Bugün siyaset kulislerinden ve Ankara koridorlarından uzaklaşıp sistemli algılarla pompalanan toplumsal bir tehdidi anlatmam lazım...
İnsanlar tercihleriyle vardır.
Bir partinin genel başkanına “istifa et” çağrısı yapmak ihraç sebebidir.
Tamam, anladık, iyi, güzel…
“Halk" ile buluşmayı bıraktılar, “Zoom videolarıyla” kendi aralarında buluşuyorlar!
Kemal Kılıçdaroğlu ve Ekrem İmamoğlu el ele vermişler, CHP'nin kurumsal yapısını yer ile yeksan ediyorlar. İmamoğlu'nun Kemal Bey'den farkı yok, hatta ondan daha iyidir denemez.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki ile dün beraberdik.
Ankara’daki gazeteci arkadaşlarımızla toplantıya katıldık.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı dışta ve içte, “Sonun Menderes gibi olmasın” diye tehdit edip durdular.
Erdoğan sırtını önce Allah'a, sonra millete yaslayarak tüm süreçlerden başarıyla çıktı. Ekonomik savaşta da başarılı olacağına inanıyorum.
Türkiye'nin orta gelecekte ve doğru stratejilerle küresel önderliğe geçebileceğine ve mazlumlara hamilik yapacağına inanıyorum.
Önce rakibini tanı, gerçekleri gör!
Son iki üç yıldır ekranlarda ana gündem olarak ekonomiyi konuşuyoruz. Her hafta konular değişiyor, ama muhakkak “Şimdi geldik ekonomiye" diyerek programın bir bölümü buna ayrılıyor.
Türkiye'nin önünde çözülmesi gereken en önemli iki mevzu:
Muhalefet partilerinin çoktan “yol haritası çizerek” istikamet üzere olmaları gerekiyordu.
Son iki yıldır “gideceği menzili bilmeyen muhalefet anlayışı” ülkemize hâkim; üstelik hem “menzil/hedef" bilinmiyor hem de “nasıl gidileceği” meçhul!
Hemen ana düşünceyi vereyim: Bir uluslararası antlaşmayı iptal etmenin en avantajlı yolu “yeni bir antlaşma” yapmak! Yeni antlaşmalar için de yeni şartlar gerekli ve siz eğer güçlü iseniz o vakit bu mevzular lehinize olur. Peki, Türkiye yeni antlaşmalar yapabilir mi? Ne zaman yapar? Lozan başarı mıydı yoksa ancak o kadar mı olabilirdi?
Durun az soluklanalım..
Kurban Bayramımız hayırlı olsun... Rabbim kurban kesemeyenlere de ileriki yıllarda kurban kesmeyi nasip etsin. Ülkemiz müreffeh olsun...
Önce şahsi kanaatimi söyleyeyim; faizin her türlüsü haramdır. “Faizsiz sistem" en iyisidir. Dövizden değil “güçlü Türk lirasından” yanayım!
Hani o ünlü “rasyonel zemin” var ya çok yanlış anlaşılıyor!
Her şeyi “yüzde yüz” başarmak neredeyse mümkün değil; burada önemli olan “değişim ve dönüşümün" önünü açarak geleceğe dönük uzun vadeli ivmeyi sağlamak!
Bu “değişim” Kemal Bey ve Ekrem Bey'in sahte illüzyonu gibi bir şey değil...
Türkiye yönetimi 2023 seçimleriyle birlikte Recep Tayyip Erdoğan ve ekibiyle “normal” seyrinde ilerlerken “ülke muhalefeti" doğal olmayan bir süreç yaşıyor.
Ankara'daki hava Kemal Kılıçdaroğlu'nun Genel Başkanlığı “bırakmayacağı” yönünde!
Türkiye genelindeki tüm il/ilçe belediyeleri için söylüyorum.
1) Belediyeler konser vermemeli!
Muhalefette büyük "taht kavgaları" yaşanıyor!
Recep Tayyip Erdoğan'a "diktatör" diyenler defalarca seçim kaybetmelerine rağmen "koltuklarını" koruma derdine düştüler!