"Fransa" işgal için Gaziantep'e, Şanlıurfa'ya, Kahramanmaraş'a girdi; "Yunanistan" İzmir’e; "ABD" destekli gruplar Kars ve Erzurum'a; “İtalya” Antalya'ya; “İngiltere” İstanbul'a işgal için girdi!
Ama "Araplar bizi sırtımızdan vurdu" öyle mi?
Sinema filmleri ve dizilerde “dublörlere” hep üzülürüm.
Yüksek yerden atlayan onlar, zorluğu çeken onlar, en olmadık hareketleri yapan onlar ama işin kaymağını yiyen hep aktörler!
Herkes merakla bekliyor, ancak bu kez CHP veya İyi Parti’nin değil AK Parti ve MHP ittifakının adayları merak ediliyor.
Doğru ve net bilgileri madde madde yazayım:
“Altılı masanın altında mı?” diye çokça konuşuldu.
Aslında tam ortasındaydı, ama güyâ çaktırmıyorlardı.
Birkaç günlük yoğun yağışın ardından (maalesef belediyenin hatalarından dolayı) sellerle boğuştuktan sonra güneşli bir Cuma'ya uyandık, Ankara'da...
Esenboğa'dan kalkan uçak 5 saat sonra Hindistan’ın başkenti Yeni Delhi'ye ulaştı.
CHP’nin güvenilir limanı “kurultay” imiş, bunu öğrendik.
Türkiye’nin güvenilir limanı da “Recep Tayyip Erdoğan” imiş, bunu bir kez daha teyit ettik.
Bu söz Mustafa Kemal'e ait…
“Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlâklısını severim" diyor ve bence de çok doğru söylüyor.
Sadece Almanya değil; Fransa, ABD, İngiltere, İsveç gibi “bana mısın demeyen" ülkeler de enkaza dönerdi.
Çünkü 1940 ortasından sonra Almanya'da ve bu ülkelerde hiç darbe olmadı.
Ağustos da bitmek üzere…
Benim en sevdiğim mevsim olan “yaz ayları” yavaş yavaş yerini sonbahara bırakacak; ama her mevsimin kendi güzelliği var. Yazın bir ağacın serin gölgesinde oturmayı, kışın kar yağarken gökyüzünün altında elimde çay yahut kahve bardağıyla sessizce beklemeyi ve bardaktan çıkan buharı çok seviyorum.
Başkan Recep Tayyip Erdoğan, uzun süre “Bay Kemal” diye diye en sonunda Kılıçdaroğlu’na “Evet, ben Bay Kemal’im” dedirtmişti.
Sonra “Bay Bay Kemal” dedi.
Yolda radyo frekansları arasında gezinirken Show Radyo'da; “Ee daha daha nasılsınız? Ben geldim diye mi kasıldınız?” şarkısının bu sözü dikkatimi çekti. Söyleyeni bilmiyorum, popüler kültür ürünü...
Son zamanlarda birileri yine Kuran Kurslarına, hocalara saldırmaya başladı.
Çok konuştular.
İki sene boyunca “Altılı Masa” konuşuldu. Toplantılar, gizemli sözler, ince mesajlar, beraber yürüme egzersizleri derken…!
Mesele Halil Konakçı, Kadir Mısıroğlu, Nureddin Yıldız meselesi değil; birileri onların nezdinde İslam’a ve Müslümanlara saldırıyor.
Azgın azınlık fırsat kolluyor, esfel-i sâfilin olmuş yeryüzünü kirletiyorlar.
Efsane Başkan Ekrem İmamoğlu, ama tersinden efsane!
“İstanbul’u alan Türkiye’yi alır” sözü çok doğru, ama Ekrem Bey İstanbul’da seçimi kazanınca “İstanbul’u aldık” zannetti.
Her iki isim “başarı” hususunda birbiriyle yarışıyor.
Her iki CHP'li yönetici “başarı” noktasında aynı çıtada yürüyor.