Bütün piyasanın beklediği ve net 22.104 TL olarak açıklanan asgari ücret kimseyi tatmin etmedi.
Her ne kadar Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Halkımızı enflasyona ezdirmedik” açıklaması yapsa da, hükümete yakın olduğu bilinen isimler bile tepkisini dile getirmekten geri durmadı.
Doğup büyüdüğüm mahallede yaşıtlarım arasında Beşiktaşlı yoktu, ama ben sevdalısıydım.
İlk, orta, lise yılları… Beşiktaşlılar yok denecek kadar az okulda ama ben o ayrıcalıklı hissi yaşayanlar arasındaydım.
Suriye politikaları konusunda AK Parti iktidarı çok eleştirilmişti. Bu eleştirilerin bir kısmı hâlâ haklılık payını koruyor. İşin bu kısmını başka bir gün konuşuruz. Ben farklı bir noktaya değinmek istiyorum; “Gittikçe gerileyen tartışma kültürümüze.”
Öyle bir hale geldik ki ülke olarak, tarihi gelişmeleri bile gerektiği gibi konuşamıyoruz. Özellikle gelinen nokta itibariyle gazeteciler arasında.
Sadece yıllar önce Liverpool'dan 8 yedikten sonra değil, türlü hezimetlerle Avrupa kupalarından elendiğimiz maçlardan sonra da aynı şeyi sordular bana: "Beşiktaş'ı niçin seviyorsun?" Bunu öyle bir vurguyla soruyorlar ki, dünyanın en korkunç şeyini istiyorlar yani benden: "Bu sevdadan vazgeçmemi."
Oysa yeni değil ki bu durum. Yenilseydik küme düşeceğimiz dönemleri gördüm ben ve o zaman da aynı şeyi söylerlerdi. Bursa'dan 5 yediğimizde, okul sıralarında dalga geçenler olurdu, hep aynı cümlelerle. Onlar da bu sevdadan vazgeçmemi istedi. "O vakte kadar şampiyonluğunu görmediğim, ciddi bir başarısına tanık olamadığım renklere gönül vermeme inanamıyorlardı." Ben de onların gerçeği görememesine şaşardım.
28. Aydın Doğan Ödülü’nün bu yılki sahibi, Prof. İoanna Kuçuradi ile önceki akşam bir grup meslektaşımla bir araya geldik.
Çocuk cinayetleri, ekonomik kriz, yakınımızda süren savaşlar, insanlık dramları, siyasi tartışmalar, olası bir dünya savaşının konuşulduğu bu ortamda, İoanna Hoca’nın karşısında olup, olayları/kavramları, onun felsefi yaklaşımları çerçevesinden dinlemek muhteşemdi.
Nur topu gibi bir tartışma konumuz daha oldu. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, valiliklere gönderdiği talimatla belediyelere ait kreşlerin kapatılmasını istedi.
Bakanlık bu talimatın gerekçesini, Anayasa Mahkemesi’nin belediyelerin anaokulu açmasına izin veren kanunu iptal etmesine dayandırıyor.
Mehmet Ali Erbil ve Serdar Ortaç yasadışı bahis operasyonları sırasında gözaltına alındı. Her iki isim de yasa dışı bahis ve kumara teşvik iddiasıyla suçlanıyor.
Bütün yetkililerin de vurguladığı gibi, son zamanların en büyük belalarından biri yasa dışı bahis ve kumar. Birçok kişi varını yoğunu internet üzerinde yasa dışı bahis ve kumara yatırıyor. Ocaklar sönüyor, aileler dağılıyor.
Cavit Çağlar, Türk siyasetinin 90’lı yıllardaki en önemli, en renkli isimlerindendi.
Süleyman Demirel’le birlikte hem bakan hem de manevi oğlu olarak uzun yıllar birlikte yürüdü.
II. Abdülhamit’in torununun Adana’daki düğününde, Atatürk’e hakaretler yağdıran eski Refah Partili Şevki Yılmaz’ın bu yaptığı ilk değildi.
Şevki Yılmaz’ın 90’lı yılların ilk yarısında da Kabe’de Atatürk’e hakaret eden görüntüleri o dönem kıyamet koparmıştı.
Bunca zamandır iktidar olabilmek, hele ki bunu yerel siyaset üstünden yürütebilmek, dünyada eşi benzeri görülmemiş ve kolay kolay da görülemeyecek bir başarı.
İşte AK Parti ve lideri Recep Tayyip Erdoğan böyle bir başarının sahibi.
Şimdi başımızda bu kadar dert varken bu da nereden çıktı diyeceksiniz?
Ekonomik kriz, terör, siyasî tartışmalar, yaklaşan seçim, beklenen büyük İstanbul depremi…
Yerel seçim yaklaştıkça siyaset iyice sertleşiyor. İddialar, karalamalar, istifalar birbirini izliyor.
Yıllardır kiminle konuşsam siyasete hiç güveni yok. Konuştuğum kimse siyasete ve siyasetçiye güvenmiyor. Sokaktaki durum bu.
Tarih boyunca, herhalde üzerinde en çok konuşulan, tartışılan, yazılıp çizilen konuların başında geliyordur ‘aldatmak.’ Yıllar önce bu yazıyı İstanbul sosyetesindeki aldatma ve yuva yıkma haberleri manşetlere çıktığında yazmıştım. O çok tanınan ailenin kızının, yine çok tanınmış ama evli bir erkekle ilişkisi konuşulmuştu o yıllarda.
Tabii ki kimsenin özel hayatına girmeden, incitmeden, yargılamadan yazmıştım bu konuyu o zamanlar. Çünkü hep şunu söylerim; “kimin duygusunun gerçek aşk olduğunu bilemeyiz.” Kimse bilemez. Sadece taraflar hisseder ve yaşar. Bu kadar.
Atatürk hakkında okuduğum ve beni en çok etkileyen çalışma, Prof. Dr. Vamık Volkan’ın, Amerikalı akademisyen Prof. Dr. Norman Itzkowitz ile birlikte yazdığı Ölümsüz Atatürk isimli kitabı olmuştur.
Ben ilk kez Atatürk’ü etten kemikten, duyguları, zaafları olan bir insan olarak bu kitapta okumuştum. Çok etkileyici bir çalışma. Lütfen okuyun.
Dünyadaki ‘geri kalmış’ ya da ‘geri kalmakta ısrar eden’ ülkelerde, yönetimler eleştirilirken, Batı demokrasileri, yönetim biçimleri ve oradaki hukuk sistemleri örnek gösterilir.
Bizim ülkemizde de durum pek farklı değil.