Dün yani 28 Mayıs 2023 Türkiye tarihinde ilk kez Cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçimi için sandık başına gitti.
14 Mayıs’ta gerçekleşen ilk tur için en önemli tesellilerimizden birisi oy verme işlemlerinin demokratik bir ortamda gerçekleşmiş olması idi. Aynı demokratik olgunluğu ikinci turda da yaşadık.
14 Mayıs’ta yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan yüzde 49,4, Kılıçdaroğlu yüzde 44,9 ve Ata İttifakı adayı Sinan Oğan yüzde 5,2 oy almıştı. Seçim ilk turda bitmeyince Oğan’ın aldığı yüzde 5,2 oy oranı oldukça kıymetli oldu.
Oğan, 28 Mayıs’ta gerçekleştirilecek ikinci tur seçimlerinde Cumhur İttifakı adayı Erdoğan’a desteğini açıklamasından sonra Ata İttifakı içerisinde olan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ da Kılıçdaroğlu’na desteğini açıkladı.
Benim yüzyılın seçimi olarak nitelediğim 14 Mayıs 2023 seçimleri üzerinden bir hafta geçti.
14 Mayıs günü ‘’Yüzyılın Seçimi 14 Mayıs için senaryolar’’ başlıklı yazımda da yazmıştım:
14 Mayıs seçimlerinde kendi “aynalı oda”larında zafer ilan eden muhalefet cephesi büyük bir hezimet yaşadılar.
Servis ettikleri anketler, oluşturdukları algı karşılık bulmadı.
14 Mayıs seçimleri hem çok partili demokratik hayatımızın başlangıcının yıl dönümü hem de Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. Yılı olması hasebiyle “Yüzyılın Seçimi”dir.
Bu yüz yıllık geçmişin ardında da bin yılın olduğunu unutmamak gerek.
Türkiye’de bazı çevreler sürekli seçimde belirleyici olarak “Kürt seçmeni” gördüğünü söylüyordu. Burada “Kürt seçmen” olarak kastedilenin “HDP seçmeni” olduğunu söylemeliyim. Bu genelleme üzerine itirazlarım var ama bu yazının konusu değil.
2018 seçim sürecinden beri sürekli söylediğim bir şey var: “HDP seçmeni dağ kadrosundan ne talimat gelirse ona göre hareket edecek. Kimi işaret ederlerse de oyunu ona verecek. Bu aday Erdoğan olmayacak. Erdoğan’ın karşısında kim olursa ona oy verecekler.”
Daha önce yazmıştım, "Cumhurbaşkanlığı seçimi ilk turda biter mi?” diye. Bazıları net bir şey yazmamı istedi. Ben de bir araştırmacı olarak verilerin bize söyledikleri üzerinden olayı değerlendirdim.
Daha önceki süreçte, seçimin ilk turda bitmesinin en temelde AK Parti’nin ve Sayın Cumhurbaşkanı'nın kaybettiği oyları almasına ve milliyetçi seçmen tarafından tercih edilmesine bağlı demiştim.seçi
Benim ‘’Yüzyılın Seçimi’’ olarak nitelediğim, herkesin de önemini kabul ettiği bir seçim 14 Mayıs 2023’teki Cumhurbaşkanlığı seçimi.
Washington Post bile ‘’Dünyanın en önemli seçimi 2023 yılında Türkiye’de" diyor.
Seçimlere günler kala hem milletvekili adayları hem de cumhurbaşkanı adayları kıyasıya bir yarış içerisindeler.
Adaylar bazen esnaf ve ev ziyaretleri yapıyorlar, bazen de sivil toplum kuruluşları ile toplantılar düzenliyorlar.
Son yıllarda seçim zamanlarında fake araştırma şirketlerinin çıkmasına alışmıştık. Buna itibar eden siyasal partilere, siyasetçilere ve medyadakilere de alıştık. Zirai Ralph Keyes’in Post-Truth olarak tanımladığı, bizde de genel olarak ‘’hakikat ötesi’’, ‘’hakikat sonrası’’ olarak çevrilen bir kavram.
Son dönemde sahte ya da "fake" haberciliğin yanına "fake" araştırma sonuçları ilave edildi. Öyle ki çoğu sadece "tabeladan” ibaret hatta bazılarında onun da olmadığı birçok araştırma sonucu servis ediliyor. Nasıl olsa bir denetim de yok. Ahlaki olarak zafiyetin de varsa yayınla sonucu, işte sana anket. Nasıl olsa bu sonuçlara teşne siyasetçi ve medya da var. Alır kullanırlar. Hatta böyle olan anketlerin ortalaması ile başka başka analizler de yapılır.
Başlıktaki soruyu özellikle Amerika olmak üzere genellikle Batı’da kararsızların tercihlerini doğru okumak açısından sorulup üzerinden de analizlerle değerlendirme yapılıyor.
Batı’da soru ‘’Kiminle bira içersiniz?’’ şeklinde soruluyor. Bizim kültürümüzde bira içmek yok. – Çok küçük bir azınlığı bunun dışında tutuyorum.- Bizde çay, kahve eşliğinde muhabbet etmek vardır.
Geçtiğimiz günlerde bu sorunun cevabına ilişkin Optimar Araştırma ekibi olarak yaptığımız çalışmanın sonucunu sosyal medyada paylaştım. Oldukça yoğun ilgi gördü. Burada biraz daha detaylandırarak yazmaya çalışacağım.
Öncelikle şöyle bir ezber var, ‘’Z Kuşağı, iktidarı değiştirecek. Erdoğan’a oy vermeyecek.’’ Bu yaklaşım tek başına doğru değil. Diğer taraftan da sürekli gençleri eleştirerek olayları yorumlamak da doğru değil.
Hep bir ezber vardır; ‘’Parti kapatmak çözüm değil. Siz HDP’yi kapatırsanız ertesi gün başka bir parti kurulur ve seçmeni oraya oy verir’’ denir. Şimdiye kadar da hep böyle olmuştu. Ancak, şu an yaptığımız araştırmada benzer sonuçlar yok.
Kamuoyunun sürekli nabzını tutan bir araştırmacı olarak başlıktaki soruya cevap aradım. Optimar Araştırma ekibi, 1-7 Nisan tarihleri arasında Türkiye genelini temsilen 77 ilde yüz yüze ve telefon ile yaptığı araştırmada HDP kapatıldıktan sonra seçmeninin hangi partiye yöneleceğini sordu.
Seçimlere giderken en merak edilen hususlardan birisi de kararsız seçmenler. Toplumun kutuplaşıp saflara ayrıldığı bir ortamda Muharrem İnce gibi “gri alan”da kalarak “3. Yol” arayışı içerisinde olanlara seçenek sunanlar var.
Yaklaşık üç, dört yıldır ‘’seçimin kaderini gri alanda kalan seçmen belirleyecek’’ diyorum. Nitekim, süreç bizi oraya götürdü. Zaman zaman Muharrem İnce, ‘’Ben Erdoğan’ın karşısında kim ilerde ise onun lehine çekilirim’’ dese de kitlesi öyle bakmıyor.
Daha önce Akşener’in, Kılıçdaroğlu’nun Masa’sından kalkıp, tekrar oturtulduğu süreçten itibaren oy oranlarında ciddi bir düşüş başlamıştı.
Yavuz Ağıralioğlu’nun haklı eleştirileri de bunu süreci destekledi. Birçok İYİ Parti mensubu “terörün gölgesinin düştüğü” yerde olmak istemedi.