İlker Başbuğ'dan tv100'de açıklamalar
tv100'de yayınlanan Candaş Tolga Işık ile Az Önce Konuştum’un bu haftaki konuğu Genelkurmay Eski Başkanı İlker Başbuğ oldu. İşte Başbuğ'un canlı yayındaki birbirinden ilginç açıklamaları...
tv100'ün gündem belirleyen programı Candaş Tolga Işık ile Az Önce Konuştum’un bu haftaki konuğu uzun süredir ekranlarda görünmeyen Genelkurmay Eski Başkanı İlker Başbuğ'du...
Başbuğ, programda 1. Dünya Savaşı, Kurtuluş Savaşı, Lozan, Cumhuriyet Dönemi, Atatürk'ün Kürtlere olan yaklaşımı, ‘Mustafa Kemal Anlatıyor Savaş ve Barış’ kitabı ve çok sayıda konuya ilişkin dikkat çekici değerlendirmelerde bulundu.
Işık'ın sorularına yanıt veren Başbuğ'un açıklamaları şöyle;
Mustafa Kemal Anlatıyor - Savaş ve Barış kitabı
Mustafa Kemal’in kendi ağzından, kendi kelimeleriyle anlatarak Mustafa Kemal’in birebir diyaloğa girmesini arzu ettim. Mustafa Kemal Anlatıyor - Savaş ve Barış kitabının kurgusunda bir senaryo havası var.
Mustafa Kemal’in yaptığı konuşmalarda şartlar nelerdi, ruh hali nasıldı? Konuşmanın yapıldığı şartlar çok önemli. Mustafa Kemal’in söylevlerinden alıntılar size tam resmi vermiyor.
Mustafa Kemal ile ilgili dünya standartları düzeyinde görsel bir yapıtımız yok.
Mustafa Kemal ile ilgili görsel bir üretim yapacaksanız bu Mustafa Kemal Atatürk’ün adına layık olması lazım. Ona layık olmayan standartların altında bir görsel eserle anlatılmasına karşıyım. Türkiye bu konuda çok geç kaldı.
Mustafa Kemal’i Atatürk yapan en büyük nedenlerden biri de yabancı basını takip etmesidir.
Atatürk'ün 'Dünya Savaşı' öngörüsü
33 yaşında bir kurmay yarbay, daha 1. Dünya Harbi başlamamış. Ama tam arifesindeyiz. Çok değerli, çok sevdiği arkadaşı var; Ali Fuat Cebesoy. Ona yazdığı bu mektup. Mektubun bir bölümünde diyor ki; Pek yakında dünya harbinin patlayacağına inanılabilir.
Burada esas önemli olan; Mustafa Kemal, 1. Dünya Harbi'nin çıkış nedenlerini çok doğru tespit etmiş. Biz şimdi bunu sorsak nedir 1. Dünya Harbi'nin çıkış nedenleri diye çok kişi, belki 10 kişiden çoğunluğu diyecekler ki; Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun bir prensi vardı ve bu prens Saraybosna'da öldürüldü. 1. Dünya Harbi bundan çıktı. Bu şimdi çok yalın, çok yanıltıcı, işin de esasına da girmeyen yaklaşım. Burada tabii eğitim öğretim sistemizi de tartışmamız lazım. Mesela biz sorarlar; Arşidük Ferdinand Saraybosna'da ne zaman öldürüldü, kim öldürdü? Ya bırak tamam, bu çok... Çünkü işin aslına girdiğin zaman, 28 Haziran 1914'te Arşidük Ferdinand, Saraybosna'da bir Sırp tarafından öldürülüyor, bu tabii ki 1. Dünya Harbi'nin çıkmasına tetikleme, bir ateşleme. Esas burada önemli olan şu; 1. Dünya Harbi'nin çıkmasının arkasındaki asıl nedenler nelerdi?
Atatürk “Osmanlı toprakları üzerinde Arap milliyetçiliği başladı, bu Arap milliyetçiliğini özellikle (büyük devletler) İngiltere ve Fransa kullanacak” diyor.
'Deniz gücünüz yoksa ne bölge gücü olabilirsiniz ne de...'
İngiltere 1. Dünya Savaşı başlangıcında global güç. İngiltere eşittir deniz gücü donanması. Deniz gücünüz yoksa ne bölge gücü olabilirsiniz ne de dünya üzerinde hakimiyet söz konusu olabilir.
Rusya-Ukrayna savaşının günümüze yansıyan sonuçlarından birisi Almanya’nın tekrar muazzam silahlı güce dönüş için adım atması oldu.
Uluslararası savaşların çıkmasının ana nedeni ekonomidir.
'Misak-ı Milli’nin yazarı, mimarı Mustafa Kemal'
Misak-ı Milli tamamen Mustafa Kemal’in düşüncelerini yansıtıyor. Misak-ı Milli’nin yazarı, mimarı Mustafa Kemal.
Atatürk'ün Ankara'da yaptığı konuşmada, bu sınır aynı zamanda Türk ve Kürt unsurların yerleşik olduğu vatanımızın parçalarını sınırlandırır.
Atatürk'ün Kürtlere yönelik yaklaşımı
Demek ki; Osmanlı Müslüman ahalisi diye Misak-ı Milli’yi geliştiren kavramın altına baktığımızda 2 unsurdan oluştuğunu görüyoruz, bir Türk iki Kürt. Burası çok önemli; Türk ve Kürt unsurların yerleşik olduğu vatanımızın parçalarını sınırlandırır. Artı, bu sınır içinde kalan memleketimizin parçaları Osmanlı İmparatorluğu'nun ayrılmaz bir bütünüdür. O halde 1. Dünya Harbi’nde, Kurtuluş Savaşı’nda, büyük tahriklere rağmen Lozan’da, Cumhuriyet’in kuruluşunda Türk ve Kürt beraberiz.
Sonra isyanlar çıkıyor mu?, çıkıyor maalesef. En büyüğü Şeyh Sait isyanı. Niye çıkıyor. Derin bir konu, girersek, çıkamayız. Ama tabii isyanla Musul, Kerkük ve Süleymaniye’yi kaybediyoruz. O da ayrı bir konu. Tabii Cumhuriyet döneminde de isyanlar var. Fakat sonra bir çatışmasızlık döneme giriyoruz. Nereye kadar 1984'e kadar. Şimdi o halde buradan bakıldığında Mustafa Kemal'i doğru anlamamız tam anlamamız lazım... 1919'larda Ankara'ya gelmiş. Diyor ki kardeşim; Türk ve Kürt biz birimizden ayrılamayız. Biz beraberiz.
Şeyh Sait isyanının amacı
Şeyh Sait isyanı İngiltere tarafından çıkartılmıştır. Amaç Musul, Kerkük ve Süleymaniye’yi Türkiye’den koparmaktır ve maalesef amacına ulaşmıştır.
Bu yakın tarihe bakarsak dış güçlerin oyunlarına geliyoruz. Biz (Türk-Kürt) beraberiz, ortağız. PKK terör örgütü 84’te çıkmasaydı Diyarbakır, Hakkari nasıl olurdu?
Mustafa Kemal militarist miydi?
Mustafa Kemal aslında askerliğe aşık. Mustafa Kemal savaşı bir araç olarak görüyor. Asıl ulaşmak istediği barış. Mustafa Kemal hümanistti. İnsanı odağa alan hümanist bir insan. Mustafa Kemal asla militarist değildi. Mareşal üniforması herhalde en iyi ona yakışıyordu. Mustafa Kemal Atatürk’ü özellikle Cumhurbaşkanı seçildikten sonra Mareşal üniformasıyla kaç yerde görüyorsunuz?