Velayeti babasında kalsın istedi! İşte küçük kızın hakime yazdığı duygusal mektup...
İstanbul’da yaşayan Murat B. isimli bir baba, 11 yaşındaki kızının velayetini almak için dava açtı. Babasında kalmak isteyen küçük kız hakime duygusal bir mektup yazdı. İşte o mektup...
İstanbul’da yaşayan, ticaretle uğraşan 45 yaşındaki Murat B., 2013 yılında K.Y.’den boşandı. Bu evliliklerinden tek çocukları oldu ve 11 yaşındaki I.B.'nin velayeti anneye verildi.
Baba Murat B., İzmir’den İstanbul’a taşındı. Kızı I.B. 11 yaşına geldiğinde velayet değişikliği davası açarak bu süre içerisinde ise tedbir velayeti talebinde bulundu. Mahkeme, Medeni Kanunun 169. maddesi gereğince tedbir talebi doğrultusunda pedagog görüşü istedi.
Pedagog ise ‘Çocuğun dava sürecinde tedbiren 4 ay babanın yanında kalması çocuğun üstün yararına uygun olabilir’ görüşü verdi fakat uzman görüşünün aksine tedbir talebi mahkeme tarafından reddedildi.
Murat B., kızının annesinin yanında mutsuz olduğunu, kendisiyle kalmak istediğini savundu ve kızının velayeti için sonuna kadar uğraşacağını belirtti.
Kızı I.B. ise babasının yanında kalmak için hakime bir mektup yazdı. I.B., mektubunda yazdığı “Babam saçlarımı her seferinde farklı örer (internetten bakıp öğreniyor.) Çeşit çeşit yemekler yapar, bana da öğretir (ye ye doyamazsınız.) Babam benim ‘bodyguard’ım” sözleriyle duygulandırdı.
Murat B., velayet davasını kaybetti ve şu sözleri kullandı;
“Anne 3 yıl önce başkasıyla evlendi. Kızımın bu evlilikten dolayı sıkıntı ve rahatsızlıkları olmaya başladı. ‘Baba velayet davasını açalım, burada mutsuzum senin yanında yaşamak istiyorum’ dedi. Biz temmuz ayında velayet davamızı açtık. Bu süreçte doğal hakkımız olan tedbir velayetini de hakimden istedik. Mahkeme bunu kabul etti. Bizi uzman bilirkişi raporu için uzmana yönlendirdi. Konuşmalar ve görüşmeler gerçekleştirdik. Akabinde uzman raporu bizim lehimize çıktı. Eylül ayının 9’unda bizde sevinç ve heyecan vardı. Hepimiz için yeni bir hayat başlıyordu. İki gün sonra avukatım aradı. Hakim bu kararı reddetmiş. Neden olarak eğitimini engelleyebileceği gösterilmiş. Biz şaşırdık kaldık. Neye dair eğitim engellenecek? Okullar açılalı daha iki gün olmuş. Aynı okulun Florya kampüsüne nakli olacak. Cuma okulu bırakacak, pazartesi aynı ders, aynı okul, aynı kıyafetle okula başlayacak. Bundan önce bu çocuk 6 yılda beş kere okul değiştirdi. Kanunumuz ‘çocuğun mutluluğu, huzuru esastır’ diyor. Bu karar bize çok saçma geldi” dedi.
Kızının bunun üzerine hakime mektup yazdığını ifade eden baba,
“Kızım yazdığı mektupta evde yaşadıklarından bahsediyor. Sıkıntılarını dile getiriyor. Babadaki mutluluğu, huzuru anlatıyor. Saçlarını örmem, ona yemek yapmam, o yemekleri ‘parmaklarınızı yersiniz’ diye anlatması gibi bir sürü şey var. Saçlarını örmem devamlı ilgiyle alakalı. Onun psikolojisi, umutları her şeyi yıkılmış durumda. Bizim bir hakkımızdı bu. Biz kanuna inanıyoruz, adalete güveniyoruz. Kanun diyor ki ‘pedagog raporu esastır.’ Çocuk belli bir yaşta, ergenliğe adım atmış kız çocuğu ve benim gözümden sakındığım bir çocuk. Bu çocuğun o halde bırakılması neye dair bunu merak ediyorum ben. Kanun bize bu hakkı veriyor. ‘Çocuğa sorun, mutlu olduğu yer neresi?’ diyor. Çocuk bunu fazlasıyla anlatmış zaten. ‘Benim ailem orası, yabancı bir insanla aynı evde yaşamak istemiyorum’ diye her şeyi dile getirmiş. Her şeyin belgesi dosyamızda var ama böyle bir durumu biz hak etmiyoruz. Çocuğum ciddi derecede huzursuz. Kendini hapisteymiş gibi hissediyor ve devamlı annesine ‘bırak beni gitmek istiyorum’ diyor. Her sabah serviste beni arıyor ‘baba karar çıktı mı?’ diye soruyor. Akşam üstü tekrar arıyor ‘baba karar çıktı mı hakimden?’ diyor. Hep bu hevesle bir beklentide çocuk ama tabii ki psikolojisi, umutları, öz güveni yıkılmış durumda” diye konuştu.
Murat B., kızının bu süreçte psikolojisinin bozulduğunu söyleyerek sözlerine şunları ekledi;
"Bu çocuk için travma bu. Bu çocuk 11 yaşında. 12 yaşına girdi artık. Bu çocuğun kendi görüşleri var, kendi idealleri var, hayalleri var. Çocuğum arkadaşlarına babasına gideceğini söylüyor. 3-4 gün boyunca çantalarıyla okula gidiyor ‘babam beni okuldan alır’ düşüncesiyle. Bu karar çıktıktan sonra benim çocuğum 4 gün okula gitmek istememiş. Cumhurbaşkanlığına, Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına, Adalet Bakanlığına, Hakimler Ve Savcılar Yüksek Kuruluna sesleniyorum; ortada büyük bir yanlış var ve yapılan bu yanlıştan bir an evvel dönülmesini rica ediyorum. Pedagog raporunda kızımın o evde mutsuz, huzursuz olduğu, hoşlanmadığı hareketlerin yapıldığı yazıyor. Evde sinir haliyle cam, bardak ve çerçeve kırıldığı yazıyor. Bu yüzden korktuğu, odasından çıkmadığı, karşıdaki adamın hareketlerinden hoşlanmadığı yazıyor. Pedagog ‘babasıyla kalması uygun’ diyor."
Tüm yaşantısını kızına göre düzenleyen, kızının mutluluğu için çabaladığını söyleyen Murat B., “Biz onun mutlu olabileceği şekilde tatil yerlerini seçeriz. Mutlu olabileceği yerde yaşam alanını seçeriz. Mutlu olabileceği oyunları oynarız. Artık çağımız internet çağı olduğu için saç örme dediğiniz şey çok kolay. Bir tane peruk alıyorsunuz. İnternette bakıp onları öğreniyorsunuz. Kızınız gelince üzerinde tatbik ediyorsunuz. Bu onun çok hoşuna gidiyor. Çok güzel kayak yapabiliyoruz, hep beraber yürüyebiliyoruz, oyun oynayabiliyoruz, boyama yapıyoruz, ata biniyoruz. Birçok hayalimiz var. Çünkü çocuğum benim her şeyim” ifadelerini kullandı.
Kızının televizyonda haberleri izlerken hakime mektup yazılabileceğini gördüğünü, bunun üzerine böyle bir harekette bulunduğunu aktaran Murat B., şöyle devam etti:
"Haberlerde görünce notlarını tutmuş. Kendi kendine evde kalmak istememesinin sebeplerini yazmış. O mektubu okuduğunuzda bir baba olarak ne düşünürsünüz? Bir çocuğun hayatının bu mu olması lazım? Oyun yaşında kıkır kıkır ortalıkta gezmesi lazımken benim çocuğum oradaki sıkıntıları yazarak tekrar tekrar üzülüyor. Gerçekten üzücü bir şey. Böyle bir karar çıkınca şok olduk kaldık. Biz büyükler bir şekilde örtebiliyoruz ama çocuk için travma bunlar. Çocuk unutur mu, unutmaz. Bunun sebebi ne, biz bunu anlayamıyoruz. Ne yapılması gerekiyor? Neden pedagog raporu var, neden uzman kişi var? Nasıl böyle komik bir gerekçeyle reddedilebilir?”
Murat B.’nin avukatı ise konuyla ilgili şu değerlendirmeyi yaptı:
"Müvekkilin talebi doğrultusunda velayet değişikliği davası açtık. İzmir 1. Aile Mahkemesine tevzi oldu, mahkeme Medeni Kanunun 169. maddesi gereğince istediğimiz tedbir talebimiz doğrultusunda pedagog görüşü istedi. Pedagog uzman ‘babanın yanında kalması çocuğun yararına olacaktır, uygundur’ dedi. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12. maddesi ve Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin 3. ve 6. maddeleri ve bu doğrultuda Yargıtayın değişik birçok kararında ‘çocuğun üstün yararı dikkate alınmalı, bu hususta uzman görüş alınmalı ve bu doğrultuda karar verilmelidir’ denilmesine rağmen mahkeme uzman görüşün aksine tedbir talebimizi haklı bir gerekçe olmaksızın reddetmiştir. Aynı gün dosyaya bakan hakime hanımın davalı taraf avukatıyla arkadaş olduğunu sosyal medyadan öğrendik. Ertesi günü ‘bu durum hakimin tarafsızlığına gölge düşürmüştür, dosyadan çekilmesi gerekir’ diye reddi hakim talebinde bulunduk. 3 haftadır buna müspet menfi bir karar verilmemiştir.”
I.B.’nin hakime yazdığı mektuptaki bazı bölümler ise şöyle:
"Ben artık annem ve M.A. ile birlikte yaşamak istemiyorum. Çünkü onlar hep kendilerini düşünüyorlar ve beni hiçbir zaman umursamıyorlar. Ben onların yanında bana mecburiyetten bakıyorlarmış gibi hissediyorum. Çünkü onların bana karşı yaptıkları her şey yapmacık. Ben artık doğruyu ve yanlışı ayırt edebiliyorum. Ben büyüyorum ve benim hayatımda sevginin, ilginin, mutluluğun, önemsenmenin, eğitimin ileride iyi ve doğru bir insan olabilmem için ne kadar önemli olduğunu anlayabiliyorum. Bu yüzden ben bundan sonraki hayatımı babam ve halalarımla birlikte yaşamak istiyorum. Bunun herkes için en doğru ve en güzel karar olduğuna inanıyorum. Özellikle de benim için. Babam bana asla yalan söylemez. Benim sağlığımı, mutluluğumu ve ihtiyaçlarımı kendinden çok düşünür. Saçlarımı her seferinde farklı örer (internetten bakıp öğreniyor.) Çeşit çeşit yemekler yapar, bana da öğretir (ye ye doyamazsınız.)Dişlerimi fırçalamama, ilaçlarıma, yiyeceklerime çok dikkat eder. Hiç bıkmadan her şeyi bana hatırlatır anlayacağım şekilde. Her akşam yürüyüşe çıkarız, ip atlarız sırf ben kilo vereyim diye. 6 ayda bir düzenli hastane kontrollerimi yaptırır. Babam sayesinde iyi bir kayakçı ve yüzücüyümdür. Babamla birlikte yolculuk yapmak, alışveriş yapmak, yürüyüş yapmak, kayak yapmak, dertleşmek, dolaşmak, yemek yapmak, yüzmek, oyun oynamak en sevdiğim şeylerdir. Babam benim ‘bodyguard’ım.”