Açıklandığı kadarıyla bilinen 12 milyar dolarlık, total 155 milyon varillik bir rezerv. Açılacak yeni kuyularla birlikte günlük üretimin 100 bin varile kadar çıkması bekleniyor.
Türkiye geç de olsa yürüttüğü yoğun mücadeleyle petrol rüyasını yavaş yavaş gerçek kılıyor ama bu hiç de kolay olmuyor.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in, önceki günkü grup toplantısında Yeni Akit’ten Yeni Şafak gazetesine, Refah Partisi’nden Tayyip Erdoğan’a, Şevket Kazan’dan Kemal Kılıçdaroğlu’na kadar herkesin yardımına nasıl cansiperane koştuğunu “ha ha ha” diye tuhaf gülme efektleri çıkararak anlatması, yalnızca Ekrem İmamoğlu’na verdiği “abla desteği”nin bir izahatı değildi. Akşener geçmişi hatırlatarak sanki alacak tahsiline çıkmıştı ve hepsine birden “Ben size zamanında yardım ettim” diyor, diyetini istiyordu.
Müthiş bir siyasi ihtirasın kıvılcımları çakıyordu gözlerinde.
CHP, Kemalcilerle Ekremciler diye ikiye ayrıldı neredeyse. Bu ayrım yalnızca parti teşkilatıyla sınırlı değil, tabana da hızla yayılmış durumda. CHP’ye yüzde 70’e yakın oy çıkan bir bölgede ikamet ettiğimden ve tv100 artık çok fazla izlenen bir televizyon kanalı olduğundan sık sık önüm kesiliyor. Daha çok CHP'li vatandaşlar tarafından soru yağmuruna tutuluyorum. Dün dört kişiyle konuştum. Tüm tahminlerimin aksine Ekrem İmamoğlu’na karşı büyük bir teveccüh yok, hatta bazıları tepkili. Onun, İstanbul Belediye Başkanlığını Kemal Kılıçdaroğlu sayesinde kazandığını söylemeleri de önemliydi. Seçmenin sağı solu hiç belli olmuyor gerçekten de.
Parti teşkilatında ağırlıklı ortalamanın Kemal Kılıçdaroğlu’ndan yana tutum aldığı malum. Ancak bir yandan Meral Akşener’i arkasına aldığı için CHP’lilerin büyük tepkisini çeken Ekrem İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığı ısrarından vazgeçmek bir yana, bu yolun kilometre taşlarını yavaş yavaş döşediğini net biçimde görüyoruz.
Gerçek hayattan ve bir hayli can sıkıcı bir olayla başlayayım anlatmaya.
Bu Yusuf Usta (Yusuf Çakır) ile Fatih Portakal arasındaki bir mesele.
Ortada büyük bir skandal var.
Ankara Büyükşehir Belediyesi alttan alta bu rezaletin dedikodularıyla fokur fokur kaynamakta. Üstelik CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel de bundan haberdar.
Bu satırları Ekrem İmamoğlu’nun dünkü duruşmasını izlerken yazmaya başladım. Kararı bekleyip bitirdim.
İmamoğlu’na 2 yıl 7 ay hapis cezası verildi. Bu ceza SİYASİ YASAK da içeriyor.
Bana “Sadece zincir marketler mi sorumlu ülkede hayat pahalılığı ve enflasyondan? Diğer meselelere, hükümetin yanlış ekonomik politikalarına odaklansana” diyenler var.
Okuyanlar, tanıyanlar bilir. Doğru bildiğimi söyler ve yazarım.
Aynı yerden start aldılar.
Önce Meclis kürsüsünden Gazi Meclis lafına verdi veriştirdi. Kürsüyü yumruklayarak, “Ne Gazi Meclisi, bırakın bu ayakları” deyiverdi. Çünkü o televizyon başında FETÖ’cülerin darbe kalkışmasını yüreği pır pır ederek “Bu sefer bir şekilde (Canan’cığım!) gidecekler galiba” diye izlerken yardımcısı Özgür Özel dâhil kimi CHP’lilerin de içinde bulunduğu Meclis, FETÖ’cüler tarafından bombalanıyor, bir kısmı harabeye dönüyordu. O FETÖ’cüler bağımsız Türk mahkemelerinde itirafçı olup bu alçakça bombardımanı nasıl yaptıklarını anlatıyorlar ama Kemal Kılıçdaroğlu ikna olmak istemiyordu. Ünlü sorusuyla sayıklar gibi “Böyle bir şey olabilir mi?” demesinin sebebi açıktı aslında. Madem argo başladık Kemal Bey sayesinde, öyle devam edelim:
Önceki günkü yazımda, terbiye sınırlarını aşan bir çıkış yaparak hükümet ortaklarını ve medya mensuplarını ağır sözlerle aşağılayıp hakaret eden BİM CEO’su Galip Aykaç’ın 7 Aralık’ta hesap vereceğini söylemiştim. Hesap vereceği yer tabii ki Rekabet Kurumu’ydu. Çünkü kendileriyle birlikte 20 perakende ve market zinciri firma ile üretici şirketler hakkında yürütülen, 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanun’un 4. Maddesine muhalefetten yürütülen soruşturma sonuçlanmıştı ve muhatap firmalar 6-7 Aralık tarihlerinde savunmalarını yapacaklardı.
Rekabet Kurumu şahane bir uygulamayla savunmaları açık hale getirdiler ve online yayınladılar.
Geçen hafta İsveç’ten Türkiye’ye gönderilen PKK’lı terörist Mahmut Tat, PKK/KCK kapsamında silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezası almıştı. Cezayı Yargıtay onamıştı ama tutuksuz yargılandığı için yurt dışına firar etmişti. İsveç, 2015 yılında iltica talebinde bulunan teröristin bu başvurusunu reddetmişti.
Bu iadeyle bir “pembe tablo” ortaya çıktı. İsveç ne güzel iade ediyordu artık. Acaba Türkiye yakında İsveç’in NATO’ya girişine “Evet” diyebilir miydi?
BİM Marketleri İcra Kurulu Üyesi Galip Aykaç önceki gün başkanı olduğu Gıda Perakendecileri Derneği’ni de arkasına alarak, tehditler ve hakaretler yağdırıp esti gürledi. Bu arada marketlerde artık takip edilemeyecek denli hızlı değişen etiketleri tespit edip yayınlayan sosyal medya takipçileri, medya mensupları ve hükümet ortağı MHP de bu tehditlerden, hakaretlerden payını aldı.
Aykaç’ın ilginç bir psikolojisi var. Sanki dokuz ayda 5 milyar lira kâr elde eden, bu yıl sonunda cirosu tahmini 130 milyar liraya ulaşacak olan kendi şirketi değilmiş gibi “Biz en ücra yerlere, mezralara bile market götürüp insanları besliyoruz, biz olmasak beslenemezler” mealinde sözler sarf ediyor. Sanırsınız halka bedava yiyecek dağıtıyor. O market kurmasa biz beslenemeyeceğiz.