Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan NTV canlı yayınında yaptığı açıklamalarda, partisinin önümüzdeki seçimlerdeki taktiği üzerine de ipucu vermiş oldu.
Anlaşılan o ki AK Parti, güçlü ve üst düzey isimleriyle sahada olacak. Bu yüzden hemen hemen tüm bakanlarını önemli büyükşehirlerde milletvekili listelerine yerleştirerek seçmenin karşısına çıkacak.
Altılı Masa’yı devirdikten sonra İYİ Parti lideri Meral Akşener, “Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş cumhurbaşkanı yardımcıları olacak” teklifiyle tekrar Masa’ya dönmüş, yine bağrışmaların koridorlarda yankılandığı bir toplantı gerçekleşmiş ama sonuçta imzalar atılmış ve Kemal Kılıçdaroğlu Millet İttifakı’nın adayı olarak açıklanmıştı.
Hatırlayacaksınız, 13 Mart’ta yine bu sayfadan, “Meral Akşener kandırıldı mı?” başlıklı yazımda, İYİ Parti liderinin nasıl ikna edildiğini, cumhurbaşkanı yardımcısı olmayacağını söyleyerek gittiği Saadet Partisi Genel Merkezi’ndeki son toplantıda hangi manzarayla karşılaştığını, neden kandırıldığını hissettiğini, hatta Masa’daki diğer liderlere sesini yükselttiğini, sonrasında kendisini de cumhurbaşkanı yardımcıları listesine yazdırdığını ve özellikle Mansur Yavaş’a çok gönül koyduğunu, Mansur Yavaş’ın da Meral Hanım’a, “Böyle olduğunu ben de bilmiyordum” dediğini yazmıştım.
Altılı Masa dağılıp dört gün sonra, “İmamoğlu ve Yavaş’ın cumhurbaşkanı yardımcısı yapılması” formülüyle tekrar bir araya gelmesinin ardından birçok kişi gibi ben de kendi kendime aynı soruyu sormuştum:
“Ne yani, belirsiz bir zaman sonra Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş cumhurbaşkanı yardımcısı olacak diye mi Meral Akşener ikna oldu?”
Altı Masa’da krizler aşıla aşıla Kemal Kılıçdaroğlu ismi ortak aday olarak açıklandı.
Şunun altını çizmek gerekir ki Kılıçdaroğlu, yerel seçimlerden bu yana olağanüstü bir liderlik gösteriyor. Gerek birbirinden çok farklı onca ismi bir araya getirmede gerek ortak hareket etme konusunda gerekse de kriz yönetiminde Kılıçdaroğlu ne denli mahir olduğunu kanıtladı.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı adayı ilan edilmesi parti içinde heyecan yarattı. Grup toplantısından önce Kılıçdaroğlu, CHP’nin eski genel başkanları Altan Öymen ve Hikmet Çetin ile eski SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın’ı Meclis’te ağırladı.
Üç tecrübeli siyasetçi hem Kılıçdaroğlu’nu adaylığından dolayı tebrik etti hem de seçim sürecini konuştu.
Kılıçdaroğlu’nun adaylığını kabul etmeyen Meral Akşener’in Masa’yı devirmesinin ardından herkes aynı soruyu soruyor: “Ne yani bu zamana kadar iki lider aday hakkında hiç mi konuşmadı?”
Masa’nın dağıldığı gün, İYİ Parti’nin yöneticilerine ben de sordum. Hemen hemen hepsi aynı yanıtı verdi. İYİ Parti’nin önemli bir ismi, yemin billah ederek o son toplantıya kadar aday ismi üzerinde konuşulmadığını söyledi.
Türkiye’yi sarsan, hatta tüm ülkeye depremi bile unutturan "son 6’lı Masa toplantısı" hakkında meslektaşlarım elde ettiği bilgileri yazdı, anlattı.
Masa'nın devrilmesinden bir gün sonra ulaştığım kaynağım, bana içeride neler konuşulduğunu, kimin ne dediğini, nasıl davrandığını anlattı ve ben de sizlere aktarıyorum.
Ankara’da olup biteni yakından takip eden, özellikle CHP’yi çok iyi bilen tecrübeli bir isimle sohbet ederken, yaklaşık iki ay önce Ankara’da gerçekleşen ve herkesten saklanan ilginç bir buluşmanın detaylarını öğrendim.
Buluşmanın enteresanlığı bir yana, karşılıklı talepler de çok önemli.
Kadıköy’ün sahaflarında dolaşırken bulduğum ve bir çırpıda okuyup bitirdiğim bir kitap, beni ülkenin sıkıcı gündeminden, bitip tükenmek bilmeyen siyasi tartışmalarından, ekonominin belirsizliğinden, 6’lı Masa’nın garipliklerinden, aday-ların kim-ler olacağı sorusundan alıp götürdü.
Sezer Duru’nun, Edebi Şeyler Yayınevi tarafından 2016 yılında basılan “Milena-Kafka’nın büyük aşkı Milena’nın hayatı ve seçme yazıları” isimli kitabından söz ediyorum.
Cumhurbaşkanı seçim tarihini Demokrat Parti (DP) vurgusuyla 14 Mayıs olarak açıkladığında, aklıma önce ilk kez oy kullanacak olan genç seçmenler geldi. Yani Z kuşağı.
Sayılarının 6-7 milyon olduğu söyleniyor fakat buna ikinci kez oy kullanacak olanları da eklemek gerekir. Sonuçta onlar da aynı kuşaktan ve genç seçmen.
Aziz Nesin’in şu sözü sık sık aklıma gelir: “Türk halkı kışkırmaya çok müsaittir, her an kışkırabilir.”
Ne kadar haklı olduğunu maalesef defalarca yaşayıp öğrendik. Sanki birileri diğerlerinden hınç almak, taşlamak, linç etmek için, başka birilerinin hareket geçmesini bekliyor gibi. En ufak elektriklenmede kitleler harekete geçiyor. Bunun en konforlu yeri de sosyal medya oldu.
Türkiye’nin gözbebeği Boğaziçi Üniversitesi’nde iki yıl boyunca olup bitenler için söyleyecek söz kalmadı. Olup bitenler artık saçmalık ötesi bir durum. Başka açıklaması yok.
Dünya çapındaki hocaları okuldan uzaklaştırdılar. Üniversite yönetiminde antidemokratik uygulamalarla, okulu birbirine kattılar. Öğrencileri okuldan soğuttular.
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, İstanbul’da yaptığı basın toplantısında, her gün yeni bir tartışmanın yaşandığı, yeni bir iddianın gündeme geldiği Türk siyasetinde çok büyük bir tartışmanın fitilini ateşledi.
Özdağ, İYİ Parti’nin kuruluş sürecinde Meral Akşener’in kendisine, “Bir helikoptere atlayıp Kandil’e gitsem. Duran Kalkan ve Cemil Bayık ile konuşsam. Ne istiyorsunuz diye sorsam ne olur?” dediğini ileri sürdü.
Düşünsenize, hayatımızda ihtimaller olmasaydı ne yapardık?
Âşık olma ihtimali, para kazanma ihtimali, hastalıktan kurtulma ihtimali, yeniden başarabilme ihtimali, mağlubiyeti galibiyete çevirebilme ihtimali, bir işi kaybettikten sonra yenisini bulma ihtimali…
Sosyal Demokrasi Vakfı'nın (SODEV) bir süre önce yaptırdığı, “Gençlik Araştırması"nda bu soru sorulmuştu: “10 bin dolar maaş alarak İsviçre’de mi, yoksa yarı maaşa, yani 5 bin dolara S. Arabistan’da mı çalışmak istersiniz?”
Gençlerin yüzde 72,2’si tereddütsüz yarı fiyatına İsviçre’yi tercih edeceklerini söylemişti.