Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın seçim sonrası toplanan MYK’da yaptığı konuşma neredeyse tam metin medyaya “sızdırıldı” diyeceğim ama adeta servis edildi. Bu konuşmayı uzun uzun yazmayacağım. Sadece şu kısmını alıntılamak istedim:
“Nerede bir EKSİK, HATA, KASIT veya İHANET varsa, üzerine gitmek boynumuzun borcudur. Diğer türlü, Allah korusun, daha büyük felaketlerin, daha sarsıcı kayıpların yaşanmasına mâni olamayız.”
Böyle kallavi ve sert bir seçim yenilgisinin ardından doğrusu Cumhurbaşkanı’ndan bir açıklama bekliyordum ama bunun seçim zaferlerinden alışıldığı üzere balkon hitabeti olabileceğine ihtimal vermemiştim.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan demokrasiyi ve seçmen iradesini öne çıkaran müthiş bir konuşma yaptı.
Şimdi pek çok kişi ortaya çıkıp şöyle laflar ediyor:
“Yeniden Refah Partisi öyle harcamalar yapıyor ki seçim kampanyası için. İBB’den ve Başkanı Ekrem İmamoğlu’ndan destek aldıklarına dair şüphelerimiz var.”
Önce Belçika’da başladılar, ardından Almanya’ya sıçrattılar ve son olarak Hannover’deki Türkiye Konsolosluğu’na saldırdılar. Türkleri yalnız yakaladıkları yerde kıstırıp kıyasıya dövdüler, işyerlerini yakıp araçlarını ters çevirdiler. Belçika ve Alman polisi ise yalnızca seyretmekle yetindi. Ha bu arada NATO için onay verdiğimiz İsveç’i de unutmadılar.
Biz bu görüntülere yabancı değiliz.
Fenerbahçe-Trabzonspor maçında yaşanan çok tatsız ve nahoş olayları önceki hafta epey tartıştık. Trabzon seyircisinin sahaya inmesiyle başlayan kargaşa, Allah’tan daha fazla vahim sonuçlar doğurmadı, kıl payı felaketin eşiğinden dönüldü.
Takımlar arasında spor sayfalarındaki ifadesiyle “Ezeli rekabet” olabilir ama bu rekabet Trabzonspor ile Fenerbahçe arasında birileri tarafından adeta düşmanlığa dönüştürülmüş durumda. Bu durumdan iki tarafın seyircileri de etkileniyor haliyle.
FETÖ 15 Temmuz gecesi darbe girişiminde bulunduktan sonra ülkede olağanüstü hâl ilân edildi malum.
Gerçi daha o gece yargıda isimleri saptanmış 4000’e yakın FETÖ’cü hâkim ve savcı tasfiye edildiyse de TSK’da, Emniyet’te ve çeşitli kamu kurumlarında asıl kapsamlı tasfiyeler Olağanüstü Hâl Yasası kapsamında çıkarılan kanunlarla mümkün oldu.
"Gecenin 3'ünde telefon çalsın darbe oluyor desinler, ama gençler yapıyor desinler, ben o darbeye teslim olurum."
Tüm partilerin; AK Partisi, CHP’si, MHP’si, İyi Partisi dâhil hepsinin, 40 yaş üzerindeki siyasetçileri gidecekse o darbeye razıymış.
Geçen gün, tanıdığım ve öteden beri HDP-DEM çizgisine oy veren, 14-28 Mayıs genel seçiminde Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekleyen bir genç ile konuşuyordum. Kendisi yüzlerce kişiden oluşan, adeta aşiret gibi kalabalık bir ailenin mensubu ve hepsi de dindar Kürtler.
Bana “Abi kime oy vereceğiz İstanbul’da?” diye sordu.
Tuhaf bir başlık oldu biliyorum.
Ama Mustafa Kemal Atatürk gibi tartışılmaz derecede kalibreli bir tarihi kişiliği idolleştiren CHP seçmeninin, çok derin çukurlara inmek zorunda bırakılarak, politik evrenimize itelenmiş böyle bir kimliği kabullenebilmesini başka türlü tarif etmek mümkün olamayacaktı.
O iki isim, İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ ve Konak Belediye Başkan Adayı Ceyda Bölünmez Çankırı.
Başarılı olurlar ve kazanırlarsa gerçekten de yerel seçimlere dair tüm paradigma değişir.
Şimdi size bir anekdot (*) anlatacağım.
Bundan 30 yıl kadar öncesine ait bir hikâye…
Şu sıralar, yukarıda gördüğünüz, Gazeteci-Yazar Nedim Şener’in kaleme aldığı MAHREM İÇİNDE MAHREM adlı kitabı okumaktayım. Bu satırları yazmak için kitabın bitmesini bekleyemedim. Tarihsel bir sıralamayla, zaman zaman ufak geri dönüşlerle ve belgelerle, herkesin, ama herkesin kolaylıkla anlayabileceği bir anlatımla yazılmış, müthiş bir çalışma. FETÖ denilen iblis örgütüyle ilgili onlarca yazı yayınlamış, kitap okumuş olmama rağmen, içinde bilmediğim o kadar çok konu, malzeme, enteresan olay var ki. Bildiklerimle ilgili de çok faydalı bir hafıza tazeleme imkânı veriyor bana. Küresel çapta bir örgütsel sistematiğin nasıl çalıştığının net olarak dökümü bu kitap.
Geçen yıl ekonomik durum bugünkünden kötüydü. Ama o yıl yapılan 14-28 Mayıs Genel ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, millet yetkiyi bir kez daha Cumhur İttifakı ile Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a verdi.
Yüzde 52,5 oy ile “Evet ekonomi kötü, ama bu muhalefete de güvenmiyorum. Onları ekonomiyi düzlüğe çıkaracak yeterlilikte görmediğim gibi HDP ile iş tuttukları, ülkeyi bölme tehlikesi yarattıkları için de her şeye rağmen seni yetkilendiriyorum” dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel ağzından çıkanı kulağı duymayan ama öte yandan da içindekileri tek tek ortaya döken bir siyasetçi…
Önceki gün "Türkiye'yi sevenlerden oy istiyoruz. Bedelli askerliğe kaçanlardan değil, gerekirse bu vatan için canını vermeye razı olanlardan oy istiyoruz" diyerek, bir kez daha ülkemiz açısından ne kadar büyük bir tehlike olduğunu herkese ispat etti.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, PKK terör örgütünün siyasal uzantısı DEM ile ittifak yaptıklarını sonunda tv100’de açık açık itiraf etti. Bu ittifakı Kent Uzlaşısı olarak tanımladı Özel.
Özgür Özel bir itirafta daha bulundu ve dedi ki: