İstanbul, 2027 Avrupa Oyunları’na ev sahipliği yapacak. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, başından bu yana konuyu kendine mal ediyor. 2027 Avrupa Oyunları, duyurusundan lansmanına Ekrem İmamoğlu’nun piar çalışmasına döndü. En son İBB tarafından kiralanan 189 yolcu kapasiteli özel uçakla 37’si gazeteci toplam 69 kişilik bir heyetin Roma’ya uçması, yeme, içme ve konaklama masrafları tepkilere neden oldu.
2027 Avrupa Oyunları için düzenlenen imza törenine katılmak üzere Ekrem İmamoğlu’nun Roma'ya götürdüğü gazeteciler arasında yer alan Nevşin Mengü, konaklama dâhil bütün masrafların İBB tarafından karşılandığını açıkladı. “Herkes kendi parasını ödesin derseniz o bizim boyumuzu kat ve kat aşıyor. CNN bütçesine ulaşırsak kendi paramızla öderiz. Biz Danimarka, İsveç olsaydık doğru, çok haklılar. Valla Türkiye'de koşullar bu” şeklinde eleştirilere yanıt verdi. Özrü kabahatinden büyük bir savunma biçimi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, katıldığı TOBB Genel Kurulu'nda tasarruf tedbirleri hakkında konuştu. Ardından sosyal medya hesaplarından konuşmanın içeriğinden seçilen bir bölüm paylaşıldı:
“Biz tüyü bitmemiş yetimin hakkı olan kamu malının korunmasına daima ihtimam göstermiş bir hükümetiz.
Türkiye’nin milli güvenliğini tehdit eden göç ve sığınmacı sorunu vahim bir olayla kendini bize hatırlattı. Eyüpsultan'da 17 yaşındaki Irak asıllı bir lise öğrencisi disiplin suçu işlediği için uzaklaştırıldığı okula silahla gelip, okul müdürü İbrahim Oktugan'a beş el ateş etti. Ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılan Oktugan, tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı ve hayatını kaybetti.
74 yaşında, 40 yıl öğretmenlik yapmış, devletine hizmet etmiş, öğrenciler yetiştirmiş İbrahim Oktugan’ı özel bir eğitim kurumunda hala çalışmak zorunda bırakan şartları ayrıca ele almak gerekiyor. Türkiye'de yükselen enflasyon ve Türk Lirası’nın değer kaybı milyonlarca vatandaşı mali krizin eşiğine getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in AK Parti Genel Merkezi'nde basına kapalı gerçekleşen görüşmesi 1 saat 35 dakika sürdü. Özgür Özel’in karşısına koyulan boş koltuk ve akabinde alınan iade-i ziyaret kararı görüşmenin en çok konuşulan konuları arasında yer aldı.
Görüşme sonrası basına her hangi bir açıklama yapılmadı. Ertesi gün Cumhurbaşkanı Erdoğan, cuma namazı çıkışı gazetecilerin sorularını yanıtladı: Bu adımın atılmasıyla Türkiye'de siyasetin yumuşama dönemine girdiğini belirterek, “Türkiye’nin, Türk siyasetinin buna ihtiyacı var.” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TBMM'de düzenlenen 23 Nisan Resepsiyonu sonrası, aralarında CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in de bulunduğu siyasi partilerin temsilcileriyle bir araya gelmişti. Özgür Özel'in görüşme talebiyle ilgili gelen sorular üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, "CHP Genel Başkanı Özel ile önümüzdeki hafta bir araya geleceğiz" açıklamasını yapmıştı.
Beklenen görüşme 2 Mayıs Perşembe günü gerçekleşecek. AK Parti ve CHP tabanını ikiye bölen görüşmenin ana gündem maddesini yeni anayasa çalışmalarının oluşturacağı malumunuz. Her iki partinin tabanından çatlak sesler çıkıyor. CHP ile AK Parti’nin birlikte hareket etme olasılığı dahi tabanda kabul görmüyor.
ABD Başkanı Joe Biden, tahmin edileceği üzere yine soykırım ifadesini kullandı. Beyaz Saray tarafından yapılan yazılı açıklamada tarihi gerçekler çarpıtılarak 24 Nisan1915 olayları soykırım olarak tanımlandı; “Ermeni soykırımı sırasında kaybedilen hayatları anıyoruz ve asla unutmama taahhüdümüzü yeniliyoruz” dendi.
Türkiye her 24 Nisan'da sözde “Ermeni soykırımı” iftiralarına maruz kalıyor. Türkiye işlemediği suçun sanığı yapılmaya çalışılıyor. Uluslararası platformlara servis edilen temelsiz, aslı esası olmayan yalan yanlış bilgilerle kamuoyu baskısı oluşturuluyor. Ermeni diasporasının içimizdeki uzantılarının bu yöndeki gayretleri de fazlasıyla hissediliyor.
Seçimlerinin ardından yeni anayasa tartışmaları hız kazandı. Siyasetin önceliğini yeni anayasa çalışmaları oluşturuyor. Vatandaşın gündeminde yeni anayasa yok. Siyaset ile vatandaş arasındaki kopukluğu buradan çok rahat anlayabiliriz.
Daha yeni seçimden çıktık ve sandığın verdiği mesaj açık; ülkeyi adil bir şekilde yönetin, haksızlık, hukuksuzluk yapmayın, emanete ihanet etmeyin, kaynakları doğru kullanın, hesap verilebilir, şeffaf, dürüst olun, denetimi, planlamayı önemseyin, insana ve insan hayatına değer verin, halden anlayın, işi ehline teslim edin, ekonomiyi düzeltin ve kalkınmayı sağlayın…
İnsanlar bir arada yaşamaya ihtiyaç duyan varlıklardır. Bu ihtiyaç psikolojik olduğu kadar sosyal ve iktisadî bir gereksinimdir. İnsanlık tarihi boyunca toplum düzenini ve güvenliğini tesis etmek için devletler kurulmuş, kurallar koyulmuş ve bu kurallara uyma zorunluluğu getirilmiştir.
İnsan aynı zamanda yoldan çıkmaya, suç işlemeye meyillidir. İnsan başıboş, kendi haline bırakılırsa birbirine zarar vermeye başlar. Bu yüzden düzeni ve güvenliği sağlamak devletin en başta gelen görevleri arasında yer alır. Eski Türklerde kamu düzeni ve güvenliği belli yasalara uygun olarak yürütülmüş, suçların önlenmesi kadar işlenen suçlarda suçluların yakalanmasına da önem verilmiştir. Dolayısıyla askeri teşkilat içinde faaliyet gösteren Polis Teşkilatı Türk tarihi ile başlamıştır.
Mübarek Ramazan ayı o (sayılı günler)seçim gündemiyle bitti. Ramazan ayı içerisindeyiz, daha sakin daha duyarlı daha anlayışlı bir ortamda seçim süreci geçiririz demiştim. Öyle olmadı, yine her zamanki gibi siyasi nezaketten uzak, etik kuralların dışında kalmayı kendisine rehber edinmiş kişilerle karşılaştık.
1994 yılından bu yana yerel yönetimlere damgasını vurmuş AK Parti siyaseti bu yerel seçimlerde Türkiye genelinde ikinci sıraya geriledi. Ana muhalefet partisi CHP birinci sıraya yükseldi. CHP başarılı olduğu için mi birinci sıraya yükseldi? Bu soruya evet cevabını vermek mümkün mü? Elbette değil. Başarısız bir muhalefetin seçim başarısından bahsediyoruz. Hepsi bu…
AK Parti Merkez Yürütme Kurulu, Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinde toplandı. Dört saat süren toplantıda 31 Mart yerel seçim sonuçları masaya yatırıldı. Toplantının ardından basınla ilk defa ayrıntılı bir bilgilendirme metni paylaşıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “kendisi dâhil Ak Parti yönetiminde yer alan kimsenin 31 Mart seçim sonuçlarının sorumluluğundan kaçamayacağını, oy kayıplarının tek bir soruna ve tek bir başlığa indirilemeyeceğini, bunun kolaycılık olacağını ve nerede eksik, hata, kasıt ya da ihanet varsa üzerine gitmenin boyunlarının borcu olduğunu” ifade ediyor.
31 Mart Mahalli İdareler Seçimleri yapıldı. Sonuçları itibariyle üzerine çokça duracağımız tarihi bir seçim yaşadık. Sandıktan çıkan sonuçlar en fazla muhalif kesimleri şaşkına uğrattı. Her seçim sonrasında Türkiye’de seçim güvenliği yok, oylarımız çalındı diye yaygara koparmayı, milleti aşağılayıp, tehditler ve hakaretler yağdırmayı alışkanlık haline getirmişlerdi. Bu sefer sessizliğe gömüldüler, gelişmeler demokratik olgunlukla karşıladı.
Öncelikle şunu belirtmekte fayda var. Başarısız bir muhalefetin seçim kazanmasını başarı diye sunmak yeni başarısızlıklara ön açmak olur. Burada bize düşen sorumluluk gerçekleri perdelemeden çıkarılacak dersler, ivedilikle atılması gereken adımlar ve geleceğe yönelik stratejik planlar üzerinden değerlendirmeler yapmaktır.
Hesaplar, pazarlıklar, ayrışmalar, tartışmalı listeler, seçim kampanyalarına ayrılan dev bütçeler harcandı bitti. Adaylar, partililer konuştular, koşturdular, birbirleriyle yarıştılar derken büyük gün geldi çattı. Son karar milletimizin…
Her seçim öncesinde olduğu gibi bu seçimde anket şirketleri tahminlerinden ziyade hileli yönlendirme yaparak gündem belirlemeye çalıştı. Artık anket şirketleri, doğru verilerin değil, paranın etkin rol oynadığı yerler halini aldı. 14 Mayıs genel seçimlerinde Kemal Kılıçdaroğlu'nun seçimi önde tamamlayacağı ve cumhurbaşkanı olacağı yönünde tahmin yürüten anket şirketleri bu yerel seçimlerde CHP’nin İstanbul ve Ankara belediye başkan adaylarını zirvede gösterdi. Anket şirketlerine göre bugün Türkiye’yi Kemal Kılıçdaroğlu yönetiyor olacaktı…
Samimiyet, dilimiz ile kalbimizin, söylediklerimiz ile yaptıklarımızın birbirini tutmasıdır. Verilmek istenen mesajın karşı tarafta gerçek manada etki oluşturması isteniyorsa, her şeyden önce samimiyet gerekir. Samimiyet muhatabına ulaşan en etkili iletişim dilidir daha net ifadeyle etkili iletişimin temeli samimiyettir.
Samimiyet; doğruluk, dürüstlük, özü sözü bir olma, tutarlılık, olduğundan başka türlü görünmeye çalışmamak, kendin olmak demektir. İçten ve kalpten olan sevgi ve bağlılıktır. Aile, iş, sosyal, siyasi; hayatın bütün alanlarında samimiyete ihtiyaç duyarız.
17 Mart Pazar günü MHP'nin gerçekleştirdiği 14. Olağan Büyük Kurultayını takip etmek üzere Ankara Spor Salonu'na gittim. Kurulan dev ekranlardan cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile MHP'nin kurucu lideri Alparslan Türkeş'in fotoğrafları ve MHP genel merkez binası yansıtıldı.
Salonda, “Yüreğini hazırla şimdi Şafak söküyor”, “Bir ülkü bir ömürden uzun her sevdadan büyük”, “İlk günkü azim ve kararlılık bitmeyen gurur ve onurla”, “Devir artık Türk devridir”, “Cumhur bizim Türkiye hepimizin”, “Geçmişin gururu yarının umudu” yazılı afişler yer aldı. Ankara Spor Salonu; “ülke için var olduk, bir ülküye yar olduk, ülkeye sevda, ülküye yemin” sesleriyle yankılandı.
Türkiye seçim sath-ı mailine girdi. Yerel seçimlere kaldı 18 gün. İl ve ilçe belediye başkan adayları sahalarda, seçimin öncesi ve sonrasının muhakemesi hak getire, gün bu gündür hesabıyla bütün tuşlara aynı anda basılıyor. Seçim kampanyalarının birçoğu reklam ajanslarının para kazanma mantığı ile ilerliyor ve adaylara katkıdan çok tepkiyi artırıyor.
Meclis üyeleri listeleri belirlendi. Burada da farklı dengelerin gözetildiğini görüyoruz. Seçmeni olduğum İstanbul 1. bölgeden bir örnek vereyim. 2019 yılında 3. sıradan AK Parti Üsküdar İBB Meclis Üyesi olan ve iki yıl önce AK Parti’den istifa eden Amine Cansu Çelik bu dönem CHP Üsküdar 1. sıradan meclis üyesi adayı yapıldı. Üsküdar meclis toplantısında CHP grubunu karıştıran bu konu siyasette genel çürümenin sadece küçük bir yansıması.