Cihat Yaycı, Mavi Vatan'la New York Times'ta: Mavi Vatan'ı böyle şekillendirdik
Türkiye'yi Mavi Vatan kavramıyla tanıştıran tv100.com yazarı Cihat Yaycı, Mavi Vatan Doktrini’ni New York Times'a anlattı.
tv100.com yazarı Emekli Tümamiral Cihat Yaycı, New York Times'a konuştu.
Mavi Vatan Doktrini’ni anlatan Yaycı, Yunanistan'la tırmanan gerilimden Libya'yla yapılan anlaşmaya kadar birçok soruya yanıt verdi.
Türkiye ile Yunanistan arasında yaşanan gerginliğin geniş yer bulduğu röportajda Cihat Yaycı'ya "Yunanistan’ın karasularının 12 deniz mile çıkarılması durumunda Türkiye tepki verir mi? Ve eğer öyleyse, bu tepki savaş (casus belli) ilanı mı olur?" sorusu da yöneltildi.
Yaycı, hemen savaş anlamına gelmeyeceğini belirterek şu yanıtı verdi:
"Öncelikle Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 1995 tarihli kararına bir açıklık getirmem gerekmektedir. Bu karar doğrudan bir savaş nedeni (Casus Belli) ilanı değildir. Bu deklarasyonda doğrudan bir “savaş nedeni” beyanı da yoktur. Ancak Yunanistan’ın Adalar (Ege) Denizi’nde karasularını 6 milin üzerine çıkarması durumunda hükümete askeri güç kullanma da dâhil olmak üzere her türlü ulusal yetkinin verileceğini taahhüt eden bir deklarasyondur.
Türkiye, Adalar (Ege) Denizi’nde Yunanistan’ın karasularını 6 milin üzerine 1 santim bile genişletmesine asla müsamaha gösteremez. Bu bağlamda Yunanistan bölgede barış, istikrar ve güvenliği sağlamak istiyorsa anlaşmalara uymak zorundadır. Adalar Denizi’nde statüyü ve dengeyi belirleyen tek bir antlaşma vardır o da Türkiye ve Yunanistan’ın imzacı olduğu 1923 Lozan Barış Antlaşması’dır. Lozan Antlaşması’na göre de karasuları 3 mil olmalıdır.
1936 yılında Yunanistan tek taraflı olarak karasularını 3 milden 6 mile çıkardı. Türkiye ise 1964 yılında kendi karasularını da 6 mile çıkartarak bu durumu kabul etti fakat her iki ülkenin de imzacı olduğu Lozan Barış Antlaşmasının belirlediği statüye göre Adalar (Ege) Denizi’ndeki karasuları dengesi 3 mil olmalıdır.
Şunu da belirtmek gerekir ki 1982 BMDHS (Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi) Türkiye’nin imzalamadığı bir sözleşmedir bu nedenle İmzalamadığı bir anlaşmanın hükmü Türkiye'ye karşı kullanılamaz ve Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi (BMDHS) Adalar Denizindeki statüyü belirlemez. Türkiye’nin imzacı olmadığı bir sözleşmenin hükümlerini dayatmaya yönelik her türlü girişim açıkça hukuka aykırı, haksız ve küstahçadır.
Aslında Adalar Denizi’nde karasuları 3 mil olmalı ve geriye kalan açık deniz alanlarından beraber barış içerisinde ortaklaşa faydalanmalıyız. Biz sadece antlaşmalara uyulmasını talep ediyoruz, başka bir şey talep etmiyoruz."
Röportajın Türkçe çevrisi Türk Denizcilik ve Global Stratejiler Merkezi'nin (TURKDEGS) web sitesinde yayımlandı.
Röportajı okumak için tıklayınız...