Ekşi Sözlük, son çıkan dezenformasyon yasası kapsamında erişime kapatıldı. İçerisinde suç içerikli yorumlar, dezenformasyon maksatlı, toplumu kasten yanlış yönlendirme niyetinde yazarlar olsa da içerik kısıtlamalarına ifade özgürlüğü çerçevesinde ilksel olarak karşıyım.
Bu Ekşi Sözlük dediğiniz ortam ise bir tuhaf. İsmini ilk olarak 7. sınıf Türkçe dersi öğretmenimden duymuştum. Erkek arkadaşının Ekşi Sözlük'te yazar olmasından, bir statü gibi bahsedince şaşırmıştım. Neyden bahsettiğini anlamamıştım, ama akran zorbalığı yaşarım endişesiyle de kimseye sormamıştım Ekşi Sözlük'ün ne olduğunu.
Deprem felaketiyle transfer sezonunun uzaması, kış transfer döneminde hareketliliği arttırdı. Galatasaray ligde olduğu gibi transferde de yine ses getirdi. Hatayspor’dan Adakugbe’yi kadrosuna katıp, sol bekte rotasyonu güçlendirdi. Zaniolo transferi ise tüm Avrupa’da şaşkınlık yarattı.
Zaniolo, yıldız özlemiyle yanıp tutuşan İtalyan futbolunun Baggio, Del Piero ve Totti’den sonraki son temsilcisi olarak görülüyordu. 1.90’lık boyuna rağmen tekniği ve hızıyla bu boşluğu doldurabileceğini de gösterdi. Mertens’in ve Mata’nın yaşı göz önüne alındığında ligde yalnızca 12 maçı kalan Galatasaray’ın bu transferi bu sezon için yapmadığı açık. Beni düşündüren ise hem Fiorentina hem İnter hem de Roma gibi üç büyük İtalya kulübünün kolayca Zaniolo’yu gözden çıkarabilmesi. Üstelik Milan’ın elinde fırsat varken transfer etmek yerine, oyuncuyu takip altında tutacağını açıklaması da çok enteresan. Yani yetenek olarak kimsenin bir şey diyemeyeceği Zaniolo ülkemize ya Ribery gibi birkaç aylığına gelir ve gider ya da büyük bir hayal kırıklığı olur.
Cumhuriyet tarihimizin en büyük felaketini yaşadığımız şu günlerde, enkaz altından hâlâ sağ çıkan insanlarla biraz olsun morallendik. Ancak bir yandan da sorumlularla ilgili hukuki süreçler devam ediyor. Yalnızca İstanbul Anadolu Adalet Sarayı'nda görevli 40 savcımız deprem bölgelerine gerekli hukuki tahkikatları başlatmak ve hızlandırmak üzere görevlendirildi.
Deprem bir doğal felaket ama depremin değil, tedbirsizliğin binanın hatta insanın insanı öldürdüğü kesin. Cebindeki üç beş kuruşu düşünüp insan hayatını yok sayanlarla ilgili gerekli çalışmalar yapılıyor. Yıkılan her binadan örnekler alınıyor. Bilimsel araştırmalar yapılıp ihmali olan herkes cezalandırılacak.
Çok zor zamanlardan geçiyoruz. Etkisini hâlâ daha tam olarak kavrayamadığımız günlerdeyiz. Geçen her gün ölümün, acının ne kadar büyük olduğunu daha iyi anlayacağız. Belki geriye dönüp baktığımızda “Bu felaketten nasıl çıktık” diyeceğiz.
Seçimlere yaklaştığımız günlerde ülkemiz neredeyse millet ve Cumhur İttifakı olarak ikiye bölünmüştü. Şimdi baktığımızda ise hepsinin ne kadar anlamsız olduğunu, birlikte Türkiye ittifakıyla nasıl güçlü olduğumuzu görüyoruz.
Dün tarihimizin belki de en acı iki depremini 24 saat içerisinde yaşadık. Yedi günlük millî yas ilan edildi. Binlerce ölü, binlerce yaralı, binlerce yıkılmış bina var.
En önemlisi ise hâlâ enkazın altında bizlerden yardım bekleyen insanlar var. 1999’da çok büyük bir şok ile depremi deneyimledik. Şimdi yine bir şok var ama en azından daha hazırlıklıyız.
Fenerbahçe’de Galatasaray mağlubiyetinden sonra çok kaotik bir hava olduğu herkesin malumu. Sezon çok uzun ancak şampiyonluk yolu, bu zor virajlarda döşenecek doğru taşlardan geçiyor. Fenerbahçe geçen hafta Ümraniyespor deplasmanında zorluklar ve hakem hatalarıyla kazandı. Yine de kaos bitmiyor, bitmek bilmiyor.
Hafta arasında önce Erol Bilecik; Gökhan Dinç, Haluk Yürekli, Nevzat Dindar ve Ali Naci Küçük’ü açık açık hedef göstererek açıklamalarda bulundu. Sonrasında TSYD’de bu açıklamaları kınayarak dik bir duruş gösterdi. Ardından ise Fenerbahçe Kulübü resmi hesaplarından bir açıklama yaparak cevap verdi.
Haftanın son maçında Fenerbahçe, Ümraniyespor deplasmanında maça üstün başladı. Haftalar sonra ilk kez, sezon başındaki coşkulu futbolu orta koydu. Ancak bir türlü gol bulamadıkça Ümraniyespor’un direnci artıyordu. Batshuayi ile golü bulunca Fenerbahçe bir nebze rahatlasa da Ümraniyespor beraberliği buldu.
Fenerbahçe ne yapacak derken ikinci golü atıp öne geçti ama ne gol! Golden hemen önce Ümraniyesporlu futbolcuya faul olduğu çok net. Bütün Türkiye gördü. Ancak VAR hakemleri aklımızla dalga geçercesine görmezden geldi.
Hafta sonu Fenerbahçe, Antep deplasmanına çıktı. Sahada ki futbol gerçekten iç karartıcıydı. Fenerbahçeli futbolcuların yürüyecek halleri yoktu. Galatasaray mağlubiyetinden sonra adeta fetret dönemi Osmanlısı gibiydiler. En vahim olan ise futbolculardan Jesus’a olan tepkiler.
Fenerbahçe’de sezon başından beri hepimizin alıştığı Jesus’un tek patron olmasıydı. Yani Jesus her maç ilk 11’de 7 oyuncu değiştirir buna rağmen hiçbir futbolcu gık diyemezdi. Galatasaray maçında İrfan Can ile ilk isyan başladı. İrfan Can sonradan oyuna girince saçma sapan bir kırmızı kart görüp Jesus’a adeta mesaj verdi. Şimdi ise Enner Valencia. Attığı gollerden sonra sevinmedi. Sanki zorla gol atmış gibi. Üstelik maç sonu açıklama daha vahim. Ben kaplanım diyor. Amiyane tabirle hocasına racon kesiyor.
Bu hafta oynanacak maçlar ile ligin ilk yarısı bitiyor. Takımlarımızın sezon başlangıcına baktığımızda herhalde kimse Galatasaray’ın ilk yarıyı lider bitireceğini düşünmüyordu.
Lider bitirir diyenler de Fenerbahçe, Beşiktaş, Başakşehir ve Trabzon maçlarında toplam 12 gol atıp, bir gol yiyerek ilk yarıyı tamamlayacağını iddia edemezdi. Galatasaray, üstelik doğrudan rakiplerine karşı oynadığı bu üç maçtan yalnızca Beşiktaş maçını kendi evinde oynadı.
Pazar akşamı Türkiye futbol tarihinin en epik derbisi oynandı. Pek çok futbol otoritesi Jesus’lu Fenerbahçe’yi favori gösteriyordu. Bense cuma günkü yazımda Galatasaray 4-1 kazanır demiştim.
Aslında çok sürpriz değildi bunu tahmin etmek. Önce Rennes maçları sonra da Abdullah Avcı, Fenerbahçe’nin defolarını çok güzel ortaya koymuştu. Hatta üç hafta önce Volkan Demirel dahi “Savunmada yalancı paslarla rakibi üstümüze çekip hızlı hücumlarla pozisyon aramayı denedik” dedi. Hatayspor’un kalitesi yetmedi belki ama Galatasaray’ın kalitesi de fazla geldi.
Süper Lig'de gün geçmiyor ki bir skandal yaşanmasın. TFF’nin ilk kez VAR kayıtlarını açıklamasıyla futbol kamuoyunda sesler yükseldi.
Sivasspor - Galatasaray maçında VAR hakeminin, “Ofsaytımsı bir şey var” söylemi artık futbol literatürüne geçti. Düşünün oturduğu yerden çok geniş teknoloji ve açılarla pozisyon inceleyen bir hakem ofsaytımsı diye bir kural çıkarıyor!
Bu pazar Fenerbahçe- Galatasaray derbisi oynanacak. Geçtiğimiz hafta bu köşede Sivasspor - Galatasaray maçının tartışmalı pozisyonlarını yazdıktan sonra aynı gün hem Ali Koç hem de Erden Timur peş peşe açıklamalar yaptı. Her ikisi de konuşmalarının özünde adalet istiyor. Özellikle Ali Koç’un, “Bu hakem hatası değil, memleket meselesi” çıkışı oldukça iz bıraktı.
Maçın üzerinden bu kadar gün geçmesine rağmen hâlâ bir açıklama gelmemesi ise kafalarda soru işareti bıraktı.
Bu Sivas’ın suçu nedir bilmiyorum. 1993 yılında Madımak Otel’de olan insanlarımızın katledilmesiyle ülke iç savaş noktasına gelmişti. Dün akşam saatlerinde de belki o boyutlarda olmasa bile futbol camiasını ikiye bölen çok tuhaf anlar yaşandı Sivas’ta.
Sivasspor - Galatasaray maçındaydı bütün futbolseverlerin gözü. Sivasspor bu yıl pek iyi değil, ligde ama deplasmanı her zaman zordur. Galatasaray bu zor deplasmana çok iyi başladı. İlk yarıda da golü buldu. Sivasspor sahada yok gibiydi. Ancak bu tür maçlarda ikinci golü bulamamak her zaman başa bela açar. Nitekim öyle de oldu.
Ligin başlamasıyla beraber heyecan yeniden arttı. Dünya Kupası arasına Fenerbahçe lider girmişti. Aradan hemen önceki Sivas ve Giresun maçları iyi sinyaller vermiyordu. Özellikle içerdeki 1-0’dan 2-1’lik Giresun mağlubiyeti tam bir faciaydı. Fenerbahçe hazırlık maçlarında ve Türkiye Kupası’nda İstanbulspor’a karşı alıştığımız coşkulu futbolunu bizlere gösterdi.
Cumartesi günü oynanan Trabzonspor maçında ise Fenerbahçe, sanki hiç hazırlık maçları yapmamış, kupa maçında oynadığı güzel oyunu bizlere göstermemiş gibiydi. Kelimenin tam anlamıyla silik bir futbol oynadılar. Arjantin karşısında finalde ilk 75 dakika olan Fransa gibiydiler. Maçı da 2-0 kaybettiler.
Dünya Kupası başladığından beri GOAT tartışmaları alev almıştı. Bilmeyenler için söyleyeyim, GOAT’ın açılımı Greatest Of All Time. Yani tüm zamanların en iyisi. İlk olarak Muhammed Ali için söylenirken sonraları atlet şampiyonlar için kullanılan bir terim haline geldi.
Teniste Serena Williams ve Roger Federer bu unvanı fazlasıyla hak ediyor diyebiliriz. Takım sporlarında ise ilk olarak Michael Jordan GOAT olarak anılmaya başlandı. Kobe Bryant ve LeBron James ise basketbol için bazı çevrelerce bu unvanın son sahibi.