Yanlışlar üzerinden kazanılan seçimlerin kaçınılmaz sonuçları
Kürt sorunu nedir? Kürtleri ülkesinde sorun gibi gösteren, hak ve taleplerin nerede sınırlanacağı bilinmeyen muğlâk bir konudur. Laf kalabalığı, laf cambazlığı üzerinden tartışılan Kürt sorunu hakikatin bulanıklaşmasına, birlik beraberlik, dayanışma ruhunun zedelenmesine yol açmaktadır.
Terör, Öcalan, Demirtaş, DEM, Kandil merkeze alınarak Kürtler ve ötekiler bağlamında tartışılan Kürt sorunu Kürt vatandaşların devletine mesafe koymasına, terör ve siyasi uzantılarına sempati duymasına sebebiyet vermektedir. Tahrik ve tehditle Türk ve Kürt düşmanlığı oluşturmak kin ve nefreti yaymak, Kürt algısının hafızalara olumsuz yönde yerleşmesini sağlamaktadır.
Bu durum en çok milli reflekse sahip, vatan, millet hassasiyeti olan Kürt vatandaşları yıpratmaktadır. Ekonomiden eğitime, sağlıktan güvenliğe, üretimden kalkınmaya, tarımdan kentleşmeye, adaletten göçe hayati birçok konu dururken gündemi kilitleyen, tek taraflı bakış acısıyla gösteriye dönüşen Kürt sorunu üzerinden yapılan yeni Anayasa vurgusu toplumun hem Kürt sorununa hem de yeni Anayasa konusuna tepkiselliğini arttırıyor…
Süreç terör ve siyasi uzantıları üzerinden tartışıldıkça veya böyle bir havaya sokuldukça Anayasal düzlemde konuşulan hiçbir talep iyi niyetli karşılanmaz. Dolayısıyla bu belirsizlik ve karışıklık ortamında yapılan Anayasa çalışmaları gereken toplumsal desteğe ulaşamaz…
Esenyurt Belediyesi’nden sonra DEM Partili Mardin Büyükşehir, Batman ve Şanlıurfa’nın Halfeti ilçe belediyesine kayyum atandı. Kararlar, dün sabah saatlerinde İçişleri Bakanlığı’nın sosyal medya hesabından duyuruldu. İçişleri Bakanlığı, üç belediye başkanının da “Anayasa'nın 127’nci maddesi ile 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 47’nci maddesi gereğince geçici bir tedbir olarak görevden uzaklaştırıldığını” belirtti.
Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk'ün yerine Vali Tuncay Akkoyun, Batman Belediye Başkanı Gülistan Sönük’ün yerine Batman Valisi Ekrem Canalp ve Halfeti Belediye Başkanı Mehmet Karayılan’ın yerine Halfeti Kaymakamı Hakan Başoğlu kayyum atandı. Söz konusu terör suçu olunca vali ve kaymakamların kayyum atanması milli güvenlik açısından önem arz eder.
Yerlerine kayyum atanan belediye başkanları silahlı terör örgütüne üyelik suçundan aldıkları hapis cezası ve aynı suçtan sürdürülen soruşturmalar nedeniyle görevden uzaklaştırılıyor. MHP lideri Devlet Bahçeli’nin terörle aranıza mesafe koyun diye uzattığı elin ve yaptığı çağrının kıymeti bilinirse ne ala demiştik. Ne yazık ki bilinmedi. DEM Parti yönetimi üstenci bir bakış acısıyla terörle yol yürümeye devam edeceklerinin altını özellikle çizdi. TUSAŞ saldırısı ile terör terörlüğünden vazgeçmedi. Terör ve siyasi uzantıları tarafından adres gösterilen Öcalan’ın devamlı öne sürülmesinin büyük bir sahtekârlıktan ibaret olduğu anlaşıldı.
Türkiye Cumhuriyeti devletine terör sopası ile ayar vermeye çalışanların bir kez daha ipliği pazara çıktı. Millet, her defasında bu durumun test edilmesinden yoruldu. Terörle bağlantısı olduğu bilinen ve terör soruşturması devam eden kişilerin milletvekili, belediye başkanı, meclis üyeliği adaylık başvuruları neden kabul edilir diye itirazlar yükselmeye başladı. Kanuni düzenleme ile bu sorunu ortadan kaldırmak, terörle bağlantısı olmayan kişilerin siyasete katılımını mecbur kılmak çok mu zor?
Esenyurt örneğinde olduğu gibi kent uzlaşısı adı altında terörle bağlantılı isimleri belediye başkanı adayı gösteren CHP ikiye bölündü. Kemal Kılıçtaroğlu’nun yarım bıraktığını Özgür Özel tamamlamaya çalışıyor. Ne kadar terör sempatizanı, DEM’li varsa CHP’nin içinde yuvalanmış. CHP yönetimi ile DEM yönetimi arasındaki bağ bütün çıplaklığı ile gözler önüne serildi. İbretlik gelişmeler yaşanıyor. Atatürk’ün partisi CHP, Atatürk’ün kurduğu cumhuriyeti hedef alan yapılara destek vererek kriminalize oluyor. Buna karşı çıkan partililer kesin ihraç talebiyle disipline sevk ediliyor.
Terör ve terör düşüncesinin siyasete katılımı; teröre alan açmaktan, terörü meşrulaştırmaktan, terörü besleyip büyütmekten, terörü cesaretlendirmekten, bölücülüğü tetiklemekten ve terörle mücadeleyi sekteye uğratmaktan başka işe yaramadığına ikna olunması için daha ne kadar bedel ödenmesi gerekiyor?
Terörü kınamadan, haktan ve hukuktan, demokrasi ve özgürlüklerden dem vurmak ikiyüzlü siyasetin açık delilidir. Terör siyaseti hep kaybettirdi bundan sonra da kaybettirecek. Atatürk’ü karşısına alan CHP yöneticilerine sormak lazım; bu neyin telaşı? Türkiye, teröre pabuç bırakmayacak kadar büyük bir ülkedir. Bugünler geçer ancak tarih kimin ne olduğunu, kimin neye hizmet ettiğini kayıt altına alır…