Yalanlar büyücüsü
Seçil Erzan… 40’lı yaşlarının ortalarındaki bu kadın günlerdir kamuoyunun gündeminden düşmüyor. İşin içerisinde aşk var, ihtiras var, yalanlar var, para var. Basında genelde spor ve siyaset gündemi birbirinden ayrı giderken, Seçil Erzan sayesinde hem spor hem siyaset gündemi tek bir noktaya odaklanmış durumda; fon dolandırıcılığı.
Konu içerisinde adı geçen isimler büyük: Fatih Terim, Arda Turan, Emre Belözoğlu, Selçuk İnan Muslera, Ayhan Akman, Semih Kaya.
Öncelikle Seçil Erzan kimdir iyi anlamak gerek. Erzan, olağandışı bir bankacı. 2011 yılında ilk olarak 1milyon TL borsa da kaybediyor. Bu zararı kapatmak için de sistem kurmaya başlıyor.
Düşünün bir banka müdürü 2011 yılından 2023 yılına kadar dolandırıcılık sistemi kuruyor ve hiç kimse fark etmiyor bile. Seçil Erzan’ı da sıradan biri olarak görmemek gerek. Kurbanlarına güven vermek için fon getirisine dair haber yaptırıyor ve bu haberi gönderiyor.
Bununla da yetinmiyor, Fatih Terim’in bu fonun içinde olduğunu söylüyor. Hakan Ateş ve Mehmet Aydoğdu’nun kurduğu özel bir fon diyor.
Fatih Terim Fonu diyenlere de değinmeden geçmemek gerek. Fatih Terim ne şikâyetçi ne de Fatih Terim’den şikâyetçi olan var. Ancak birileri tek bir elden olayı Fatih Terim ile bağdaştırmaya çalışıyor.
Fatih Terim’i sevin ya da sevmeyin. Bir şekilde bu dosyada mağdurlar güven duysun diye ismi geçirilmiş, bu da doğru. Ancak kızı ve öz yeğeni dosyada mağdur. Hâl böyleyken fona Fatih Terim Fonu denmesinin iki sebebi olabilir. Birinci seçenek, Fatih Terim ile kişisel hesaplaşması olanlar ismini bu şekilde geçirerek intikam alıyor. İkinci seçenek ise Fatih Terim karşısında örgütlü bir yapılanma var. Nitekim bu örgütlü yapılanmanın benzerine daha önce ben de maruz kalmış ve hepsine hukuk önünde hak ettikleri cevabı vermiştim.
Fatih Terim’in de bugün karşısında örgütlü bir yapılanma var ise gazetecilik adı altında, gazetecilik bölümü dâhi okumamış insanlar, bu örgütü kurmuş ve yönetiyorsa, bir gün hukuk bu yapıyla da mücadeleden geri durmayacaktır. Örgütlü suçlar bürosunun bu konuda çalışma yaptığını da düşünüyorum.
Konu aslında magazinsel isimlerle boğulurken işin yurt dışı bağlantıları da bir bir ortaya çıkıyor. Sanıklardan Atilla Yörük ve Ali Yörük’ün, Seçil Erzan’ı Çorlu’dan tanıdıkları dosyada sabit. Yine dosyada gördüğümüz bir başka konu ise Yörük Kardeşlerin 2018 Aralık ayından itibaren tam 84 kez Bulgaristan’a gittiği, bir gece kaldığı ve döndüğü. Bu durumun, paraların nerede olduğuna dair en kuvvetli karine teşkil ettiğini söyleyebiliriz.
MAĞDURLAR PARASINI ALABİLİR Mİ?
En kuvvetli hukuki tartışma bu. Korkunç bir hukuk savaşı devam ediyor. Adam çalıştıranın sorumluluğundan, ticari temsilcinin sorumluluğuna kadar farklı senaryolar dile getiriliyor.
Denizbank’ın ilk yapmış olduğu suç duyurusunda zimmet ve görevi kötüye kullanma suçlarına ilişkin ihbar var. Sonrasında ise biz denetim yaptık ancak zimmet ve görevi kötüye kullanma suçuna dair bir şey bulamadık diye beyanda bulunuyorlar. BDDK’da banka yöneticileri hakkında ihbar da bulunmayınca, bankacılık kanunu m.162’ye göre ihbar şartı gerçekleşmediğinden bahisle savcılık muhakeme şartı yokluğundan zimmet suçu bakımından ek kovuşturmaya yer olmadığı kararı veriyor. Ancak burada Denizbank’ın ilk suç duyurusu, zimmet suçu yönünden ihbar niteliğinde. Dolayısıyla bu ek kovuşturmaya yer olmadığı kararı kaldırılmalı ve zimmet suçu yönünden de soruşturma yapılmalıdır.
Seçil Erzan alalede bir insan değildir. Denizbank, kendisini temsil etmesi için imza yetkisi vermiştir. Bu haliyle bakarsak, Denizbank’ın kaşesi ve Seçil Erzan’ın imzasının olduğu her ödemede, Denizbank’ın hukuki sorumluluğu mevcuttur diye düşünüyorum.
Bunun yanı sıra bankanın temel görevlerinden biri de denetim ve gözetim sorumluluğudur. Ayrıca bankaların içerisinde sadece şüpheli hareketleri inceleyen ve denetleyen uyum görevlileri mevcuttur. Uyum görevlilerinin çalıştığı 120 senaryo vardır. Bu senaryoların en başında ise bavulla bankaya getirilen paralardır.
Seçil Erzan’ın Denizbank şube müdürlüğü odasına defalarca bavullarla para geliyor. Banka nasıl oluyor da bunu sorgulamıyor? Bakın ben demiyorum Seçil Erzan kendi ifadesinde bu işi tam 12 yıldır yaptığını söylüyor.
Yine bir başka soru işareti de Seçil Erzan’ın görev süresinde. Normalde teamüllerde 3 yıl olan bir şubede ki görev süresi nasıl olurda Seçil Erzan’da 10 yılı buluyor?
Denizbank’ın bu olaylarda bir dahli olmasa da denetim ve gözetim yükümlülüğünde ağır ihmal sebebiyle kusuru olduğu su götürmez bir gerçek
Bu sebeple açılmış olan hukuk davalarında, mağdurların bir kısmının paralarını Denizbank’tan alma ihtimalini çok yüksek görüyorum.