Vadideki Zambak

Okuldan çıkar çıkmaz babamla inşaata gittiğim halde, sınıfın en parlak, en başarılı öğrencilerinden biri olmayı başarmıştım. Hatta ilerleyen yıllarda liseyi birincilikle bitirmeyi başarmıştım. 17 yaşımda demirci ustası belgesi bile almıştım.

İnşaatlar ile okulun tahta sıraları arasında geçen bu çocukluk dönemlerinde, Reyhanlı Kütüphanesi'ne giderdim iş olmadığı günlerde. Kitaplar arasında elime Balzac’ın Vadideki Zambak kitabı geçmişti, okudum, okudum, tekrar tekrar okudum.

Malum romanda Aristokrat bir ailenin çocuğu Felix de Vandenessa yatılı okullarda geçirdiği ilk öğrenim sonrası yüksek öğreniminin bir kısmını Paris ‘te devam ettirirken siyasi kargaşadan dolayı Tours ‘a gitmiş orada bir baloda madam Henriette’ye aşık olmuş, evli, çocuklu madam Henriette‘den sevgisine karşılık görememiş, doğal olarak hiç bir zaman kavuşamamış olsa da madam Henrietti’nin tavsiyelerine, olumlu yönlendirmesine uyan Felix yüksek yerlere gelmiş, soylular arasına karışmış ve krala yakın olmuş, tüm soyluların dikkatini çekmişti.

Kütüphanede Vadideki zambağı okurken hayaller Paris ,aristokrat bir aile, Felix gibi hassas bir ruh, yüksek yerler, krala yakın olma, soyluların dikkatini çekmekti. Kütüphaneden çıkınca gerçekler Reyhanlı, demir makasları, tahta sıralar, pamuk tarlaları, buğday başaklarıydı.

Hayal dünyamı Paris’te vadideki zambaklar içinde, Felix de Vedinessa ile yaşarken, gerçek dünyamı ise Amik ovasında inşaat demirleri arasında varoşlarda yaşıyordum.

9 yaşımda Reyhanlı’da bir ara sokakta ilk defa babamla çalışmaya gittiğimde bir evin demirini bağlıyorduk.

O zamanlar tırtıklı demir yok, düz demir vardı.

Kirişe takmak için kanca yapardık demire.

Sekizlik(ince)demirle döşeme yapacağız. Yaklaşık 20 ye yakın demir demetinin bir ucundan babam tuttu diğer ucundan bana kaldır dedi. Demirlerin boyu yaklaşık 4 metreydi.

Zorlanarak bir ucundan kaldırdım. Babam çok seri ve çalışkan adamdır. Seri bir şekilde demirleri yere sermeye başladı. Ben bir yandan demiri kaldırmaya bir yandan kancaları ayırmaya bir yandan babama yetişmeye çalışırken demir yığınını yere düşürdüm.

Sonra babamdan yediğim bir fiske ile irkildim.
Gücüm bu kadarını yetti baba dedim .

Babam; Hem demiri kaldıracaksın, hem kancaları ayıracaksın, hemde seri bir şekilde döşeyeceksin dedi.

GÜCÜNÜN YETTİĞİNDEN FAZLASINI YAPACAKSIN DEDİ...

O gün bugündür hayattaki duruşumdur,sınırları zorlarım.
Babam gibi ...

Ellerinin nasırına kurban olduğum babamın verdiği dersi hayatım boyunca unutmadım. Babam aristokrat değildi ama asildi.

Felix de Vadenessa gibi hassas ve kırılgan bir ruha değil, kösele gibi vurdukça sertleşen sağlam, inatçı, hırslı bir ruha sahip olmuştum.

Tavsiyeleri olan madam Henriettem olmasada, mübarek anamın duası ve tavsiyeleri ile yıllar sonra İstanbula gelmiş, mücadele etmiş, soylular arasına olmasa da siyasiler arasına karışmış, Başkana (Recep Tayyip Erdoğan) yakın olmasam da çevresine yakın olmayı başarmıştım.

Henüz başarılı olmasamda başarı beklenen bir birey olmuştum. Vadideki Zambak değildim ama ovadaki buğday başağı gibiydim.

Bugünlerde ise tüm ihtişamı ile dünyanın en modern şehirlerinden biri olmuş İstanbul’da bir roman yazsam, içeriğine yaşadıklarımı ve istanbul’u koysam, satır aralarına da bu süreçte ülkemizdeki muazzam gelişimi serpiştirsem Fransa ‘da Paris’te yaşayan bir çocuğun hayal dünyasına gireceğimden şüphe etmiyorum.

Hatta vatanın herhangi bir köşesinden yazsam hayal dünyalarını allak bullak edeceğimi biliyorum.

Beklenti çıtasını en üst seviyeye çıkaran bir liderle geçirdiğimiz 20 sene sonunda bu cümleleri rahatça yazabiliyorum.

Beklentimiz o kadar arttı ki, Sn Cumhurbaşkanımız 20 senede yapılan yolları, köprüleri, hastaneleri, adalet saraylarını, okulları, insansız hava uçaklarını, silahları anlattıkça, tüm dünyada yaşanan ekonomik krize, corona sürecine, ABD ve Avrupa’nın ekonomik manipülasyonlarına rağmen dövizdeki artışları kabul etmiyor, bir an önce alınacak tedbirleri, atılacak adımları bekliyoruz.

Dövizin düşük seviyelerde olmasına o kadar alıştık ki, tüm dünyada yaşanan sıkıntıya rağmen kabul edemiyor ve bir an önce bu durumun düzelmesini bekliyoruz.

Dönem rahmetli Ecevit dönemi, 90'lı yıllar olmadığı için, Sayın Cumhurbaşkanımızın bu milletin sabrı ve metaneti ile neleri başardığını bildiğimiz için kabullenmekte zorlanıyor ve sabredemiyoruz, bir an önce düzeltilmesini bekliyoruz.

GÜCÜNÜN YETTİĞİNDEN FAZLASINI BEKLİYORUZ. Hem yollar yapacaksınız, hem köprüler, hem hastaneler, hem üniversiteler, hem havaalanları, hem de sihalar, ihalar yapacaksınız. Terörü bitireceksiniz, PKK ile FETÖ ile ölümüne mücadele edeceksiniz.

Akdenizde, Suriye’de, Irak ‘ta olacaksınız, Azerbaycan‘da olacaksınız. ABDye meydan okuyacaksınız!

Tüm bunları yaparkende dövizi düşüreceksiniz!

Gücünüzün yettiğinden fazlasını yapacaksınız. Yapmak zorundasınız. Çünkü mevcut şartlarda bunları başarabilecek başka bir lider başka bir iktidar tanımıyor, görmüyoruz.

Vesselam...