Zaten küresel ısınmadan etkilenen Türkiye'yi bir de el nino hava olaylarının etkilemesi bekleniyor. Yıllardan bu yana devam eden kuraklık artışı nedeniyle göller hızla yok olmaya devam ederken, tüm bunlara insan kaynaklı sorunlar da hızla ekleniyor. Yani kısacası Türkiye'nin sulak alanlardaki sonunu yine insanlar getirecek.
İzmir'de dere ve deniz kirliliği, vatandaşların tepkisine yol açıyor. İzmirliler kıyılarda biriken atık maddelerden, deniz marullarından ve oluşan kokudan duydukları rahatsızlıkları dile getirirken, İzmir Körfezi’nde son 20 yılın en kirli dönemlerinin yaşandığını belirten Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar, "İzmir Körfezi komada, can çekişiyor" dedi.
Sıcak havaların hakim olmasıyla birlikte İzmir'in özellikle sahile yakın olan ilçelerinde koku problemleri baş göstermeye başladı. İzmir Körfezi'ndeki kirlilik koku sorununa yol açarken, genelde yaz aylarında rastlanılan deniz marulları İnciraltı ve Bostanlı sahillerinde yıl boyu görülmeye başlandı.
Özellikle Karşıyaka ve Bayraklı sahilleri ile derelere atılan çöpler de kirliliğin boyutunu gözler önüne serdi. Hem dere ve deniz kirliliği hem deniz marulları hem de sahil boyu oluşan kötü kokulardan rahatsızlık duyan vatandaşlar, sorunun çözüme kavuşması için çağrıda bulundu.
Kordon boyu balık tutan İzmirliler de deniz kirliliğine tepkilerini dile getirdi. Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar, İzmir Körfezi’nde son 20 yılın en kirli dönemlerini yaşadığımızı ifade ederek, “İzmir Körfezi can çekişiyor. Bugüne kadar görmediğim makro algler gördüm. Hem plankton patlamaları hem makro algler var. Daha ne olsun, İzmir Körfezi ‘ben komadayım’ diyor” diye konuştu.
KİRLİLİK TARİHİ HAKKINDA BİLGİ VERDİ
Prof. Dr. Yaşar, İzmir Körfezi’nin kirlilik tarihi hakkında şu bilgiyi verdi: “Dün belediye yetkililerinden şanssız bir açıklama geldi. ‘Kirlilik yok, bu doğal bir şey. Her sene oluyor’ dendi. Hayır, maalesef öyle değil. İzmir’de ilk kirlilik uyarısı 1930 yılında bir Alman tarafından yapıldı ve Halkapınar’ın kirlendiğini söyledi. 1954 yılında İzmir’de müthiş bir plankton patlaması yaşandı. Normalde her bir litre deniz suyunda 1 milyon civarında canlı yaşarken, sıcaklık ve kirlilik arttıkça bunların sayısı 2 milyonlara çıkar ve oksijen yetmeyince ölürler. Son bir haftada belli bölgelerde ortaya çıkan o kızıllık işte odur. Bunların bazıları zehirlidir ve onu yiyen balıklar da ölür. Yaklaşık 10 gün önce İnciraltı sahillerinde yüzlerce ölü balık vardı. Biz Türkiye denizlerini maalesef fosseptik olarak kullanıyoruz. Birçok noktada suyu arıtmadan veriyoruz. 2000 yılında İzmir’de arıtma tesisleri yapıldı. Çok güzel çalışıldı. Deniz mavileşti. Yüzülecek kıvama gelmeye başladı ama rahmetli belediye başkanı Ahmet Piriştina öldü. Ardından yeniden kirlilik başladı. Fabrikalar arıtma tesislerini çalıştırmamaya başladı. 2005 yılından sonra İzmir Körfezi yavaş yavaş kötüleşti. 2015’ten sonra deniz marulları daha çok görmeye başladık. Son 14 ayda deniz marulları neredeyse hiç bitmedi. Bu sorun artık kronikleşti. Bu yıl, hem deniz marulu gördük hem kızıllığa sebep oldu makro alg olan red-tide (kızıl gelgit) gördük hem de başka başka makro alglerin patladığını gördük. Bu denizin kirli olduğunu anlamamız için çalışma yapmaya bile gerek yok. 1980’li yıllarda denizin 3-4 metre derinliğini rahat görürdünüz. Şimdi 3 santimini bile göremezsiniz.”
BALIK YAŞAMI DA TEHLİKEDE
Sahil boyu amatör olarak balık tutan vatandaşların riskli bir iş yaptığını vurgulayan Prof. Dr. Yaşar, “Belediyenin Kordon boyu balık tutulmasını engellemesi lazım. Deniz şu anda çok kirli. Balıkları yiyemezsiniz, o denize giremezsiniz. Amatör balıkçılar zaman geçiriyor ama bana göre yasaklanması lazım. 3 santim görüş bile yok. Balıklar zehirli planktonları yediği zaman zehirlenecektir. Bu insana da geçer ve bunu hiç tavsiye etmem uyarısında bulundu” ifadelerini kullandı.
33 YIL SONRA YÜZEMEZSİNİZ
Gereken önlemler alınmadığı takdirde İzmir Körfezi’nde yüzülemeyeceğini kaydeden Yaşar, şöyle konuştu: “Geçmiş dönemde İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapan Aziz Kocaoğlu da 2012 yılında İzmir Körfezi’nde 3 yıl sonra yüzeceğini söylemişti. Ben o zamanda dedim, şimdi de söylüyorum. Bilimi kullanmazsanız değil 3 yıl, 33 yıl sonra bile yüzemezsiniz. Yapılması gereken işlemler var. Derelerin altı beton olmayacak, fabrikalardan gelen atık sular arıtılmadan denize vermeyeceksiniz. 40-50 çevre mühendisini istihdam edin, derelere gidip sabah akşam örnek alsınlar. Sadece İzmir değil Türkiye kaybediyor.”
Gereken önlemler alınmadığı takdirde İzmir Körfezi’nde yüzülemeyeceğini kaydeden Yaşar, şöyle konuştu: “Geçmiş dönemde İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapan Aziz Kocaoğlu da 2012 yılında İzmir Körfezi’nde 3 yıl sonra yüzeceğini söylemişti. Ben o zamanda dedim, şimdi de söylüyorum. Bilimi kullanmazsanız değil 3 yıl, 33 yıl sonra bile yüzemezsiniz. Yapılması gereken işlemler var. Derelerin altı beton olmayacak, fabrikalardan gelen atık sular arıtılmadan denize vermeyeceksiniz. 40-50 çevre mühendisini istihdam edin, derelere gidip sabah akşam örnek alsınlar. Sadece İzmir değil Türkiye kaybediyor.”
Gereken önlemler alınmadığı takdirde İzmir Körfezi’nde yüzülemeyeceğini kaydeden Yaşar, şöyle konuştu: “Geçmiş dönemde İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapan Aziz Kocaoğlu da 2012 yılında İzmir Körfezi’nde 3 yıl sonra yüzeceğini söylemişti. Ben o zamanda dedim, şimdi de söylüyorum. Bilimi kullanmazsanız değil 3 yıl, 33 yıl sonra bile yüzemezsiniz. Yapılması gereken işlemler var. Derelerin altı beton olmayacak, fabrikalardan gelen atık sular arıtılmadan denize vermeyeceksiniz. 40-50 çevre mühendisini istihdam edin, derelere gidip sabah akşam örnek alsınlar. Sadece İzmir değil Türkiye kaybediyor.”
Gereken önlemler alınmadığı takdirde İzmir Körfezi’nde yüzülemeyeceğini kaydeden Yaşar, şöyle konuştu: “Geçmiş dönemde İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapan Aziz Kocaoğlu da 2012 yılında İzmir Körfezi’nde 3 yıl sonra yüzeceğini söylemişti. Ben o zamanda dedim, şimdi de söylüyorum. Bilimi kullanmazsanız değil 3 yıl, 33 yıl sonra bile yüzemezsiniz. Yapılması gereken işlemler var. Derelerin altı beton olmayacak, fabrikalardan gelen atık sular arıtılmadan denize vermeyeceksiniz. 40-50 çevre mühendisini istihdam edin, derelere gidip sabah akşam örnek alsınlar. Sadece İzmir değil Türkiye kaybediyor.”