Turpun büyüğü hâlâ heybede

“Türkiye’de hukuk yok” diyenlerin maalesef ne kadar “hukuksuz işler” yaptığı her geçen gün ortaya çıkıyor.

Ülke 40 yıllık beladan kurtulacakken “Terörsüz Türkiye” sürecine CHP’nin katkısı nedir? Bunu konuşmaları elzem iken “adaylık, diploma” gibi meseleler CHP’nin sanki ekmeği ve suyu gibi oldu.

PKK’nın lağvedilme süreci Ekrem Bey’in diplomasından daha mı önemsizdir?

Ortada seçim yokken, hatta Mansur Yavaş dahi bunu söylerken koca CHP kalkıp “ön seçimle aday belirleyeceğiz” dedi.

Partiler kanununa göre seçilme yeterliliği olmayanlar için ön seçim de yapılamaz. “Yok illa yaparız” dedikten sonra “hukuktan” bahsetmeye devam edecekler mi?

Ben Ekrem İmamoğlu’nun aday olup sandığa gelmesini isterdim, bunu defalarca söyledim. Ama madem diplomayı usulsüz yollardan aldı ise ne diye “adaylık turuna” çıkarak seçmenini oyaladı.

Hülâsâ; Ekrem Bey aday olamasın diye diploması iptal edilmedi. Diploması yüzbinlerce öğrencinin hakkına girilerek ve usulsüz alındığı için iptal edildi.

Sürekli yolsuzluk iddiaları ve bu iddialara karşı CHP’nin topyekûn hareket edemeyişinin farkında mısınız?

CHP “tek yürek” olamıyor, çünkü kimse diğerine kolay kolay güvenemiyor. “Yapmış olabilir” endişesi insanları haklı olarak endişeye sevk ediyor.

Koskoca Beşiktaş Belediye Başkanı gözaltına alınıyor. Ancak kapı arkalarında CHP’nin tecrübeli isimleri; “Pek karışmak istemiyorum” diyor.

Ekrem Bey her ne kadar “turp” diye eline “şeker pancarı” alsa da heybede duran epey turp olduğu aşikâr!

Turpun büyükleri hâlâ heybede, ancak ben bir gazeteci olarak kimseyi yargılayamam. Gündeme geldikçe biz de elimize ulaşan ve haber değeri olan kulisleri, bilgileri aktarırız.

Yolsuzluk yoksa ve her şey şeffaf ilerliyorsa sıkıntı yok!

Ama bir bakıyorsunuz adamlar 1 milyonluk sebze ihalesi yapmış. Sebzeler ortada yok; ama paralar verilmiş. Savcılık bunu tespit ve tescil etmiş. Şimdi bu durumlara göz mü yumulsun?

İmamoğlu’nun diploma iptali her ne kadar bazı “lokal gösteriler” olsa da CHP’de kitlesel tepkiye dönüşemiyor. Ekrem Bey “mağdur kartını” o kadar çok kullandı ki seçmenleri “tepki vere vere” yoruldu.

Ne yapılacaktı?

Ekrem İmamoğlu’nun usulsüz şekilde diploma alınmasına göz yumulmasını mı istiyorsunuz?

Keşke Ekrem Bey hiç bu yollara tevessül etmeseydi de sandığa gidebilseydi.

Bu arada birileri “Hepimiz tehlikedeyiz” yazmış.

Niye, siz de mi diplomanızı usulsüz aldınız?

Birileri; “Hiçbirimiz güvende değiliz” demeye başladı.

Onlara kalsaydı, “Erdoğan 2023’ü kazanırsa bir daha konser veremeyiz” diyorlardı.

Şimdi milyonluk konserlere çatır çatır imza atmaya devam ediyorlar.

İşte bunlar hep turpun küçüğü; sizi gidi kapasitesiz turplar!

Bir ara şeriat geliyordu, kadınlar çarşafa giriyordu, yan yatıyordu, çamura batıyordu. Şimdi de “Tehlikedeyiz” diye yaygara peşindeler!

Türkiye’nin ana meselesi siyasetçilerin şahsi ikballeri değildir.

Terör, savaşlar, ekonomi, emeklilik sistemi ana gündemimiz olmaya devam etmeli.

Bir ülkenin kaderi “liderin” elindedir.

Lider ve komutan şayet “sağlam olmazsa” o ülke ilerleyemez; bilakis on yıllarca geriye gider.

Türkiye’nin gündemi “İsrail” olacak.

2016’dan itibaren Fırat Kalkanı, Barış Pınarı, Zeytin Dalı operasyonlarını Suriye üzerinden nasıl okuduysak önümüzdeki tarihlerde yeni operasyonları İsrail üzerinden okuyabiliriz.

Başkan Recep Tayyip Erdoğan ve ABD Başkanı Donald Trump görüşmesi de fiziki planda gerçekleşecek ve Joe Biden döneminden daha iyi geçeceği düşünülüyor.

Putin ve Zelenky ile bu hafta telefon görüşmeleri olacak. Sürprizler olur mu? Putin-Zelensky ikilisini İstanbul’da yan yana görür müyüz? Biraz daha zaman var, deniyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan gereksiz iç tartışmalara iyi ki vakit ayırmadan Türkiye’nin esas konularına 7/24 esasına göre odaklanıyor.

SON SÖZ: Mübarek Ramazan ayında en canımı sıkan mevzu “Ramazan ayı” ile “zamların” özdeşlemiş olmasıdır. Ayıptır. Müslüman ülkede yılbaşında indirimler olup Ramazan’da zamlar geliyorsa o ülkede bir şeyler ters gidiyor demektir. Ters giden nedir? Bu noktayı çözmek hepimizin derdi olmalıdır. Bunu “siyasi” değil “toplumsal” bir eleştiri olarak yazıyorum. Gazze’miz bu haldeyken kendimize çeki düzen vermek zorundayız.