Hacer Haniç

Hacer Haniç

Son Yazıları

TÜİK verileri ve toplumsal ruh hâlimiz

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yayınlanan 2024 “Yaşam Memnuniyeti Araştırması”, ülke genelindeki bireylerin mutluluk, umut ve beklenti seviyelerine dair güncel bilgiler sunuyor. Son veriler, 2023 yılında yüzde 52,7 olan “kendini mutlu hisseden” vatandaş oranının 2024’te yüzde 49,6’ya gerilediğini gösteriyor. Benzer şekilde, geleceğinden umutlu olduğunu belirtenlerin oranı da yüzde 67,1’den 64,3’e düşmüş durumda.

Bu düşüş, sadece istatistiksel bir detay değil; aslında sokağa, işyerlerine, evlere yansıyan bir moral ve motivasyon kaybını işaret ediyor. Ayrıca araştırma, Türkiye'nin en önemli 3 sorununun; “hayat pahalılığı, eğitim ve yoksulluk” olduğunu ortaya koyuyor. Gelin, bu üç temel başlığın, mutluluk ve umuda nasıl etki ettiğine bakalım.

Yazının Devamı

Kudüs Paktı: Ortadoğu’da barış ve adalet arayışı

Küresel sistem, 21. yüzyılda barış ve istikrar arayışını her zamankinden daha yoğun şekilde sürdürüyor gibi gözükse de Filistin meselesi bu arayışın önünde en büyük engellerden biri olarak varlığını koruyor. Gazze’de yaşanan insani kriz, yalnızca bölgesel değil, aynı zamanda uluslararası hukukun, temel insan haklarının ve küresel adalet arayışının en sert sınavlarından birini temsil etmektedir.

Giderek derinleşen bu kriz, tarafsız gözlemcilerin bile açıkça görebileceği üzere, siyasi çatışmanın çok ötesine geçerek, insanlık değerlerine ve evrensel hukuk ilkelerine doğrudan meydan okumaktadır. Gazze’ye yönelik abluka ve zorla yerinden etme, işgal girişimleri, uluslararası hukukun en temel ilkeleriyle açıkça çelişmektedir.

Yazının Devamı

Sosyal konut seferberliği

Barınma ve beslenme, birbiriyle bağlantılı iki temel ihtiyaçtır. İnsanın güvenli bir yaşam sürdürebilmesi, bu ihtiyaçların aynı anda ve dengeli bir şekilde karşılanmasına bağlıdır. Özellikle ekonomik kriz dönemlerinde, bu dengenin korunması hayati önem taşır.

Yüksek enflasyon, en çok barınma ve gıda fiyatlarında kendini gösteriyor. Konut ve gıda fiyatlarının kontrolsüz şekilde artması düşük ve orta gelirli ailelerin bütçesini zorluyor. Bu tablo karşısında sosyal konut projeleri, tarım ve hayvancılığa yatırım hiç olmadığı kadar önemli hale geliyor.

Yazının Devamı

İstanbul depreme mi, yoksa erken seçime mi hazır?

Türkiye, coğrafi konumu nedeniyle birçok doğal afetle karşı karşıya kalan bir ülkedir. Bu afetler içinde en büyük riski oluşturan hiç şüphesiz depremlerdir. Ülkemizin neredeyse tamamı aktif fay hatları üzerinde yer almakta ve büyük depremler belirli periyotlarla meydana gelmektedir. Peki, afet yönetimi konusunda ne kadar hazırlıklıyız? Geçmişten bugüne neler öğrendik ve neler yapmalıyız?

Son yıllarda yaşadığımız Van, Elazığ, İzmir ve Kahramanmaraş depremleri, bize bazı eksikliklerimizi acı bir şekilde hatırlattı. Deprem sonrası müdahalede gecikmeler, koordinasyon eksiklikleri ve yetersiz altyapı, afet yönetimi konusunda daha fazla çaba harcamamız gerektiğini gösterdi. Özellikle, binaların depreme dayanıklılığı konusundaki ihmaller ve kentsel dönüşüm süreçlerindeki aksaklıklar, bu tür felaketlerin can ve mal kaybını artırmasına neden oluyor.

Yazının Devamı

Geçmişten günümüze bürokratik sorunlar

Türkiye’de devlet geleneği, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e miras kalan güçlü bir bürokratik yapı üzerine inşa edilmiştir. Bu yapı, zaman zaman siyaset ve halk iradesiyle rekabet eden, hatta onu baskılayan bir güç odağına dönüşmüştür. Bugün hâlâ etkisini hissettiren “bürokratik oligarşi” kavramı, devletin kurumsal hafızasını koruma iddiası ile halkın talepleri arasında süregelen gerilimin bir yansımasıdır.

Osmanlı İmparatorluğu’nda merkeziyetçi bir yönetim anlayışı hâkimdi. Padişahın mutlak otoritesi altında bile bürokrasi, devletin işleyişinde kritik bir rol oynuyordu. Osmanlı’nın modernleşme çabaları, özellikle Tanzimat Fermanı (1839) ve Islahat Fermanı (1856) bürokratik yapıyı daha da güçlendirdi.

Yazının Devamı

Muhalefetin başarısızlık kıskacı

Demokrasilerde muhalefetin varlığı, yalnızca iktidarın yanlışlarını dile getirmekle sınırlı değildir. Muhalefet, aynı zamanda topluma gerçek bir alternatif sunabilmeli ve halkın sorunlarına çözüm üretebilmelidir. Ancak Türkiye’de muhalefetin en temel sorunlarından biri, bu kritik görevi yeterince yerine getiremiyor oluşudur. Daha açık ifadeyle etkili bir muhalefetin yokluğudur.

Seçmen sadece “iktidar kötü” söylemiyle ikna olmaz, “siz gelince ne değişecek?” sorusuna tatmin edici bir yanıt bekler. Bu sorulara net yanıtlar verilmezse, seçmen mevcut düzenin değişmesini istemez.

Yazının Devamı

CHP’nin yerel yönetim karnesi

Yerel yönetimler, siyasi partilerin halk nezdindeki gücünü, güvenilirliğini ve iddia ettikleri yönetim anlayışını en somut biçimde ortaya koyabilecekleri alanlardır. Yerel yönetimlerin başarısı, sadece sunulan hizmetlerin niteliğiyle değil, aynı zamanda yönetime hâkim olan ahlaki ve etik değerlerle ölçülür. Bu bağlamda, CHP’nin yönettiği belediyeler, özellikle 2024 yerel seçimlerinden sonra kazandıkları büyükşehirlerle birlikte, hem hizmet performansı hem de etik değerlere bağlılık açısından ciddi bir sınavdan geçiyor.

CHP’nin seçim öncesinde öne çıkardığı “adalet”, “şeffaflık”, “liyakat” ve “israfla mücadele” gibi temel sloganlarının ne ölçüde hayata geçirildiği konusu tartışmaları beraberinde getiriyor. Yapılan atamalarda, partililerin, akrabaların ve yakın çevrelerin tercih edildiğine dair haberler sıkça kamuoyuna yansıyor. Bu konunun çarpıcı bir örneği ise Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ın, dayısının oğlunu itfaiye müdürü olarak ataması ve ardından Kartalkaya’da faciaya dönüşen otel yangını oldu.

Yazının Devamı

Yetki var sorumluluk yok

Bolu Kartalkaya’daki Grand Kartal Otel’de yaşanan trajedi ve 78 kişinin hayatını kaybetmesi ülkemizde büyük bir yasa ve öfkeye yol açtı. Adalet Bakanlığı’nın, hayatını kaybedenlerin kimliklerini açıklamasıyla birlikte facianın boyutları daha da netleşti. Olay, hem yasal hem de insani açıdan ciddi sonuçlar doğuracak bir ihmaller zincirini işaret ediyor.

Her olumsuz olayın ardından, sorumluların hesap vereceğine yönelik açıklamalar yapılır. Normal işleyiş, sorumluların hesap vereceğini bilmesi, buna uygun davranması ve sorumlulardan mutlaka hesap sorulmaması şeklinde olmalıdır. Sorun bu işleyişin aksaklığından kaynaklanıyor. Toplum, bir sistemin işlevsiz olduğunu düşündüğünde, hem makamlara hem de adalet sistemine olan güvenini kaybeder.

Yazının Devamı

Denetimsizliğin ve ihmalkârlığın acı yüzü

Bu yazımda, genel siyasetten yerele uzanan rant, yolsuzluk, rüşvet ağının oluşturduğu tahribatı ve dönen çark düzenini konu almayı düşünüyordum. Bolu Kartalkaya’da yaşanan otel yangını, bu konunun ne kadar acil ve hayati olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.

Bolu Kartalkaya’da yaşanan otel yangını ile derinden sarsıldık. Turizm açısından önemli bir bölge olan Kartalkaya’da, tatil için tercih edilen, insanların konfor ve güvenlik beklentisi ile konakladıkları bir otelin, felakete dönüşmesi hepimize, “nerede yanlış yapıyoruz?” sorusunu hatırlattı.

Yazının Devamı

Emeklilik, bir ayrıcalık değil haktır

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, kendisine sorulan kademeli emeklilik sorusuna, “Biz şu an mevcut aktüeryal dengeyi nasıl sağlayabiliriz, emeklilerimize aylıkları düzenli nasıl ödeyebiliriz, sağlık hizmetlerini sürdürülebilir hale nasıl getirebiliriz, bunun telaşı ve çalışması içerisindeyiz” şeklinde açıklama getirmesi endişe verici bir tablo ortaya koyuyor.

Türkiye’de emeklinin aldığı maaşlar uzun zamandır tartışma konusu haline getiriliyor. Bu durum, emeklilik maaşlarının düşük olduğu gerçeğini görmezden gelerek, mevcut ekonomik sorunların faturasını emeklilere yükleme girişimi olarak algılanıyor. Oysa emeklinin maaşı, yıllar boyunca ödedikleri primlerin, alın terinin ve fedakârlıklarının karşılığıdır.

Yazının Devamı

İbn Haldun’un adalet ve liyakat ilkeleri

Türkiye’de siyasetçiler ve yöneticiler için Mukaddime’nin okunması bir zorunluluk olmalı.

Son yıllarda, Türkiye siyasetinde ve toplumsal yapıda nitelik erozyonuna dair giderek artan bir endişe var. Bu durum, siyasetçilerin karar alma süreçlerinden, toplumun genel eğitim düzeyine ve hatta günlük hayatın pek çok alanına kadar kendini gösteriyor. Türkiye’de siyaset ve toplumda nitelik kaybı, geleceğimizi tehdit eden en büyük sorunlardan biridir.

Yazının Devamı

Gazetecilik, gerçeği arama yolculuğudur

Bugün 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü. Gazeteci, doğru, tarafsız ve güvenilir bilgileri toplamak, araştırmak ve kamuoyuna aktarmakla görevli kişiye denir. Gazeteciler, olayları ve gelişmeleri takip ederek yazılı, görsel veya dijital medya aracılığıyla halka sunar. Gazetecilerin en önemli görevlerinden biri de toplum adına denetleme görevini üstlenmektir. Bu görev, demokrasinin temel taşlarından biridir ve halkın çıkarlarını korumayı hedefler.

Kuvvetler ayrılığı ilkesinde “dördüncü kuvvet” olarak adlandırılan basın; yasama, yürütme ve yargı gibi devletin temel organlarını denetleme işlevi görür. Bu rolü sayesinde basın şimdiki adıyla medya, toplumda şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkelerinin uygulanmasına katkı sağlar.

Yazının Devamı

Beyin göçü: Türkiye’nin kanayan yarası

Türkiye, kırk yılı aşkın bir süredir enerjisini ve kaynaklarını tüketen terör sorunuyla mücadele ediyor. Bu süreçte binlerce insanımız hayatını kaybetti, ekonomik maliyet milyarlarca doları buldu ve toplumsal barış üzerinde derin yaralar açıldı. Terör, sadece bir güvenlik meselesi değil, aynı zamanda sosyal, ekonomik ve siyasi boyutları olan çok yönlü bir sorun olarak karşımızda duruyor.

Bu sorunun çözümü, hem toplumsal barışın yeniden inşası hem de ekonomik ve sosyal kalkınmanın hızlanması için kritik önemdedir. Kırk yıl boyunca bugün olduğu gibi terör sorunuyla gündemi kilitlenen Türkiye, enerjisini artık daha fazla üretim, eğitim ve kalkınmaya yönlendirecek bir çözüm yolunu bulmak zorundadır. Kaybedecek vaktimiz yok.

Yazının Devamı

Devlet Bahçeli’nin çağrısı ne anlama geliyor?

1 Ekim’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) açılışı, Türk siyasetinde yeni bir dönemin başlangıcına işaret etti. MHP lideri Devlet Bahçeli’nin, DEM Parti grubuyla tokalaşması ve terör elebaşı Öcalan’a yapmış olduğu çağrı büyük yankı uyandırdı.

MHP lideri Devlet Bahçeli’nin bu hamlesi, genel hatlarıyla Türkiye’nin iç barışını güçlendirme yönünde atılmış önemli bir adım olarak değerlendirildi. Devlet Bahçeli, “yeni bir döneme giriyoruz. Dünyada barış isterken kendi ülkemizde barışı sağlamak lazım” ifadeleriyle, uzattığı elin teröre karşı ortak bir cephe oluşturma çağrısı olduğunu vurguladı.

Yazının Devamı

Yeni başlangıçlar, yeni umutlar hoş geldin 2025

Gelecekten umut olmayan bir yerde, şimdiki zamanın gücünden bahsedilemez. Unutulmamalıdır ki, insanın varoluşunda her zaman bir yenilenme ve yeniden başlama potansiyeli vardır. Şimdiki zamanın gücü, tam da umudun yeniden inşa edilebileceği bir fırsattır. Hayatın kendisi, umut ve belirsizlik arasında ince bir ipte yürüyüş gibidir. İnsan, yaşam yolculuğunda bu iki unsurun arasında denge kurmaya çalışır. Bazen öyle anlar gelir ki, gelecek tüm ihtimalleriyle karanlık görünür ve bu karanlık, şimdiki zamanın anlamını da gölgelemeye başlar.

Gelecekten umut olmayan bir yerde, şimdiki zamanın gücünden bahsedilemeyeceğini söylemek, bu bağlantının kopukluğunu derinden anlamaktır. Çünkü umut, sadece geleceğe dair bir beklenti değildir; bugünü şekillendiren en önemli motivasyonlardan biridir.

Yazının Devamı