Deprem uzmanı değilim.
İyi bir siyasi analizci ise hiç değilim.
İki gün önce Ekşi Sözlük’e erişim yasağı konduğunu öğrendiğim an aklıma gelen ilk soru şu olmalıydı:
“Bu kararı kim verdi?”
Lütfen bu fotoğrafa iyice bakın.
Hatta imkânınız varsa, iPad’inize veya masaüstü bilgisayarınıza aktarıp oradan daha büyüterek bakın.
Güzel haber dün New York’tan geldi.
Hem de çok etkili ve itibarlı bir küresel bir kaynaktan.
Anlatacağım müthiş olayı dün gece saat 03.00’de öğrendim.
Türkiye’nin televizyonlardaki bütün konuşan kafalarının kafamı darmadağın ettiği bir geceydi ve bu olayı önce bir “Science fiction” hikâye sandım.
Adını açık açık koyalım…
Tarihi bir geceydi…
Bu fotoğrafı “Ra.co” adlı yabancı bir internet sitesinden aldım.
İngilizce haberin başlığının Türkçesi şöyleydi:
Üç gündür ibret verici bir tartışmayı, kahredici bir münazara olarak izliyoruz.
Ve bu münazara giderek sakilleşiyor…
Dün sabah 8’de ulaştığım Kahramanmaraş Azerbaycan Caddesi’ndeki meydanda karşıma çıkan ilk şey, sağlam kalmış bir buçuk metre duvar parçasının üzerine kırmızı boyayla yazılmış şu iki harf ve rakamdı…
4 C…15 Ö….
Tam 30 yıl geçmiş…
Üç gün önce yine hatırladık o şarkıyı…
Depremin ikinci günü…
Televizyonun karşısındayım...
Dün gece bu ülkenin milyonlarca insanı gibi ben de uyuyamadım.
Şurası kesin…
Önce şunu bilelim.
Sabahtan beri televizyonlarda gördüğümüz, dinlediğimiz, bize anlatılanlardan çok ama çok daha büyük bir felaketle karşı karşıyayız…
Ne zaman içinde “penis” kelimesi olan bir yazı yazsam Mehmet Barlas bana çok kızardı.
Onu kızdırma pahasına yazacağım.
Bu sabah yeni bir şey öğrendim. Bir de hafta başında Anayasa Mahkemesi başkanlığı seçiminde gözümden kaçan bir şeyi fark ettim. Birincisinden başlayayım. Anayasa Mahkemesi başkanlığı seçiminde hepimizi şaşırtan sürpriz bir sonucun ortaya çıkmasında meğer “Ölü Ozanlar Derneği”nin” etkisi olmuş. Dolaylı bir etki ama yine de etki işte… Önce konuyu bir özetleyelim.
ANAYASA MAHKEMESİ KULİSLERİNE FISILDANAN İSİM; “REİSİN” ADAYI O