Ankara'da İyi Parti afişleri var!
Üstünde "İyi Parti milletvekili adayının, Akşener’in ve Mansur Yavaş’ın" fotoğrafları var!
50 bin 399 insanımız iki ay evvel hayatını kaybetti.
872 bin bağımsız bölüm yıkık, acil yıkılacak, ağır ve orta hasarlı; bunların 600 binden fazlası enkaz durumunda!
Ben Ahmet Abi'yle 2017'den beri yolculuk yaparım.
Birçok yere gitmişizdir.
Tüm hedefi “TBMM’de güçlü temsiliyet” olan Meral Akşener hiç beklemediği bir düşüşle karşı karşıya kaldı.
İyi Parti İzmir Milletvekili ve Meral Hanım’ın Başdanışmanı Aytun Çıray dün sosyal medya hesabından mesaj atarak, “Baraj altına düşen oylarımızı yükseltmek için çalışacağım” diye açık açık yazdı!
Soğan fiyatı üzerinden “seçim kazanma” hesabı yapanlar biraz üzülecek!
Soğan fiyatının artması “sezonun son ürünleri" olmasından kaynaklanıyor ve bu sebeple kilosu 25 TL seviyesine kadar çıktı. Ancak bu durum “kalıcı" değil!
Bayrak bir kumaş parçası, önemsemeyelim!
Başörtü bez parçası, kaldırıp atalım!
Durun, hemen beni yargılamayın!
Meral Akşener’in “istifa etmesini” temenni ediyor değilim! Kaldı ki hayatımda bugüne dek hiçbir siyasetçiye ahkâm kesmedim, hiçbir siyasi partinin sözcüsü gibi “racon” kesmedim!
İyi Partili’den CHP’liye, HDP’liden Saadetli’ye kadar kulislerin yeni konusu bu!
Hepsi, "Erdoğan neden rahat" sorusunun cevabını arıyor.
HDP'nin adayı Kemal Kılıçdaroğlu sağına Pervin Buldan'ı, soluna Mithat Sancar'ı alarak; “Bu ülkede kavgayı bitireceğim” dedi.
Bir saniye Kemal Bey pardon; “Kavga” derken?
Bu hafta Osmaniye, Bahçe, Gaziantep, Nurdağı, Hatay, Defne ve İskenderun'daydım.
İletişim Başkanlığı'nın desteği ve Anadolu Yayıncılar Derneği'nin organizasyonuyla bölgedeydik. Son bir haftada 120 gazeteci “hep beraber” bölgede depremzedelerle bire bir konuştuk, taleplerini dinledik.
Çağan Irmak’ın yönetmenliğini yaptığı, 2005 yapımı “Babam ve Oğlum” filmini izleyenler hatırlar. “Sadık” ölmüştür. Geriye oğlu “Deniz” kalmıştır ve artık o dedesine emanettir. Deniz bir müddet içine kapanır, kimseyle konuşmaz. Babaannesi Nuran dramatik vaka karşısında; “Oğlumun ölümüne mi yanayım, yoksa torunuma mı yanayım, bilemedim” der.
Son zamanlarda yaşadığımız süreç bana bu sahneyi yeniden hatırlattı.
Bu başlığı 18 Ekim 2014 tarihli köşe yazımda kullanmıştım.
Bu satırları size Elâzığ-Malatya yolunda yazıyorum.
Kılıçdaroğlu’nun adaylığı açıklandığı gün Saadet Partisi “Berat Kandili” üzerinden öyle bir giriş yaptı ki az kalsın Kemal Bey tövbe edecek sandım!
Öyle telaşlı, öyle aceleci idiler ki “Hemen açıklayıp işi bitirelim, içeri girersek bu kez çıkamayız” havası hâkimdi!
Öncelikli mevzumuz depremden etkilenen yerlerdeki yaraları “devlet, millet el ele” acilen sarmak...
Lâkin ülkemizin muhalefeti bizi hâlâ “aday tartışması” denen kısır döngüye hapsediyor. İki yıldır çözemediler, sonunda işi karmakarışık ettiler!
Bugünkü yazım biraz uzun olacak, ancak konuları ayrı başlıklar halinde yazdım. İsterseniz hepsini, isterseniz merak ettiğiniz başlığı okuyun; sabrınız için şimdiden teşekkürler..!
Yazmasam olmaz... Açık ve net yazacağım!