Mehmet Ali Erbil ve Serdar Ortaç yasadışı bahis operasyonları sırasında gözaltına alındı. Her iki isim de yasa dışı bahis ve kumara teşvik iddiasıyla suçlanıyor.
Bütün yetkililerin de vurguladığı gibi, son zamanların en büyük belalarından biri yasa dışı bahis ve kumar. Birçok kişi varını yoğunu internet üzerinde yasa dışı bahis ve kumara yatırıyor. Ocaklar sönüyor, aileler dağılıyor.
Cavit Çağlar, Türk siyasetinin 90’lı yıllardaki en önemli, en renkli isimlerindendi.
Süleyman Demirel’le birlikte hem bakan hem de manevi oğlu olarak uzun yıllar birlikte yürüdü.
II. Abdülhamit’in torununun Adana’daki düğününde, Atatürk’e hakaretler yağdıran eski Refah Partili Şevki Yılmaz’ın bu yaptığı ilk değildi.
Şevki Yılmaz’ın 90’lı yılların ilk yarısında da Kabe’de Atatürk’e hakaret eden görüntüleri o dönem kıyamet koparmıştı.
Bunca zamandır iktidar olabilmek, hele ki bunu yerel siyaset üstünden yürütebilmek, dünyada eşi benzeri görülmemiş ve kolay kolay da görülemeyecek bir başarı.
İşte AK Parti ve lideri Recep Tayyip Erdoğan böyle bir başarının sahibi.
Şimdi başımızda bu kadar dert varken bu da nereden çıktı diyeceksiniz?
Ekonomik kriz, terör, siyasî tartışmalar, yaklaşan seçim, beklenen büyük İstanbul depremi…
Yerel seçim yaklaştıkça siyaset iyice sertleşiyor. İddialar, karalamalar, istifalar birbirini izliyor.
Yıllardır kiminle konuşsam siyasete hiç güveni yok. Konuştuğum kimse siyasete ve siyasetçiye güvenmiyor. Sokaktaki durum bu.
Tarih boyunca, herhalde üzerinde en çok konuşulan, tartışılan, yazılıp çizilen konuların başında geliyordur ‘aldatmak.’ Yıllar önce bu yazıyı İstanbul sosyetesindeki aldatma ve yuva yıkma haberleri manşetlere çıktığında yazmıştım. O çok tanınan ailenin kızının, yine çok tanınmış ama evli bir erkekle ilişkisi konuşulmuştu o yıllarda.
Tabii ki kimsenin özel hayatına girmeden, incitmeden, yargılamadan yazmıştım bu konuyu o zamanlar. Çünkü hep şunu söylerim; “kimin duygusunun gerçek aşk olduğunu bilemeyiz.” Kimse bilemez. Sadece taraflar hisseder ve yaşar. Bu kadar.
Atatürk hakkında okuduğum ve beni en çok etkileyen çalışma, Prof. Dr. Vamık Volkan’ın, Amerikalı akademisyen Prof. Dr. Norman Itzkowitz ile birlikte yazdığı Ölümsüz Atatürk isimli kitabı olmuştur.
Ben ilk kez Atatürk’ü etten kemikten, duyguları, zaafları olan bir insan olarak bu kitapta okumuştum. Çok etkileyici bir çalışma. Lütfen okuyun.
Dünyadaki ‘geri kalmış’ ya da ‘geri kalmakta ısrar eden’ ülkelerde, yönetimler eleştirilirken, Batı demokrasileri, yönetim biçimleri ve oradaki hukuk sistemleri örnek gösterilir.
Bizim ülkemizde de durum pek farklı değil.
Hamas’ın İsrail’e gerçekleştirdiği tarihin en kanlı, en vahşi eyleminin ardından, İsrail günlerdir masum insanların üzerine kan kusmaya, kin kusmaya devam ediyor.
Çoluk çocuk, kadın, yaşlı, hasta, masum ayrımı yapmadan, küçücük bir kara parçasını gece gündüz bombalıyor.
Memlekette son yılların en büyük tartışmalarından biri de liyakat.
Liyakat kelimesinin tam karşılığı ise şu: Yeterlilik, layık olma, uygunluk.
17 yaşındaki bir çocuğun Atatürk’e hakaretleri ülkede ciddi tartışmalara neden oldu.
Aslında o kadar çok şey üst üste geldi ki Atatürk’e hakaret tüm bunların üzerine tuz biber ekmiş oldu. Can sıktı. Üzdü.
Özellikle CHP ve İYİ Parti, seçimdeki başarısızlıklarının daha ağırını, seçim sonrası yaşamaya devam ediyor.
Daha önce de söylemiştim, yine söyleyeyim: Millet İttifakı’nı oluşturan partiler, seçimin üzerinden aylar geçmesine rağmen o kadar bocalıyorlar ki, hâlâ ve her gün tekrar tekrar mağlup olmaya devam ediyor.
YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar’ı, Marmara Üniversitesi Rektörü olduğu dönemden beri takip ederim. Üniversiteye önemli katkıları olmuştu.
Geçtiğimiz günlerde de Marmara Üniversitesi’nin Maltepe’deki yeni kampüsünde bir araya geldik ve iki saati aşkın sohbet ettik.
Her haber kanalında akşam saatleri tartışma programları var ve konu maalesef siyaset.
Maalesef diyorum, çünkü siyaset o kadar çok hayatın önüne geçiyor ki tartışılması gereken birçok önemli konu gündeme bile gelmiyor.