Türkiye 31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlere odaklandı. Nihayetinde her seçim, faturası millete kesilen bir maliyet olarak karşımıza çıkıyor. Seçimlerin düzenlenmesi için yapılan masraflar ve siyasi partilere kampanyaları için verilen Hazine yardımı en büyük maliyet kalemleri arasında yer alıyor.
Siyasi Partiler Kanunu’na göre siyasi partilere yapılan Hazine yardımı, yerel seçimlerin olduğu yıllarda normal tutarın iki katı, genel seçimlerde ise bu rakam üç katı olarak belirleniyor. Bu doğrultuda yüzde 7 barajını aşan AK Parti, CHP, MHP, İYİ Parti ve DEM Parti olmak üzere beş siyasi partiye Hazine’den toplam 6 milyar 682 milyon Türk Lirası para aktarılmış olacak. Bu paydan her fırsatta terör örgütü PKK’ya desteğini açıklayan, terörle arasına mesafe koymayan DEM Parti’ye de 658 milyon Türk Lirası Hazine yardımı yapılacak.
2023 seçim gündemiyle geçti ve 2024’ün ilk çeyreğini de seçim gündemiyle kapatacağız. Genel seçimler, yerel seçimler derken bir buçuk yılı geride bırakmış olacağız. Eğer olağanüstü bir durum yaşanmaz ise 2028’e kadar seçim yok. Bu süre zarfı içerisinde kim ne yaptıysa heybesine onu koyup dört yıl sonra yeniden milletin huzuruna çıkacak. Bugün olduğu gibi…
Siyasi partiler, yerel seçim startını verdi. Merak edilen, uzun süredir üzerinde tartışılan illerin, ilçelerin adayları tek tek açıklanıyor. İstanbul, Türkiye siyasetine yön veren konuma sahiptir. 2023 Genel Seçimleri’nde toplam 64 milyon 113 bin 941 seçmenin 11 milyon 350 bin 971'i İstanbul'da oy kullandı. İstanbul siyasi parti ve siyasi aktörlerin gelecek siyasal başarısında etkili bir şehir.
Birileri hâlâ son kullanma tarihi geçmiş, bilindik yöntemlerle suni gündem oluşturma peşinde. Suni gündem, özünde kamuoyunun ilgilendiği, merak ettiği konuları yansıtmayan bir kişinin veya bir kesimin kamuoyunca konuşulmasını istediği bir meseleyi dolaşıma sokmasıyla oluşan yapay gündemlerdir.
Günümüzde farklı olarak sosyal medya mecralarının etki alanının giderek güçlenmesi ile takipçi sayısı fazla sosyal medya hesaplarının ve çeşitli medya araçlarının suni gündem oluşturmak için aktif rol oynadığını açıkça görmekteyiz. Milletin birlik ve beraberliğini hedef alan, toplumu ayrıştıran, kin ve düşmanlığa sevk eden bu hesapların arka planı karanlık…
PKK terör örgütü yine canımızı yaktı. 12 vatan evladımız şehit oldu. Şehitlerimizin evlerine ateş düştü. Bütün Türkiye yasa boğuldu. Üzüntümüz ve öfkemiz tarifsiz… Şehitlerimize Allah’tan rahmet, acılı ailelerimize sabır niyaz ediyorum. Milletimizin başı sağ olsun.
Türkiye 40 yıldır terörle mücadele halinde. Bir türlü terörü sonlandıramadı. Bunun temelinde yatan bazı sebepler öne sürüldü, tartışıldı, belli başlı tavizler verildi, açılım süreci başlatıldı, ne yapıldıysa çözüm bulunamadı. Çünkü terörün derdi çözüm değil; sorun üretmek, kan dökmekti, bölmek parçalamaktı…
İfade özgürlüğü demokratik bir toplumun temel taşlarından birisidir. Ancak, bütün özgürlükler gibi ifade özgürlüğü de mutlak değildir. İfade özgürlüğünü en kutsal haklardan sayan insan hakları sözleşmelerine bakıldığında, bu sözleşmelerin hepsinde, ifade özgürlüğünün demokratik toplumdaki öneminden bahsedildikten sonra sınırlama sebeplerine yer verilmiştir.
Bu sınırlamalar; ulusal güvenliğin, toprak bütünlüğünün, genel ahlak değerleri ve toplum sağlığının, bireysel hakların korunması, kamu düzeninin sağlanması, suçun önlenmesi gibi hususlarda devreye girmektedir. Yani ifade özgürlüğünün sınırsız bir hak olmadığı ve belli koşullara dayandırıldığı hem uluslararası hukukta hem de ulusal hukuk mekanizmalarında yer edinmektedir.
Tartışmalara neden olan TikTok yayınlarına her geçen gün bir yenisi ekleniyor. Açık konuşmak gerekirse TikTok hakkında çok bilgi sahibi değilim. İnternet ortamında önüme düşen videolardan dikkatimi çekiyordu. Son dönemlerde bu kadar da olmaz dediğimiz görüntülerin paylaşılması ile gündeme gelen TikTok videoları aynı zamanda toplumun içine düştüğü cehalete ve yozlaşmaya ayna tutuyor. Sadece TikTok değil diğer dijital mecralar için de aynı şey geçerli…
TikTok, Eylül 2016'da Çin menşeli yeni nesil video platformu olarak kuruluyor. 2017'de ise iOS ve Android telefonlarla dünyaya açılıyor. Kısa sürede "teenager" denilen 10 - 20 yaş arasında önemli bir kullanıcı kitlesi yakalıyor. Eski ABD Başkanı Trump, TikTok'un kapatılması için emir verse de gençlerin tepkisini düşünülerek geri adım atıyor. ABD’nin bazı eyaletlerinde 2024 yılı itibariyle TikTok’a ciddi bir yasaklama gelme olasılığı konuşuluyor.
Tarihi araştırmalara baktığımızda Türk kültüründe kadın erkek ayrımı yapılmadığı gibi kadının her alanda saygınlığını, otoritesini, kişiliğini koruduğunu görüyoruz. Kadının idari, siyasi, sosyal alanlardaki etkinliği, toplumun temel direği olmuş kadın değeri bu araştırmalarda karşımıza çıkıyor.
Türk toplumunda kadını baskılamak, kadına şiddet uygulamak Türk erkeğinde yiğitliğe halel getiren davranışlar arasındaydı. Çocukların hamisi anne idi. Hane yönetimi kadının himayesine verilmişti, kadın hanenin reisiydi. Kız istediği erkekle aile büyüklerinin onayı ile evlenebilirdi. Evlilikte zorlama yoktu. Türk devlet yönetiminde kadınlar hükümdar veya hükümdarın vekili olarak sorumluluk alırdı. Kız çocukları ile erkek çocukları bir arada yetiştirilir, at biner, ok atar, kılıç kullanmayı öğrenirdi.
31 Mart 2024 yerel seçimlerine 123 gün kaldı. Genel seçimlerde HDP (HEDEP) iş birliği, Selahattin Demirtaş güzellemesi, etnik, mezhepsel ayrıştırmalar üzerinden yapılan siyaset ters tepince muhalif çevreler birkaç ay sessizliğe gömülmüştü. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in öncülüğünde kimlik siyasetine yeniden start verildi.
Özgür Özel, söylem ve eylemleri ile HDP (HEDEP) Eş Başkanı gibi davranıyor. Oysa bu tarz içinde bölücü etkenleri barındıran kimlik siyasetinin seçim kazandırmadığı, getirisinden çok götürüsünün olduğu geçtiğimiz genel seçimlerde tecrübe edilmişti.
Aslına bakılırsa bu hafta barınma krizi ile ilgili bir yazı kaleme alacaktım. Asgari ücretin 13 bin 414 TL, emekli maaşının 7 bin 500 TL olduğu bir ülkede 10 bin TL’nin altında kiralık ev bulunamadığından, Türkiye’den konut satın alan yabancıların kiraları nasıl yükselttiğinden, vatandaşı barınma krizi ile karşı karşıya getiren sebeplerden bahsedecektim. Acil çözüm bekleyen bu konuyu kapsamlı bir şekilde ele almak üzere şimdilik burada noktalıyorum…
Türkiye iç politikadan dış politikaya, ekonomik, sosyal, siyasî birçok sorunu aşmaya çalışırken Gazze’de modern çağın en büyük soykırımı gerçekleştiriliyor. İsrail’in 7 Ekim’den bu yana devam eden saldırıları neticesinde 13 binden fazla insan yaşamını yitirdi; ölenlerin 5 bine yakını çocuk, 3 binden fazlası kadınlardan oluşuyor. Milyonlarca insan evsiz, yurtsuz kaldı. Dünya kamuoyunda İsrail’e yönelik tepkiler her geçen gün artıyor. İsrail’i destekleyen kurumlar, şirketler, sanatçılar, politikacılar itibarlarını, saygınlıklarını kaybediyor.
Bilginin, haber akışının bilgisayar teknolojisi aracılığı ile milyarlarca insana aynı anda ulaştığı çok kültürlü, coğrafik sınırların ötesinde, konumdan bağımsız dijital toplumu meydana getiren hepimizin içinde yaşadığı dijital çağ aynı zamanda bilgi çağı olarak da tanımlanmaktadır.
Covid-19 pandemisi ile birlikte endüstriyel çağ tamamen kapandı, dijital/bilgi çağının sağladığı olanaklara uyum sürecine hızlı bir geçiş yapıldı. Bilgi ve iletişim teknolojilerinin gelişmesiyle doğrudan bağlantılı dijital çağın dijital topluma sunduğu fırsatlar geniş bir alanı kapsıyor. Dijital toplum kavramını ortaya koyarken aynı zamanda bilgi toplumundan bahsetmemiz gerekiyor.
CHP'nin 38. Olağan Kurultayı 4-5 Kasım tarihinde gerçekleşti. Genel başkanlık seçiminde, ilk turda salt çoğunluk sağlanamadığı için oylama ikinci tura kaldı. İkinci turda Manisa Milletvekili ve CHP Grup Başkanı Özgür Özel, CHP'nin 8. genel başkanı oldu.
CHP'nin 38. Olağan Kurultayı, bir genel başkanın rakibine yenilerek koltuğundan ayrılmak zorunda kaldığı ilk kurultay olarak tarihe geçti. Özgür Özel, CHP'de 12 yıldır aktif siyaset yapan bunun son 8 yılını grup başkanvekili ve grup başkanı olarak geçiren ve tüm bu görevlere CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tarafından getirililen bir isimdi.
29 Ekim 2023 Pazar günü Cumhuriyet Bayramı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yıl kutlamaları ülkemizin dört bir yanında, büyük bir bilinç ve gururla kutlandı. Caddeler, sokaklar, parklar, binalar her yer bayraklarla süslendi. Kutlamaların ana merkezi Anıtkabir ve İstanbul Boğazı oldu. Anıtkabir ve Dolmabahçe Sarayı 7’den 70’e vatandaşların ziyaretçi akınına uğradı. Cumhuriyet'in 100. yılı dolayısıyla Türk donanması, İstanbul Boğazı'nda 100 savaş gemisi ile tarihinin en büyük resmi geçidini gerçekleştirdi.
"Nizam Cumhuriyet" olarak ifade edilen düzenin alınmasının ardından gemiler, resmi geçit için İstanbul Boğazı'na girdi. Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Ercüment Tatlıoğlu'nun TCG Anadolu’dan sevk ve komuta ettiği boğaz geçişi öncesinde Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın akrobasi timleri Türk Yıldızları ve Solotürk gösteri yaptı. Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ve TSK komuta kademesi ile töreni takip eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ortaya çıkan muhteşem görüntüleri sosyal medya hesaplarından “Türkiye Yüzyılı” etiketiyle “şanla, şerefle, sevinçle” diyerek paylaştı.
29 Ekim 1923 Pazar günü Cumhuriyet’imizin 100. Yılı’nı kutlayacağız. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin vatandaşı, Türk milletinin mensubu olmanın önemini, kıymetini daha net anladığımız bir süreçten geçiyoruz.
Baskı ve boyunduruk altında kalmadan, bizlere üzerinde onurlu ve özgürce yaşayabileceğimiz bir vatan bırakan kahramanlarımızı saygı ve minnetle yâd ediyorum.
MHP lideri Devlet Bahçeli, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sonuçlandığı 28 Mayıs 2023 akşamı, MHP Genel Merkezi'nde yapmış olduğu konuşmada, Cumhur İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayı Recep Tayyip Erdoğan'ın 13. Cumhurbaşkanı seçildiğini belirterek şu ifadeleri kayda geçmişti:
“Türk milleti tarih yazmıştır. İstikrar ve güvenliğimiz, iç barış ve huzur ortamımız sandıkta müdafaa edilmiştir. Bugün 85 milyon vatandaşımızın tamamı kazanmıştır. Bugün mazlumlar, milli birlik ve kardeşliği kalbinde bayraklaştırmış herkes kazanmıştır. Bugün kucaklaşma, kaynaşma ve muhabbet kazanmıştır. Kaybeden kötülerdir, kanlı heveslerdir. Hain ve kötürüm niyetlerdir. 28 Mayıs, fetih öncesi bir tarih olarak fethin önemi ne ise siyasete de o önemi kazandıracaktır. Önümüzdeki günlerde çok şey değişecektir, her şey değişecektir. Öyle gözüküyor. İnşallah Türkiye değişmez.”
İçinde yaşadığımız dünya düzeni 2. Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan dünya düzenidir. Birleşmiş Milletler (BM), NATO, Dünya Ticaret Örgütü vesaire gibi mevcut dünya düzeni şekillenirken İsrail de bu dönemde 1948 yılında devlet olarak kuruldu. Sovyetler Birliği'nin çöküşünden sonra tek kutuplu dünyanın hâkim gücü ABD idi, 20.yy birlikte tek kutuplu dünya düzeni bitti. Artık Çin, Türkiye, Rusya, Hindistan gibi bölgesel güçler var ve dünyada yeni bir dönem başladı.
Yeni dönemdeki jeopolitik mücadelelerde ABD, Çin, Rusya dünyanın farklı coğrafyalarında hâkimiyet mücadelesi veriyor. Çin ve Rusya BRICS, ŞİO gibi oluşumlarla çok kutuplu dünya düzeni için taraftar toplarken; düzenlediği ‘Demokrasi Zirvesi’ne Türkiye ve Macaristan’ı davet etmeyen ABD, demokrasi, uluslararası hukuk, insan hakları, özgürlükler ve kurallara dayalı açık toplumdan bahsetmeye devam ediyor.