Dünyadaki ‘geri kalmış’ ya da ‘geri kalmakta ısrar eden’ ülkelerde, yönetimler eleştirilirken, Batı demokrasileri, yönetim biçimleri ve oradaki hukuk sistemleri örnek gösterilir.
Bizim ülkemizde de durum pek farklı değil.
Hamas’ın İsrail’e gerçekleştirdiği tarihin en kanlı, en vahşi eyleminin ardından, İsrail günlerdir masum insanların üzerine kan kusmaya, kin kusmaya devam ediyor.
Çoluk çocuk, kadın, yaşlı, hasta, masum ayrımı yapmadan, küçücük bir kara parçasını gece gündüz bombalıyor.
Memlekette son yılların en büyük tartışmalarından biri de liyakat.
Liyakat kelimesinin tam karşılığı ise şu: Yeterlilik, layık olma, uygunluk.
17 yaşındaki bir çocuğun Atatürk’e hakaretleri ülkede ciddi tartışmalara neden oldu.
Aslında o kadar çok şey üst üste geldi ki Atatürk’e hakaret tüm bunların üzerine tuz biber ekmiş oldu. Can sıktı. Üzdü.
Özellikle CHP ve İYİ Parti, seçimdeki başarısızlıklarının daha ağırını, seçim sonrası yaşamaya devam ediyor.
Daha önce de söylemiştim, yine söyleyeyim: Millet İttifakı’nı oluşturan partiler, seçimin üzerinden aylar geçmesine rağmen o kadar bocalıyorlar ki, hâlâ ve her gün tekrar tekrar mağlup olmaya devam ediyor.
YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar’ı, Marmara Üniversitesi Rektörü olduğu dönemden beri takip ederim. Üniversiteye önemli katkıları olmuştu.
Geçtiğimiz günlerde de Marmara Üniversitesi’nin Maltepe’deki yeni kampüsünde bir araya geldik ve iki saati aşkın sohbet ettik.
Her haber kanalında akşam saatleri tartışma programları var ve konu maalesef siyaset.
Maalesef diyorum, çünkü siyaset o kadar çok hayatın önüne geçiyor ki tartışılması gereken birçok önemli konu gündeme bile gelmiyor.
A Milli Kadın Voleybol Takımımız için ne söylesek az. Ne kadar kutlasak, tebrik etsek yetmez. Hepsini kucaklıyorum. Şu zor günlerde ülkeye bu sevinci yaşatarak tarihe geçtiler.
Her şey bir yana, futbol dışındaki bir başarıyla insanları sokaklara döktüler ya, sevinçten delirttiler ya, bu zor günlerde yüzümüzü güldürdüler ya bu bile yeter.
Bir insan, sadece fotoğrafını gördüğü birine âşık olabilir mi?
Mubi’de restorasyonu yapılarak yayınlanan ve döneminin en önemli filmlerden biri olarak kabul edilen Metin Erksan’ın “Sevmek Zamanı” filminin konusu bu.
Başta CHP olmak üzere, 6’lı Masa–Millet İttifakı bileşenlerinin büyük başarısızlığı seçimi kaybetmekten çok, bu sonucu yönetememeleri oldu.
Öyle ki…
Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turuna günler kala, herkes Sinan Oğan’ın 28 Mayıs’ta hangi ittifaka destek vereceğini merak ediyor.
İlk turda elde ettiği yüzde 5,17’lik oy oranı ile ikinci turun kilit ismi haline gelen Sinan Oğan hafta boyu görüşmelerini sürdürdü.
Gerçekten de bunu soruyorum. Tam olarak başlıktaki soruyu yani. Erzurum’da İmamoğlu ve beraberindekilere yapılan saldırı hakkında neyi tartışıyoruz?
Vallahi billahi bunu soruyorum. Çünkü hâlâ anlamış değilim. Yemin ederim ki anlamadım. Söyleyin bana neyi ve neden tartışıyoruz?
İnternet birçok şeyi olduğu gibi, seçim propagandalarını da değiştirdi. Eskiden meydanlardaki kalabalıklar seçim sonucuyla ilgili ipucu verirdi, şimdi de sosyal medyadaki hareketlilik, ilgi ve tepki bize daha gerçekçi ipuçları veriyor.
Tabii çok iyi izlemek, değerlendirmek ve analiz etmek kaydıyla.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan canlı yayında rahatsızlanınca herkesin yüreği ağzına geldi. Tüm programları iptal edildi ve evinde dinlenmeye çekildi. Yorgunluk ve üşütmeden kaynaklı bir rahatsızlık olarak açıklandı.
Fakat bu açıklama kimseyi tatmin etmedi. Sabah oldu, kaydadeğer bir açıklama yine yapılmadı. Hadi şöyle diyelim, vatandaşı tatmin edecek bir açıklama olmadı.
YSK’ya milletvekili listelerinin teslim edilmesi için son güne girilirken, partilerde de liste sıkıntıları devam ediyor.
Tüm partiler için sancılı bir süreç olduğu bilenen bu hazırlık aşaması, İYİ Parti içinde tam anlamıyla bir depreme yol açtı.