Unutmayın...

Tarih 6 Şubat 2023. Saat 00.20.

Ertesi gün yapacağım işleri gözden geçirdikten sonra uyumak için yatağa giriyorum. Ama bir türlü uyku tutmuyor ve uyuyamıyorum... 

Ve gece saat 04.21’de telefonum çalıyor!

Bilmediğim bir numara. Korkarak açıyorum. Telefondan siren sesleri, ablamın çığlıkları, çocuk ağlamaları ve anlaşılmayan cızırtılı sesler geliyor...

Sonra ablam ağlayarak bağırıyor, “İrem deprem oldu, evler yıkıldı, ayağımızda çorap yok, ayakkabı yok, telefonlar yok, arabamızın anahtarı yok, yağmur yağıyor. Biz hayattayız. Annemlere ulaşmaya çalış!” dedi ve telefon kapandı…

O andan sonra korku ve panik içinde yüzlerce kez annemi ve babamı aradığımı hatırlıyorum...

Sürekli kapalı çalıyordu. Tek bildiğim ve haberlerde gördüğüm tek şey Hatay’ın tamamen yıkıldığı, yerle bir olduğuydu...

Gördüklerim karşısında nasıl sağ çıkacaklar o şehirden, nasıl kurtaracağız onları diye düşünerek ağlıyordum sadece... 

Saatler sonra tüm aileme ulaşabildim. Çok şükür hayattalardı. Fakat daha onların yaşadığına şükredemeden başta anneannem olmak üzere birçok arkadaşımın, yakınımın yıkılan duvarların arasında yardım beklediğini öğrendim...

Çaresizliği dibine kadar hissederek, varımızı yoğumuzu ortaya koyup yardım çalışmalarına başladık. Bugün 19'uncu gün ve hâlâ aynı duygularla devam ediyoruz mücadeleye…

Erzak, çadır, su, ilaç olmaya çalışıyoruz geride kalanlara. Yaşayanlara destek olup, yitirdiklerimiz için yas tutmaya çalışıyoruz...

Yakın dostlarımızdan, akrabalarımızdan kaybımız çok fazla. Doğup büyüdüğüm şehir İskenderun, Arsuz ve özellikle Antakya merkez tamamen yıkılmış durumda. Tarihi sokaklarımız, kiliselerimiz, camilerimiz, evlerimiz, okullarımız beton yığınından ibaret artık.

Tam 650 bin kişi Hatay’ı terk etmek zorunda kaldı. Aynı anda acıyı, öfkeyi, korkuyu ve kaygıyı yaşarken tüm geçmişlerini geride bırakarak sadece anılarını alıp çekip gitmek zorunda kaldılar bu şehirlerden. Ve bunu hiçbir zaman unutmayacaklar. Unutmayacağız.

Bu sebeple, benim de sizden tek bir isteğim var. UNUTMAYIN.

Yönetmeliğe uygun olarak yapılmayan binaları unutmayın.

Depremin üzerinden 19 gün geçmesine rağmen hâlâ hatların kesilmesini unutmayın.

Hilti, kepçe, vinç, çadır, su, erzak olmaya çalışmamızı unutmayın.

Enkazda beklerken vefat eden yakınlarımızı unutmayın.

Giden tarihi, yok olan şehirleri unutmayın.

Gelen yardımları, varını yoğunu ortaya koyan samimi insanları, önceden defalarca uyaran bilim adamlarını, sağlam yapılmış binaları, ilk andan itibaren 10 ile destek ve gönüllü olan hiç kimseyi de unutmayın.

Unutmayın ki hatalarımızdan ders alıp; eğitimle, bilimle, sevgiyle, çıkabilelim bu mücadeleden.

Şehirlerimizi tekrar kültürüne uygun bir şekilde inşa edip, geri dönebilelim. Çünkü hiçbirimiz terk etmek istemiyoruz. Gelecek nesillere daha güzel ve sağlıklı bir dünya bırakmak için geri dönmek istiyoruz. Daha doğrusu döneceğiz…

Umarım başarabiliriz.

Hepimize geçmiş olsun.