Ana akım medyada çok fazla konuşulmuyor ama anlatılanlar hakikaten akıl alır gibi değil.
Zaten kurultayın aylar öncesinden başlamıştı söylentiler.
Geçtiğimiz çarşamba günü 14 Yahudi İnfluencer ve oyuncu, TikTok yöneticileriyle bir video görüşmesinde toplantı yaparak, bu sosyal medya ağında antisemitizmin yaygınlaştığını iddia ettiler ve yöneticilerden müdahalede bulunmalarını istediler.
Yaklaşık 90 dakika süren görüşmede aktörler Sacha Baron Cohen, Debra Messing ve Amy Schumer de yer aldı. Hamas ile ilgili bilinen İsrail yalanları arka arkaya sıralayan Yahudi ünlülerin gündeme getirdiği en önemli konu ise TikTok’ta günlerdir trend olan Usame bin Ladin’in 20 yıl önce yazdığı “AMERİKA’YA MEKTUP”uydu. Amerikalı gençler arasında viral olan mektuba dair videoların engellenmemesi eleştirildi. TikTok’un operasyonlar Başkanı Adam Presser ise “Söylenenlerde doğruluk olsa da elimizde tüm endişeleri giderecek bir sihirli düğme yok” diye cevap verdi.
Galiba muhalif siyasetin yandaşlarını en çok rahatsız eden şey, geçmişte yan yana durdukları kişilerin, onları terk edip kendilerini kritize etmesi. Biliyorum, mahallede kalanlar için bu durum acıtıcı oluyor. Onları içeriden tanıyan, karakteristik özelliklerini, ideolojik geçmişlerini iyi bilen birinin eleştirileri, hedefi tam ortasından vurabiliyor.
Bu durum iktidar mahallesini terk edenler açısından aynı etkiyi yaratabiliyor kuşkusuz.
Bu barbarlık Türkiye’de majör olarak iki farklı tepkiye sebep oldu. Ekstremleri saymıyorum.
Birincisi, izlediği her görüntüyle kahrolup yürekleri parça parça olan milyonlarca insan. Sokaklara çıkan, haykıran, elçilikler önünde gösteriler yapan, insan zincirleri oluşturan, Atatürk Havalimanı’nı dolduran onlar. Yani, çoğunluğu Cumhur İttifakı’na oy veren kitleler.
CHP’nin yeni Genel Başkanı Özgür Özel’in, Yargıtay ile Anayasa Mahkemesi arasında çıkan hukuki tartışmada daha neyin ne olduğunu anlamadan ve Yargıtay’ın gerekçeli kararını okumadan, çocuksu bir acullukla milleti tıpkı Kurultay’da selam gönderdiği Selahattin Demirtaş gibi sokakları tutmaya ve direnişe çağırması, ateşle oynama potansiyelinin ne kadar yüksek olduğu konusunda iyi bir fikir verdi.
En sert muhalifler bile Özgür Özel’in bu çağrısını yadırgadı. Hemen hepsi Amerikan film repliklerindeki gibi “Sakin ol şampiyon! Hadi kendine iyilik yap bir duble viski al da rahatla” deme noktasında.
Aşağıdaki fotoğrafta göreceğiniz Gazzeli bebeğin yaşı olsa olsa üç civarındadır.
Bir dönem böyle bitti.
Küflenmiş, ruhu eskimiş, yeni hiçbir şey söylemeyen, her konuşmasına asgari bir yalan sıkıştıran, FETÖ ve PKK konusundaki esnekliğiyle güven vermeyen, saygı uyandırmayan, ülkemizi Mavi Vatan, Karabağ, Suriye’nin kuzeyindeki güvenli bölge gibi milli meselelerde yalnız bırakan, hatta karşısında duran…
Çin’in Google’ı olan arama motoru BAİDU İsrail’i haritalardan çıkarttı. Baidu’nun yerküre haritalarında artık İsrail yok. Haritayı yaklaştırınca da yalnızca şehir isimleri görünüyor.
İsrail’in Gazze’ye yönelik hava saldırılarına karşı Hamas’ın da epey roket ve füze gönderdiği malum. Askeri çevreler Hamas’ın roketleri ve füzeleri için “soba borusundan hallice” tanımını yapsalar da düştüğü yeri en azından tahrip edebildiği için, bu haliyle bile İsraillilerin korkulu rüyası oldu. Çünkü DEMİR KUBBE var diye rahat uyuyan İsrailliler, boru moru, düşen füzelerle ölme tehlikesiyle karşı karşıya kalınca “Bu kubbe başımıza mı yıkılacak?” diye sormaya başladı.
Aslında Hamas’ın füzelerinde güdüm olmadığı için 100 tane gönderseler bile bunların ancak 20-30’u hedefe yönelik olabiliyor. Kalanı açık alanlara ve kent merkezlerinin dışına düşüyor. İsrail gelenlerin yüzde 70-80’ini Demir Kubbe sayesinde karşılasa da en az 5-6 tanesi düşüp patlayabiliyor. Yani Hisar ve benzeri füzeler gönderilse Demir Kubbe’nin minnoş bir kubbe olduğu açıkça ortaya çıkacak. Öte yandan her bir Hamas füzesini karşılamanın maliyeti İsrail için 120 bin dolar civarında. Çünkü, 100 füzeye 1000 füze ile cevap verebilmek inanılmaz maliyetli.
Voltaire, Micromegas adlı eserinin “Scarmentado’nun Seyahatlerinin Öyküsü” adlı bölümünde Hıristiyanlığın yayılması için İspanyolların güneyde, İngilizlerin de kuzeyde kâfirleri dine döndürme adına 10 milyon insanı boğazlayıp yaktığını ve boğduklarını anlatır.
Voltaire, bu eseri yazdığında Haçlı Seferleri’nin üzerinden yüzyıllar geçmiştir ve 1700’lü yılların başlarıdır.
Bundan altı yıl evvel, “İlk yerli ve milli otomobil” olarak tanıtımları yapılarak, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın çok önemli destekleriyle, beş şirket ve TOBB iş birliğiyle kurulan, nihayet geçen yıl 29 Ekim’de üretime başlayan TOGG markası hakkında neler söylenmedi ki. Başta o sıralarda Habertürk’te yazan ve program yapan Fatih Altaylı tarafından. Altaylı’nın, özellikle otomobiller ve uçaklarla ilgili uzmanlık yazıları da söz konusu olduğundan, söyledikleri TOGG ile ilgili algıya yönelik olumsuz etkiler yarattı.
Neler demedi ki. Üretim bandı yok, motoru Almanya’dan, kalkış hızı düşük, yerli malı otomobil palavrası, hayal satıyorlar vb. pek çok söz.
Ev sahipliğini Büyükşehir Belediye Başkanı olarak Fatma Şahin’in üstlendiği Horasis Global Toplantısı için gittiğim Gaziantep’teki ilk günüm, eski bir hamamdan dönüştürülen Udma Peynir Müzesi’ndeki kahvaltıyla başladı.
Kalabalık bir gazeteci heyetinin davetli olduğu büyük masasındaki tepsilerin (sini) üzerinde dizili kahvaltılıkları anlatmama gerek yok sanırım.
Bu bir Alman fıkrası.
Muhammet Koçak’ın Dergipark’ta yayınlanan “Türkler hakkında ırkçı Alman fıkraları” başlıklı araştırmasını (*) okuduğumda, Almanların Türkler hakkında ne çok öldürme, aşağılama, hakaret içeren ve Türkleri yok etme motivasyonu taşıyan fıkra üretmiş olmalarına önce şaşırdım ama sonra neden şaşırdığıma şaşırdım.
Kim kimdir, bir de mezar taşlarına bakın!
Ve bir de Çanakkale’deki Siyon Alayı’na…
İsrail kadın-çocuk, yaşlı-genç demeden rastgele sivilleri bombalamakta, binlerce insanı öldürmekte. Dünyanın tanık olduğu en korkunç vahşetlerden biri bugün Gazze’de yaşanıyor ve bu barbar Nazi klonlarının, tetiği çeken elin İsrailli yöneticiler olması bizi hiç şaşırtmıyor.
Gazze’de insanlık katlediliyor.