büyük ekiplerle çalıştığı bir konu. Benim onlarla olan yıllardır beraberliğim sonucunda da bu konuya ilgi duydum. Özellikle de Karadeniz'deki bu zenginliği duyunca bu bizim geleceğimiz için önemli diye düşündüm. Çünkü önünde sonunda biz nükleer santralleri işletmek durumundayız ve ihtiyacımız var."