Önceki günkü “Türkiye sömürge ülkesi mi? Hâkim, savcı ve bürokratlar hangi ülke adına karar veriyor?” başlıklı yazım (*) bir tepkinin dile getirilmesiydi. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sınırları içinde, bir Alman mahkemesinin verdiği kararı doğru kabul edip, hiçbir araştırma yapmadan, Almanya’dan çocuklarını alıp gelip İzmir’e yerleşen bir babanın üç çocuğunu elinden alan savcı ve hâkimlere olan tepkimdi bunun sebebi.
Özet geçeyim.
Size Cumhuriyetimizin kuruluşunun 101. Yıldönümünde İzmir’de yaşanan vahim bir olayı anlatmak istiyorum.
Cumhuriyetimiz, bağımsızlığımız, Türk Adaleti ve bürokrasisi açısından içler acısı bir olay.
Japonya 2. Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru uçaklarına yeterince yakıt bulamayınca ve savaşın seyri aleyhlerine dönünce pilotlarına ölüm emri verdi ve düşman hedeflerine kullandıkları uçaklarla kamikaze olarak dalmalarını emretti. Böylece Japon pilot hedef aldığı bir Amerikan savaş gemisinin üzerine doğrudan doğruya dikey iniş yaparak taşıdığı patlayıcılarla birlikte infilak ediyordu. Bu yöntem savaşın sonucunu değiştirmedi ama ABD deniz kuvvetlerine büyük zarar verdi.
Ölüme giden pilotların kullandığı Kamikaze Uçaklar bilgisayar teknolojisinin gelişmeye başlamasıyla birlikte insansız kamikaze hava araçlarının doğumunu haber verdi. Hedef değiştirebilen, yönlendirilen, hedefe dalış yapan ve patlayarak kendisini de şarapnel parçası halinde kullanabilen kamikaze sistemler artık savaşların seyrini değiştirdi.
MHP Lideri Devlet Bahçeli öyle görünüyor ki planlanan bir oyunu bozdu ve yeni bir oyun kurdu.
Baştan söyledik, bu bir DEVLET AKLI idi ve düşünülmüş, taşınılmış aynı zamanda da planlanmıştı.
Baştan adını koymak gerekirse bu akla şapka çıkarılır.
Belli ki çok düşünülmüş, taşınılmış ve planlanmış bir sürecin başlangıcıydı MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin dünkü grup toplantısında yaptığı konuşma.
Kamuoyunu meşgul eden o kadar çok olay var ki insan hangi birine bakacağını şaşırıyor. Geçmişte Çalışma Bakanlığı müfettişliği yapmış olmam ve gazetecilik mesleğine ikinci kez Hürriyet’te “Çalışma Yaşamı Uzman muhabiri” olarak işe başlamam edeniyle AK Parti Batman Milletvekili Ferhat Nasıroğlu’nun kurucusu olduğu Soma’daki maden şirketi FERNAS işçilerinin yaklaşık 60 gündür devam eden eylemleriyle ilgilenmek istedim ve ufak bir soruşturma yaptım. İşçiler Soma’dan yola çıkarak Ankara’ya kadar YALINAYAK yürümüşler, sonrasında Ankara Kurtuluş Parkı’nda açlık grevine gitmişlerdi.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile Hükümetin iki belirgin hatası var.
Birincisi özeleştiri yapıp zayıf yönlerini masaya yatırmıyor.
Kamuoyu araştırmasını yapan Toplum Çalışmaları Enstitüsü adlı bir dernek.
18 yaş üzeri seçmeni baz alarak 1514 kişiyle bilgisayar destekli telefonla anket yöntemi ile 19-22 Eylül 2024 tarihlerinde gerçekleştirilmiş bir araştırmadan söz ediyorum.
Önceki gün X hesabından özeleştiri de içeren bir paylaşım yaptı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan.
Cümlelerine son dönemdeki üzücü hadiselerin milletimizin kendini güvende hissetmemesine, adaletin tecellisi konusunda tereddüde düşmesine sebebiyet verdiğini, bir kadın polisimizin ve genç kızlarımızın vahşice katledilmelerine halkın haklı olarak tepki gösterdiğini belirterek başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şu sözleri çok çarpıcıydı:
Türkiye iki genç kızın manyak bir psikopat tarafından kafasının, kollarının kesilerek surlardan aşağıya atılmasını konuşuyor günlerdir. İnsanlar dehşet içinde. Bu olayı destekleyen gündelik vakalar ise üzerine tuz biber ekiyor; karısını öldürenler, sokakta sevgilisini dövenler, trafikte en ufak bir sürtüşmede tabanca çekip karşısındakinin üzerine yürüyenler…
Sıla bebeği ve Narin’i hatırlamak bile acı veriyor bu arada.
Hatta kimse Tarkan’ın umurunda değil.
Öyle anlaşılıyor ki çocuğundan başka hiçbir çocuğun onun gözünde değeri yok. Öldürülebilirler, parçalanabilirler, kafa derileri yüzülebilir, testisleri yutulabilir, araç altında kalabilirler, kollarından, bacaklarından çeşitli parçalar koparılabilir.
Ne güzel bir hayat.
Tadından yenmez.
Bundan yaklaşık bir buçuk ay önce, 11 Ağustos tarihinde önemli mevkilerde bağlantıları olan, kendisi de etkili bir pozisyonda bulunan tanıdığımdan çarpıcı bir bilgilendirme mesajı aldım.
Türkiye’deki hazırlıkları; daha doğrusu kimsenin aklına bile gelmeyecek gelişmeleri anlattı bana.
Günlerdir yazıyorum ve adeta bilgi akıyor.
Konu neydi?
Başlıktaki laf, televizyon ve dijital platform dünyasının merkezindeki ünlü bir yapımcıya ait.
Anlatacağım.