Edinilmiş ezberleri ve yalanları, kitap yazıp meslekte saç baş ağartmış bir gazetecinin ağzından ergen tonlamasıyla dinlediğinizde, insanın hayal kırıklığı daha fazla oluyor.
“Hafızlık kursunu bitirdiği zaman ordu gibi resmigeçit yapan entarili sarıklılar nerede peki? Bir işin ucundan tutamazlar mı? Ancak salâ okunurken mi ortada olacaklar? Hayat kurtarmak yerine öldükten sonra mı ortaya çıkacaklar?”
Amerika’da görmeyi çok istediğim bir şehir var; New Orleans.
Atlas Okyanusu kıyısında, üzerinde gemi yolculukları yapılan dünyanın en uzun nehirlerinden biri olan Mississipi üzerinde boylu boyunca uzanan bu şehri, Fransız Mississipi Şirketi 1718 yılında kurmuş.
Asıl hikâyeleri, hem de en gerçek olanından, depremin yaşandığı bölgede; o acının, yıkımın tam ortasında kalanlar yazdı. Onlara uzanan ve bunun için gecesini gündüzüne katan, elini taşın altına koyan, ter akıtanlar da tanık oldu bu trajediye. Ama şu var ki dayanışmanın gücünü hep birlikte hissettiler; bir olmanın, tek yürek olmanın, millet olmanın gücünü.
Size o hikâyelerden birini anlatayım. İçindeyim çünkü.
Şikâyet etmiş.
Günlerdir uyumadığını, WhatsApp gruplarında depremzedeler için organizasyon yaptıklarını belirterek “Yanlış anlamayın asla şikâyet etmiyorum. Ne gerekiyorsa canla başla aylarca yapmaya da hazırım. Ama neden biz? Neden her şeye biz koşuyoruz? Neden?" sözleriyle “isyan” etmiş.
Hangi birinden başlasam…
Şırnaklı Ömer ve Servet 3 bin kişiye çorba dağıtıyor.
Günlerdir birileri yazıp duruyor, “İktidar seçimi erteleyecek” diye. Bunun da OHAL devam ettiği sürece hukukilik denetiminin olamayacağı gerekçesiyle YSK eliyle yapılacağını ifade ediyorlar. Ancak baştan belirtelim, ilan edilen ve dün Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren OHAL, daha önce Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından dillendirilen seçim tarihi 14 Mayıs’tan bile bir gün önce sona eriyor.
Kaldı ki seçim 18 Haziran’a kalacak gibi görünüyor. Bunu ben değil, iktidar kanadından konuştuğum hukukçu danışmanlar söylüyor. Yani, muhalefetin yaratmaya çalıştığı algının tersine ve kimi yazarların ifade ettiği gibi Cumhur İttifakı, seçimin ertelenmesinden yana görünmüyor. Tabii bunu yazarken her türlü ihtimal için esneklik payı ayırdığımı temkinlilik açısından belirtmem lâzım. Türkiye’de olup bitenlerin hızına yetişmek zor malûm. Zaten Anayasa çok açık, savaş hali dışında seçim ertelemenin mümkün olmadığı belirtilmekte.
ABD’de Lozan Barış Antlaşması’nın yıl dönümü seçilerek 24 Temmuz 2002’de gerçekleştirilen Millenium Challenge (Bin Yılın Meydan Okuması) adlı tatbikatın adını duymayan kaldı mı?
Türkiye’nin çağrılmadığı bir tatbikattı bu. Kapsamı hedef ülkenin 96 saatte işgal edilmesi üzerine kuruluydu.
Tam yazımı yetiştirmenin telaşı arasında aradı.
Açtım.
Kimi arasam ağlamaktan konuşamıyor.
Hayatını kaybedenleri görüyoruz ekranlarda, bir posta ağlıyoruz. Enkazın altında kalan ve can vermiş kızının saatlerce elini bırakmayan babanın fotoğrafına bakıyoruz boğazımız düğüm düğüm. Sonra “Ayaklarımız üşüyor, çorap gönderin” diyen hekimi izlerken başlıyoruz yine hıçkırmaya.
Depremin ilk günü akut müdahale yapıldı. Yaklaşık 15 milyon nüfusa ve yerleşim birimine tekabül eden 10 büyük şehre ilk aşamada 10 bin AFAD kurtarma ekibi gönderildi. Takdir edersiniz ki her yıkılan eve ve enkaza, enkaz altında kalan vatandaşlarımıza yetişemediler. Çünkü yapılan ilk tespitlere göre 5 bin 775 bina tamamen çöktü ama gelen ihbarlara göre yıkılan 11 bin 302 bina daha var. Korkunç. Buna rağmen tüm zorlukların üstesinden gelerek an itibariyle 8 binden fazla vatandaşımız enkaz altından çıkarıldı.
AFAD gönüllüsü ve personel sayısı ise bu sabah itibariyle 24 bin 443’e yükseldi.
Milletimizin başı sağ olsun. Kaybımız büyük, acımız sonsuz. Kaderimiz olan bu coğrafya, ancak 1999 depremiyle fark ettiğimiz ve ancak ondan sonra tedbirlerini almaya başladığımız üzere bizi hep hazırlıksız ve çürük binalarda yakaladı.
Pazartesi sabahı, insanlarımız derin uykularındayken 7,7 büyüklüğündeki deprem onları gafil avladı. Can kaybı hayli yüksek. Komşu ülkelerde bile yüzlerce kişinin hayatını kaybettiğini öğrenmek, depremin şiddetinin büyüklüğünü bize zaten anlatıyor. tv100’ün derlediği bilgilere göre, son 100 yılın en büyük beşinci depremiymiş Kahramanmaraş Pazarcık merkezli bu deprem.
Ethem Sancak’ın adını Türkiye’de bilmeyen yok. Şu anda Doğu Perinçek’in Genel Başkanı olduğu Vatan Partisi’nin Genel Başkan Yardımcısı.
Türkiye’nin en zengin iş insanlarından biri. Hastaneleri olan, dünyanın en büyük birkaç ilaç dağıtımcısı olan Hedef Alliance’ın sahiplerinden biriydi, İngilizlere sattı. Sol hareketin eski mensuplarındandı. O da pek çok sosyalist gibi AK Parti’ye katıldı, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ve hatta ailesinin yakın dostu, sırdaşı oldu. Yıllarca Erdoğan’ın en yakınındaydı ve sonra ne olduysa oldu, bir konuşması bir internet sitesi tarafından cımbızlanıp çarpıtılarak, “Biz Amerika’nın desteğiyle iktidara geldik” diye yazılınca kıyamet koptu. AK Parti’de aleyhine oluşan kampanya ve ihraç lafları üzerine partisinden istifa etti. Oysa sadece, “İktidara geldikten sonra Amerika tüm popüler partilerin içine sızmaya çalıştı” demişti.
Ocak ayının enflasyonunun açıklanmasıyla birlikte iktidarın ekonomi politikası yeniden tartışmaya açıldı.
Muhalefet enflasyonun, yani hayat pahalılığı artış hızının yüzde 58’e düşmesinden rahatsız.
Eğer başarabilirlerse.
Bu yüzden var güçleriyle ve tüm husumetleriyle asılıyorlar.
Cumhur İttifakı cephesinde önümüzdeki bir iki hafta içerisinde çok önemli ve ilginç gelişmelere tanık olabiliriz.
İttifaka yeni katılımların olabileceğine dair aldığım bilgilerden anladığım kadarıyla süreç bir hayli ilerleme kaydetmiş.